İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması, iktidar partisinde de ciddi yankılar uyandırdı.
AKP Kulisi Sarsılıyor: İmamoğlu'nun Tutuklanması ve Yargı Üzerindeki Gerilim
Ankara kulislerinde tartışmalar giderek ısınırken, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması, iktidar partisinde de ciddi yankılar uyandırdı. Muhalefetin, Türkiye'nin yargı sisteminin adalet ve bağımsızlık ilkelerinden sapmasını sürekli gündeme getirdiği bir dönemde, AKP içinde de benzer serzenişlerin yükseldiği belirtiliyor. Nefes yazarı Nuray Babacan, bu gelişmeleri köşesinde kaleme alarak, AKP içindeki farklı seslerin ve şüpheci bakış açıların ortaya çıktığını vurguladı.
İktidar İçinde Derin Tartışmalar: Yargının Bağımsızlığı ve Hızla Değişen Adımlar
İmamoğlu'nun tutuklanmasından sonra AKP kulislerinde, bu müdahalenin ‘anti-demokratik’ olarak nitelendirildiği ve partinin kendi içindeki kadroların bu hamleyi tam anlamıyla anlamadıkları konuşuluyor. Babacan’a göre, yargının hızla devreye girmesi, ancak tam olarak iktidarın kontrolünde olmaması, partisinin farklı kanatlarında endişelere yol açtı. Yargı organlarının, kendi gündemlerini ve önceliklerini belirledikleri, ancak bu süreçte partinin söz konusu kararlara etki etme noktasında oldukça zayıf kaldığı ifade ediliyor. AKP’nin üst düzey yöneticileri, yargı tarafından atılan adımlar konusunda sonradan bilgi sahibi olduklarını belirtiyor.
Yargı ile İktidar Arasındaki Mesafe: Kabine İçindeki Huzursuzluklar
Öne çıkan bir diğer endişe de, Adalet Bakanlığı ve bakan yardımcılarının gelişmeleri ‘geriden’ izliyor olmaları. Babacan’ın yazısına göre, İstanbul Başsavcılığı’nın, Cumhurbaşkanlığı ile doğrudan temas halinde olması, kararların hızla alınması ve adımların atılması, parti içindeki pek çok kişiyi zor durumda bırakıyor. Bu durum, AKP'nin yönetim kademelerinde yargı ile iktidar arasındaki mesafenin arttığına dair bir gösterge olarak yorumlanıyor.
"Yargı Bağımsızlığının Gerçek Yüzü": AKP'nin Yargıya Müdahale Yetkisi Zayıflıyor Mu?
Birçok AKP'li yetkili, yargının bağımsızlığını savunsa da, son dönemdeki gelişmeler, bu söylemin gerçekte ne kadar geçerli olduğunu sorgulamaya başlatıyor. Partinin ve kabinenin yaşanan gelişmelerden haberdar edilmemesi, iktidarın yargıyı yönlendirme konusunda daha sınırlı kaldığını gösteriyor. Babacan, “Parti içindeki bazı tecrübeli isimler bile yargının gelişmelerine tamamen dışarıdan bakmak zorunda kaldılar. Bu da parti içindeki güven duygusunu zedeliyor” ifadelerine yer verdi.
Muhalefet ile İktidar Arasındaki Adalet Mücadelesi: Yeni Bir Dönemin Başlangıcı Mı?
Bu tartışmaların merkezinde, Türkiye'nin adalet sistemine duyulan güvenin azalması ve yargının politik etkilerle şekillenmesi duruyor. AKP içindeki bazı isimler, bu gelişmeleri sadece bir iç siyasi kriz olarak görmekle kalmayıp, uzun vadede yargının bağımsızlığını daha da sorgulanabilir hale getirebileceğini öngörüyor. Bu noktada, muhalefet partilerinin, ‘hak, hukuk ve adalet’ söylemlerini sıkça dile getirmeleri, halkın yargı sistemine duyduğu güvenin daha da sarsılmasından endişe etmelerine neden oluyor