Her yıl binlerce öğrenci, geleceklerine umutla tutunmak için bursluluk sınavlarına giriyor. Ailesine ekonomik yük olmadan okumak, belki bir nebze daha eşit şartlarda yarışabilmek için. Bu yıl da öyle oldu. Ancak bu kez bazı öğrenciler, sınav salonlarının kapısından içeri bile giremeden hayalleriyle baş başa kaldı. Nedeni mi? Kimlik belgelerinde fotoğraf olmaması.
Bu durum özellikle 15 yaş üstü öğrencileri vurdu. Yönetmelik açık: 15 yaşını doldurmuş öğrencilerin kimliklerinde fotoğraf olması zorunlu. Ama ya bunu öğrenci bilmiyorsa? Ya veli bilmiyorsa? Ya okul bu konuda bir uyarı yapmadıysa?
Peki şimdi soralım: Bu çocukların bir yılı ne olacak?
Suç Kimde?
Önce öğrenciye bakalım. Evet, 15 yaşına gelmiş bir birey olarak bazı sorumluluklara sahip. Ama bu yaşta biri, devletin resmi belgelerine ilişkin detayları ne kadar bilir, ne kadar farkında olur?
Veliler? Belki de kimlik çıkarırken görevli "fotoğrafa gerek yok" dediği için eksik bilgiyle hareket ettiler. Elbette çocuğun sınava gireceğini bilen bir veli, belgelerini kontrol etmeliydi. Ancak bu da yeterli değil.
Okul yönetimi ise belki en kilit noktada yer alıyor. Çünkü sınav öncesinde yapılması gereken en önemli şeylerden biri, sınav koşullarını öğrencilere ve velilere net bir şekilde duyurmaktır. Bir hatırlatma mesajı, bir bilgilendirme yazısı, belki bir veli toplantısı... Basit ama etkili adımlar.
Yani suç ne tek başına öğrencide, ne sadece velide, ne de yalnızca okulda. Suç, bir iletişim zincirinin halkalarının kopmasında. Ama sonuçta olan yine öğrenciye oldu. Çünkü bu ülkede en kolay harcanan hep onlar oluyor: Çocuklar.