Marmara Denizi’nde yaşanan 6.2 büyüklüğündeki deprem, İstanbul başta olmak üzere tüm bölgeyi alarma geçirdi. Artçı sarsıntılar devam ederken bilim insanları, yeni bir deprem riski konusunda toplumu uyarıyor: İkiz deprem tehlikesi kapıda olabilir.
24 Nisan'da Marmara Denizi'nde gerçekleşen sarsıntılar, İstanbul'da büyük bir paniğe yol açtı. İlk olarak saat 12.13’te kaydedilen 3.9 büyüklüğündeki depremin ardından, sadece 36 dakika sonra 6.2’lik güçlü bir deprem meydana geldi. Sarsıntılar Silivri’den Adalar’a, hatta Edirne ve Tekirdağ gibi çevre illere kadar geniş bir alanda hissedildi. Geçmişte yaşanan büyük depremleri hatırlatan bu olay, “ikiz deprem” ihtimalini yeniden gündeme taşıdı.
"Bu Daha Başlangıç Olabilir"
İstanbul Arel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Fatih Altan, depremin sadece bir öncü olabileceğini vurguladı. Silivri açıklarında meydana gelen bu sarsıntının Marmara’daki aktif fay segmentlerinden yalnızca birini etkilediğini belirten Altan, doğuya doğru uzanan segmentlerin hâlâ stres biriktirdiğini ifade etti:
“Silivri’den Adalar’a kadar uzanan fay hattında yalnızca bir segment kırıldı. Bu, bağımsız bir depremse, ardından çok daha büyük bir sarsıntı gelebilir. Eğer bu bir öncüyse, asıl kırılmayı henüz yaşamadık demektir.”
Altan ayrıca, Kahramanmaraş depremlerinde görülen ikiz deprem senaryosuna da dikkat çekerek, İstanbul’un önümüzdeki günlerde benzer bir durumla karşılaşabileceğini vurguladı.
İkiz Deprem Ne Anlama Geliyor?
İkiz deprem, birbirine çok yakın zaman dilimlerinde ve çoğunlukla aynı bölge içerisinde meydana gelen iki büyük deprem anlamına gelir. 2023’te Kahramanmaraş’ta yaşanan 7.7 ve ardından gelen 7.6 büyüklüğündeki depremler bu tanıma örnek olarak gösteriliyor. Benzer bir senaryo, 1999 Gölcük ve Düzce depremleri arasında da yaşanmıştı. Bilim insanları, bu tür ardışık büyük depremlerin, ilk sarsıntıyla tetiklenen farklı fay segmentlerinde gerçekleşebileceğini belirtiyor.
İstanbul’un Yapı Stoğu Tehlike Altında
Depremin ardından yapı güvenliği konusu bir kez daha gündeme geldi. Prof. Dr. Altan, özellikle Marmara kıyısında yer alan Avcılar, Zeytinburnu, Büyükçekmece, Silivri gibi semtlerde riskin daha yüksek olduğunu vurguladı:
“Zemin sıvılaşmasına müsait alanlarda, 2000 yılı öncesi yapılan binalar, taşıyıcı sistemlerinde gözle görülmeyen ama yapısal olarak yıkıcı olabilecek hasarlar almış olabilir. Bu tür yapılarda artık en küçük artçı bile yıkıma neden olabilir.”
YTÜ’den Uyarı: Depremin Niteliği Henüz Belli Değil
Yıldız Teknik Üniversitesi’nden Doç. Dr. Yurdakul Aygörmez depremin ardından yaptığı açıklamada, sarsıntının ana şok mu yoksa öncü mü olduğunun şu an için belirlenemeyeceğini söyledi. Bu nedenle halkın daha temkinli olması gerektiğini belirten Aygörmez, özellikle önümüzdeki bir haftalık sürecin çok kritik olduğunun altını çizdi:
“Şu an Kuzey Anadolu Fayı’nın aktif olan Marmara segmentinde bir hareketlilik izliyoruz. Ancak bu hareketin ne kadar büyük bir kırılmanın habercisi olduğunu zaman gösterecek. Vatandaşlarımız bu süreçte riskli yapılardan uzak durmalı.”
Ne Yapmalı? Uzmanlardan Öneriler
Uzmanların uyarılarına göre, Marmara bölgesinde yaşayan vatandaşların şu önlemleri alması hayati önem taşıyor:
-
Riskli binalara girmeyin: Özellikle eski ve daha önce hasar görmüş binalardan uzak durulmalı.
-
Binalarınızı kontrol ettirin: 2000 öncesi yapılmış binalar mutlaka uzman ekiplerce denetlenmeli.
-
Deprem çantası hazır olsun: Acil durumlar için içerisinde temel ihtiyaçların bulunduğu bir deprem çantası hazırlayın.
-
Toplanma alanlarını öğrenin: AFAD tarafından belirlenen toplanma alanlarını önceden bilin.
-
Artçıları ciddiye alın: 6.2 büyüklüğündeki bir depremin ardından 5.0 üzeri artçılar yaşanabilir. Bu artçılar da yıkıcı olabilir.
Sonuç: Marmara’da Deprem Riski Geçmiş Değil
Depremin ardından geçen kısa sürede yaşanan artçılar ve bilim insanlarının açıklamaları, İstanbul’un henüz güvende olmadığını gösteriyor. “İkiz deprem” senaryosu ciddi bir olasılık olarak masada dururken, uzmanlar önümüzdeki bir haftalık dönemin hem bilimsel hem de toplumsal anlamda dikkatle geçirilmesi gerektiğini söylüyor. Özellikle yapı güvenliği konusunda atılacak adımlar, olası bir ikinci büyük depremde can kaybını önlemek açısından belirleyici olabilir.