Diyarbakır artık sadece Mezopotamya’nın kadim mirasını değil, sporun yeni yükselen değerlerini de taşıyan bir şehir. 14-15 Nisan tarihlerinde düzenlenen, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ile Türkiye Yüzme Federasyonu iş birliğinde gerçekleştirilen yüzme yarışmaları, bu değişimin ve yükselişin en güzel örneklerinden biri oldu.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında yapılan yarışmalarda, 7 kulüp ve 140 sporcu kıyasıya mücadele etti. Tribünlerdeki coşku, havuz kenarındaki heyecan, velilerin gözündeki umut… Ama tüm bu başarı hikayesinin arkasında dört büyük isim var: Adnan Yıldırım, Namet Yıldırım, Serhat Yıldırım ve Seyfettin Karaer.
Adnan Yıldırım… Diyarbakır yüzmesinin mimarı, koordinatörü, duayeni. İl Temsilcisi olarak görev yaptığı süre boyunca sadece yarışmalar organize eden bir yönetici değil, yüzme camiasının her köşesinde aktif olan bir lider profili çizdi. Kulüplerle bire bir ilgilenmesi, antrenörlerle kurduğu samimi diyalog, velilere verdiği güvenle Diyarbakır’da yüzmeyi bir sistem haline getirdi. Onun sayesinde artık her organizasyon planlı, her çalışma programlı ve her başarı tesadüf olmaktan çıktı. Adnan hocamız, bir temsilciden çok daha fazlası… Bu işin dertlisi, gönül vereni ve en büyük taşıyıcısı.
Namet Yıldırım… Bu camianın emektar çınarı. Onun adını duymayan, yetiştirdiği sporcuyu tanımayan neredeyse yok. Namet Hoca, yıllardır yüzlerce çocuğu suyla buluşturdu. Onun kulübü yalnızca bir antrenman alanı değil, aynı zamanda karakter gelişiminin, spor ahlakının öğretildiği bir yaşam alanı. Disiplinli yapısı, prensipli yaklaşımı ve tecrübesiyle birçok gencin hayatına yön verdi. Onun sporcuları sadece kulvarlarda değil, hayatın her alanında güçlü bireyler olarak yol alıyor. Diyarbakır’da yüzme denildiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olması tesadüf değil; bu, yılların emeğinin ve istikrarının sonucudur.
Serhat Yıldırım, genç yaşına rağmen sergilediği profesyonellik ve tutkuyla Diyarbakır yüzmesinin yeni nesil kahramanlarından biri oldu. Onun enerjisi, vizyonu ve sporcularla kurduğu etkili iletişim sayesinde başarılar art arda gelmeye başladı. Disiplinli antrenman programları, bireysel gelişim odaklı yaklaşımı ve çocukların ruhuna dokunan eğitmen kimliği, Serhat Hoca’yı özel kılıyor. Sporcularıyla kurduğu bağ, onların sadece teknik olarak değil, zihinsel olarak da güçlenmesini sağlıyor. Diyarbakır’ın gelecekteki şampiyonlarını yetiştiren bu genç lider, yolun çok başında ama şimdiden çok iz bıraktı.
Ve gelelim işin belki de en görünmeyen ama en hayati köşesine: Seyfettin Karaer hocamız. O sadece bir tesis amiri değil; bu işin mutfağındaki en büyük usta. Her organizasyonun alt yapısını hazırlayan, suyun sıcaklığından güvenlik önlemlerine, zamanlamalardan teknik ekipmanlara kadar her detayı kusursuz yöneten biri. Ama onun katkısı yalnızca teknik değil. Seyfettin Hoca, aynı zamanda bu camianın ağabeyi. Antrenörlerin yol arkadaşı, sporcuların güven kapısı, velilerin en büyük destekçisi. Sessiz çalışıyor belki ama onun emeği olmasa bu sistem yürümez. Onun çabası, her başarıda görünmeyen ama hissedilen bir omuz gücü gibi varlığını hissettiriyor.
Diyarbakır’da yalnızca yüzme branşında faaliyet gösteren Tigris Yüzme Spor Kulübü, hem sportif başarıları hem de sosyal sorumluluk projeleriyle şehrin gurur kaynağı. Kulüp sporcusu Recep Özer, geçtiğimiz günlerde İstanbul’da düzenlenen Milli Takım Seçmeleri ve Türkiye Şampiyonası’nda Türkiye 2.si olarak tarihi bir başarıya imza attı. Bu derece, sadece bireysel bir zafer değil, aynı zamanda kulübün disiplinli ve sistemli çalışmasının da açık bir göstergesidir.
Ancak Tigris’in değeri yalnızca madalyalarla sınırlı değil. Kulüp, engelli bireylerin de yüzme sporu aracılığıyla hayata daha fazla katılmalarını sağlamak adına büyük bir sorumluluk üstlenmiş durumda. Tüm kurslar ve eğitimler, gönüllülük esasına dayanıyor. Bu alandaki çalışmaları yöneten isim ise İlhan Altunkalbur. İlhan hoca, engelli bireylerin suyla tanışmasına vesile olurken, onların fiziksel ve ruhsal gelişimlerine de katkı sağlıyor. Bu yönüyle Tigris, sadece bir kulüp değil, aynı zamanda bir umut kapısı.
Suya Düşen Emek, Geleceğe Atılan İmza
Dört farklı karakter, dört farklı görev tanımı ve bir kulüp… Ama tek bir ortak hedef: Diyarbakır’a yüzme kültürünü kalıcı şekilde yerleştirmek. Bu şehirde artık çocuklar suyla erken yaşta buluşuyor, veliler sporun gücüne inanıyor, kulüpler birlikte hareket ediyor ve organizasyonlar ulusal düzeyde örnek gösteriliyor.
Diyarbakır’da atılan her kulaçta, çalınan her düdükte, dağıtılan her madalyada Adnan Yıldırım, Namet Yıldırım, Serhat Yıldırım, Seyfettin Karaer ve Tigris Yüzme Spor Kulübü ailesinin teri, yüreği ve emeği var. Onlara sadece bir teşekkür yetmez. Onlar bu şehre bir spor mirası bırakıyor. Ve bizler, bu mirasa sahip çıkmalı, onları daha fazla alkışlamalıyız.
İyi ki varsınız. Diyarbakır, sizinle kulaç atıyor.