İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 35 yıl önce aldığı üniversite diplomasının iptal edilmesi, eğitim dünyasında büyük bir tartışma başlatmış durumda.
İmamoğlu'nun Diploması Üzerine Tartışmalar Derinleşiyor: GAÜ ve Yükseköğretim Sistemi Üzerine Yeni Açıklamalar
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 35 yıl önce aldığı üniversite diplomasının iptal edilmesi, eğitim dünyasında büyük bir tartışma başlatmış durumda. İmamoğlu’nun yükseköğrenim yolculuğuna başladığı Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) ve ilgili kurumlarla bağlantılı olarak devam eden tartışmalar, KKTC Meclisi’nde de geniş yankı buldu. İmamoğlu’nun diplomaya ilişkin yaşanan gelişmeler, sadece şahsi bir mesele olmaktan öte, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) arasında eğitim sistemine dair önemli soruları gündeme taşıdı.
Serhat Akpınar’dan Yeni Açıklamalar: İmamoğlu'nun Geçiş Süreci ve YÖK'ün Kabulü
Kuzey Kıbrıs’taki Girne Amerikan Üniversitesi’nin kurucusu ve Demokrat Parti KKTC Milletvekili Serhat Akpınar, Ekrem İmamoğlu’nun yükseköğrenim sürecine dair önemli açıklamalarda bulundu. KKTC Meclisi’nde yapılan oturumda söz alan Akpınar, İmamoğlu’nun GAÜ’den ayrılmasının ve İstanbul Üniversitesi’ne geçişinin, o dönemdeki uluslararası sistemle uyumlu bir şekilde gerçekleştiğini belirtti.
Akpınar, “Ekrem Bey’in ayrılığı bizim sistemimizde kayıtlı. Ancak geçiş işlemi, o dönemdeki Southeastern Üniversitesi üzerinden yapılmış olabilir. Bizim kayıtlarımızda doğrudan yatay geçiş görünmüyor çünkü geçiş işlemi, ABD’deki partner üniversite aracılığıyla yapılmış olabilir” dedi. Bu açıklama, İmamoğlu’nun İstanbul Üniversitesi’ne geçiş sürecinin aslında, o dönemdeki eğitim modeline uygun bir şekilde gerçekleştiğini savundu.
Uluslararası Eğitim Sistemi ve YÖK’ün Uygulamaları: Tüm Öğrenciler İçin Geçerli Bir Uygulama
Akpınar, özellikle KKTC’deki üniversitelerin Türkiye'deki Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından doğrudan tanınmaması durumunda, uluslararası anlaşmalarla bu açığın kapatıldığını belirtti. O dönemde, Southeastern Üniversitesi ile yapılan iş birliği sayesinde, öğrencilerin diplomalarının YÖK tarafından geçerli sayıldığını ifade etti. Akpınar, “Bugün sorgulanan sistem, o dönemde Türkiye makamlarıyla uyum içinde yürütüldü. YÖK tarafından denklik, askerlik tecil işlemleri gibi tüm prosedürler resmi olarak gerçekleştirildi” diye vurguladı.
Akpınar, bu yöntemin yalnızca Ekrem İmamoğlu için değil, o dönemde eğitim gören yüzlerce öğrenci için uygulandığını belirterek, yaşanan sürecin adil bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini savundu.
Siyasi Baskılar ve KKTC Üniversitelerine Yönelik Hedef Alınmalar
Serhat Akpınar, yaşanan sürecin sadece İmamoğlu’na yönelik bir müdahale olmadığını, aynı zamanda KKTC üniversitelerinin itibarını da hedef aldığını söyledi. Akpınar, sosyal medyada ve kamuoyunda hedef gösterildiklerini ve yıllar önce eğitim almış öğrencilerin “linç edilmesini” kabul etmediklerini belirtti. Akpınar, “YÖK ve Türkiye’deki karar vericiler, bu gerçekleri dikkate almalı ve süreci daha objektif bir şekilde ele almalıdır” ifadelerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi’nin Kararı ve Kamuoyundaki Tepkiler
Öte yandan, İstanbul Üniversitesi’nin geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklama, Ekrem İmamoğlu’nun 1990 yılında aldığı diplomanın “yok hükmünde” olduğunu ileri sürmesiyle, tartışmalara daha da derinlemesine yön verdi. Üniversite yönetimi, İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesinin gerekçesini, İstanbul Üniversitesi’ne yapılan yatay geçişin usulsüz olduğu iddialarına dayandırdı. İmamoğlu’nun üniversiteye yatay geçişinin, GAÜ'den direkt geçiş yapmadığı, yerine Southeastern Üniversitesi üzerinden gerçekleştirildiği belirtildi.
Tartışmalar, muhalefet tarafından sert şekilde eleştirildi. Muhalefet partileri, diplomanın iptalini “siyasi bir operasyon” olarak nitelendirerek, bu adımın, İmamoğlu'na yönelik bir hedefli hareket olduğunu savunuyor. Kamuoyunda bu karar, eğitim sistemi ve siyasi etkileşimleriyle birlikte geniş çaplı bir tartışma başlattı.
Yeni Eğitim Modellerine ve Yükseköğretim Sistemi İhtiyacına Dair Yansımalar
Bu olay, yalnızca İmamoğlu’nun kişisel diplomasi meselesi olmaktan çok, eğitim sistemine dair önemli soruları gündeme taşıyor. Türkiye ile Kuzey Kıbrıs arasında uzun yıllardır var olan eğitim iş birlikleri ve denklik anlaşmalarının ne ölçüde sağlıklı işlediği de sorgulandı. Eğitimde uluslararası iş birliklerinin, sadece öğrenciler açısından değil, bu süreçteki taraflar olan üniversiteler ve devletler açısından da önemli bir dönüm noktası olduğu bu süreçle bir kez daha gözler önüne serildi.
Önümüzdeki günlerde, YÖK ve ilgili kurumların bu durumla ilgili nasıl bir açıklama yapacağı ve İmamoğlu’nun diplomasının geleceği, Türkiye’nin yükseköğretim politikalarına dair önemli ipuçları verecek. Eğitim sisteminin sadece diplomanın niteliği üzerinden değil, bu tür uluslararası ilişkilerin nasıl şekillendiği ve denetlendiği üzerinden de değerlendirilmesi gerektiği bir gerçek olarak öne çıkıyor.