Diyarbakır’daki yerel gazetelerin yaşadıkları ekonomik sıkıntılar had safhaya çıktı. Doğrudan temin ve istisnai alımlar üzerinden yapılan ihalelerle gazetelerin durumunun gün geçtikçe daha kötüye gittiğini belirten Güneydoğu Yerel Gazeteciler Derneği ve kentteki yerel gazete temsilcileri, sıkıntıların çözümü için bazı tedbirlerin alınması gerektiğini ifade ediyorlar. Hem ulusal basına giden ilanların, hem de doğrudan temin ve istisnai alımlarının önünün alınması gerektiğine vurgu yapan gazeteciler, Basın İlan Kurumu’nun daha aktif bir pozisyon alması gerektiğini belirterek, İl Valiliği başta olmak üzere, belediyeler ve kentteki sivil toplum kuruluşlarını da duyarlı olamaya davet ederek destek talebinde bulundu.
Türkiye’de son bir yılda yaşanan dövizdeki dalgalanmayla beraber artarak devam eden ekonomik kriz, her alanda olduğu gibi yerel basını da olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Yaşanan ekonomik kriz ve maliyet artışlarının önüne geçmek için Basın İlan Kurumu (BİK) geçen yıl gazete bayi satışları ve sayfa sayılarında indirime giderken, fikir işçisi kadrosunu da düşürürdü. Bunlarla beraber ilan sütun santim fiyatları da BİK Genel Kurulunun teklifiyle Bakanlar Kurulu tarafından bir yılda iki kez artırıldı.
Bu olumlu girişimlere paralel olarak krizin etkilerini azaltma yoluna giden Diyarbakır’daki yerel gazeteler hafta sonu (Pazar günü) çıkmama kararı aldılar.
Gerek BİK’in aldığı kararlar ve gerekse gazetelerin hafta sonu çıkmama kararına rağmen gazeteler ekonomik olarak kötü bir dönemden geçmeye devam ediyor.
Ekonomik krizden kaynaklı ilanlarda yaşanan azalmalar bir yana ilanların doğrudan temin ve 3/b istisna alımları gibi benzer yöntemlerle kısıtlanması da gazetelerin ana gelir kaynağı olan ilanlar da azalmaya sebep oluyor.
Tüm bu olumsuzluklar, gazeteleri olduğu kadar BİK’i de etkiliyor. İlan pastasındaki azalmaya paralel olarak gelirlerinde ciddi azalmalar olan BİK de küçülmeye giderek bazı illerdeki şubelerini kapatma kararı aldı.
Bunları önlemek için Elazığ, Sivas, Muğla ve Sakarya gibi illerde gazetelerin çatı örgütleri/dernekler ve BİK şubelerinin işbirliğiyle girişimler yapılması ve olumlu sonuçlar alınması da örnek teşkil ederken, bu noktada yapılması gerekenleri gazete örgütleri ile yerel basın temsilcilerine sorduk.
SGK ve KDV oranları düşürülsün
Ömer Büyüktimur (Güneydoğu Yerel Gazeteciler Derneği Başkanı ve Diyarbakır Söz Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): “Dövizdeki dalgalanmanın etkisiyle yaşanan fiyat artışları gazetelerin maliyetlerinde ciddi artışlara sebep olurken, üzülerek ifade ediyorum, yerel gazeteler çalışamaz bir noktaya geldi. BİK’in iyi niyetle aldığı kararlar ve resmi ilan tarifelerindeki artışlar maalesef maliyet artışlarının çok gerisinde kaldı. Daha ciddi adımlar atılmasında fayda var. SGK primlerinin, hammadde teminindeki zorlukların ortadan kaldırılması ve KDV oranlarının düşürülmesi gazetelere ciddi katkılar sağlar. Düşünün kar amacı güden bir şirket ile kamu hizmeti yapan gazeteler aynı oranda SGK ve KDV ödüyor. BU bir handikaptır. Ciddi çözümler üretilmeden bu darboğazdan çıkma şansı yok.” dedi.
İlanların artırılması noktasında BİK ve Gazeteler koordine içinde hareket etmeli
Büyüktimur, “Tüm bunlara ek olarak özellikle resmi kurumların keyfi tutumları yüzünden ciddi anlamda ilan kayıpları yaşanıyor. Bunun önüne geçilmesi için BİK merkez ve yereldeki şubelerinin de bir çalışma yapmasında fayda var. Biz dernek olarak yaptığımız girişimlerde BİK ayağında gerek hukuki gerekse temsiliyet noktasında ciddi eksiklik yaşıyoruz. Koordineli bir çalışmayı Valilik, resmi ve özel kurumlarla geliştirilecek diyalogla aşabileceğimize inanıyorum. Özellikle icra ilanlarında bir keyfilik durumu var. Geliştirilecek diyaloglarla bunun önüne geçebiliriz. Dolayısıyla ilanlarda yaşanacak artış bize fayda sağladığı kadar BİK’e de sağlayacaktır. Bu mantıkla işbirliğini geliştirmemiz lazım. Maalesef Diyarbakır bu konuda eksik kalıyor.” diye konuştu.
Belediyelerin ve iş örgütlerinin yerel gazeteleri desteklemesi lazım
Yerel gazetelerin şehrin değerleri olduğunu belirten Büyüktimur, “Bizler üzerinden etkinlikler kamuoyuna aktarılırken, özellikle Belediyeler, iş odaklı örgütlerin duyarsızlığından da söz etmekte fayda var. Başka illerde, dini, resmi ve özel günlerde gazetelere kaynak oluşturulması amacıyla kutlama ilanları, anmalar ve hatta başsağlığı ilanları verilirken, Diyarbakır’da bu yönde bir duyarlılık yok. Olsa bile çok komik rakamlar sadaka zihniyetiyle gazetelerin önlerine konuluyor. Bu tavrı kesinlikle kabul etmiyoruz.” şeklinde konuştu.
“Yerel basının mutfağında yangın var”
Mehmet Zeki Özer (Güneydoğu Güncel Gazetesi-Yazar): “Döviz artışı, her kesimi vurduğu gibi yerel basını da vurdu. Yerel basının mutfağında yangın var. Hiç kimsenin bu yangından haber yok. Herkese sanal âlemde yerel esnafımızı destekleyelim diye bir kampanya başlatılmış. Her tarafta yerel basını yok etmek için çabalıyorlar. Bir yandan ulusal basın, bir yandan basın ilan kurumu, diğer yandan da ticaret ve sanayi odaları yerel basını yok etmek için çabalıyorlar. Ramazan ayı içerisinde DTSO, DESOB, Belediyeler vs. verdiği iftar yemekleri bile yerel basından hiç kimseyi çağırmadı. Çağırmadığı gibi de Kadir Gecesi ile Ramazan Bayramı geliyor. Bu gibi günlerde Diyarbakır’ı temsil eden DTSO, DESOB, Diyarbakır Ticaret Borsası Belediyeler vs. hiç olmazsa yerel basına katkı amacıyla bir bayram mesajı, Kadir Gecesi mesajı vererek yerel basını bir yarasına merhem olabilirler. Oysa bakıyorum da DTSO, DESOB, DTB ve belediyeler habire israfa yönelik harcamalar yaparken yerel basına katkıyı görmezden geliyorlar. Bu gibi kuruluşlar ne kadar yerel basına destek olurlarsa yerel basında onlara destek olurlar. “ dedi.
Özer, “Hepimiz birbirimize bağlıyız, yerel basın yok olursa bu odalar da yok olur. Zaten yerel basın BİK üzerinden aldığı ilan yeterli değil. Aslında Diyarbakır valisine burada önemli bir görev düşüyor. Diğer illerde nasıl ki valilikler kamu kurumlarına genelge göndererek doğrudan temin alımlarını engelleyip yerel basına ilan verme yoluna gidildiyse Diyarbakır valisi de 2 yıldan fazla bir süredir buradadır. Yerel basına destek amaçlı hiçbir faaliyette bulunmadı. Diyarbakır’da 9 tane yerel gazeteler var. Bu gazetelerde 100’e yakın emekçiler çalışıyor. Yerel gazeteler, destek veya istihdama katkı sunması gereken yer valiliktir. Valilik şimdiye kadar yerel basına destek amaçlı hiçbir adım atmadı. Bundan sonra böyle adımları atmasını bekliyoruz.” diye konuştu.
“Ulusala giden ilanların önü alınmalı”
İhsan Özdemir (Güneydoğu Yerel Gazeteciler Derneği Başkan yardımcısı): “Basın İlan Kurumunun geçen yıl aldığı kararlar ve ilan fiyatlarındaki zamlar gazetelere nefes aldırdı. Ancak ilanlarla ilgili sorunlarımız devam ediyor. Bunların başında yerelde yayınlanması gereken birçok ilan ulusal basına gönderilmesi geliyor. Düşünün Diyarbakır’da bulunan İcra Daireleri ilanlarının çoğunu Ulusal Basına gönderiyor. Nisan ayında Diyarbakır’da yayınlanan icra ilanlarının 37 tanesi ulusal basına, yine Diyarbakır’daki ilçelerde yayın yapan gazetelere gönderilmesi gereken 39 ilan ulusal basına gönderilmiş ve bu giden ilanların çoğu büyük ilanlar. Örnek vermek gerekirse 12 Nisan 2019 tarihinde Diyarbakır 9. İcra dairesinin ilanı Hürriyet gazetesinin 18 sayfasında yayınlanmış. Bu ilanın fiyatı 20.000 TL’nin üzerinde. Yine 15 Nisan 2019 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan ilanın bedeli 20.000 TL.
Ulusalda yayınlanan ilanın santimi 45 TL’dir. Bu ilan Diyarbakır’da bir gazetede yayınlansaydı santimi 15 TL üzerinden hesaplanacaktı ve arasındaki fark 13 bin TL. Yani bu ilan Diyarbakır’da yayınlansaydı 7000 TL olarak hesaplanacaktı.” dedi.
‘Ulusala giden icra ilanların vatandaşları zor durumda bırakıyor’
Özdemir, “Basın ilan Kurumu Şube Müdürü icra ilanlarının ulusal basına gönderilmesine müdahale etmiyor. Zaten kendileri gazetelere verdikleri ilanların yüzde 15’ini aracılık hizmeti adı altında komisyon olarak gazetelerden kesiyor ve bu nedenle ulusal basında yayınlanan ilanlarda daha fazla komisyon aldıkları için bu İcra ilanlarına müdahale etmiyor.
Peki, bu ilan bedeli kim tarafından ödeniyor? İcrada ilan ücretleri icra uygulanan vatandaştan kesiliyor. Zaten icralık durumda olan ve zor durumdaki vatandaş ilan bedelinin üç katını ödeyerek daha zor durumda bırakılıyor.
Düşünün vatandaşın malı haciz yoluyla satılıyor, bir de yetmezmiş gibi 20.000 TL gazete ilan bedeli ödüyor. Bu ne demektir yıkım üzerine yıkım?” diye konuştu.
“Doğrudan teminler keyfi uygulanıyor”
“İkinci ve en önemli konulardan birinin de kurumlarda yayınlanan ilanların doğrudan temin ve istisnai alımlar adı altında ilan dışı bırakılması.” Olduğunu belirten Özdemir, “Kurumlar, gazetelere ilan verip rekabet ortamı yaratacağına alacakları malzemeleri ikiye üçe bölerek doğrudan temin yoluyla ihale ediyor. Bilhassa Hastanelerde bu doğrudan teminin araştırılması ve bir yıl içinde gazetelere verilen ilanlar ile doğrudan temin yoluyla yapılan ihaleler arasında dağlar kadar farkın ortaya çıkarılması gerekiyor. Doğrudan temin yoluyla yapılan ihaleler araştırılsa bir yıl içinde bütün ihalelerde 1 veya2 firmanın isminin öne çıkacağı kanaatindeyim.
Bunları önlemek için güzel çalışmalar yapılıyor. Sakarya, Muğla, Denizli, Aydın ve 28 Mayısta Adana’da bulunan Basın İlan Kurumu Şube Müdürleri ve Gazetecilerin Dernek Başkanlarının Valiliklerle yaptığı görüşmelerle bu illerde Valiler resmi kurumlara birer genelge göndererek, doğrudan temin yoluyla yapılan ve rekabet ortamını yaratmak için ihalelerin doğrudan temin yoluyla değil, yerel gazetelerde yayınlanması için Kurumlara genelge gönderdi.
Doğrudan temin nasıl oluyor? Kurum piyasadan üç veya 4 teklif alarak bunlar arasında en düşük fiyatı verene ihale veriliyor, işte esas mesele burada bu üç dört firmanın kendi aralarında anlaşarak fiyatı kırmadan ihaleyi almaları da kolay oluyor.
Bunların önüne geçmek için. Adıyaman Valiliği, Denizli Valiliği, Muğla Valiliği ve Sakarya Valiliği birer genelge hazırlayarak, bu gibi ihalelerin doğrudan temin yoluyla değil gazetelere Basın İlan Kurumu üzerinden verilecek ilanlarla ihale edilmesi için kendi illerindeki kurumlara birere genelge göndererek bunları yapanların soruşturmaya tutulacağını bildirdi.
Bunların önüne geçmek için Diyarbakır’da da benzer girişimler yapılmalı. Hem Basın İlan Kurumu hem de gazetelerin çatı örgütleri beraber hareket ederek bunun önüne geçebilir.” şeklinde konuştu.
Gazeteler kapanacak duruma geldi
Osman Ergün (Diyarbakır Yenigün Gazetesi İmtiyaz Sahibi): “Dövizdeki dalgalanmanın hammadde fiyatlarında ciddi artışlara neden olduğu bir dönemde biz BİK’in aldığı kararla hem gazete sayfa sayısını düşürdük hem de renkli baskıdan siyah-beyaza döndük, yetmedi Pazar günü çıkmama kararı aldık. Bunu, en azından bir çalışanımızın istihdamını sürdürebilelim diye gerçekleştirdik. Ancak kentin en üstünden en altına kadar hiçbir yönetici ya da sivil toplum kuruluşu, “Neden böyle bir karar aldınız, biz ne yapabiliriz?” diye bize sormadı, gelmedi. Kentin, gözü, kulağı, marka değerleri olan gazeteler, zor günlerden geçerken, hammadde alamayacak, maaş ödemeyecek, kirasını ödemeyecek duruma geldi. Böyle devam etmesi halinde maalesef birçok gazete kapısına kilit vuracak. Bu zor dönemi ancak başta Basın İlan Kurumu olmak üzere, Valilik, Belediyeler, iş örgütlerinin beraber hareket etmesiyle aşabiliriz.” dedi.
Herkes üzerine düşeni yapmalı
Ergün, “Doğrudan temin ve istisna alımlarıyla kayıp olan birçok ilan var. Valilik, Cumhuriyet Savcılığı, İcra Daireleri, Hastaneler, Üniversite ve diğer kurumlar gazetelerin en büyük gelir kaynağı olan ilanlar konusunda hassas olmalı. Özellikle doğrudan temin üzerinden yapılan satın alımlar hem kurumları şaibe altında bırakabiliyorken hem de gazetelerin ilan paylarını da düşürüyor. Bu konuda büyük bir boşluk ve keyfilik var. Defalarca uyarmamıza rağmen bu konularda ciddi adımlar atılmadı. Sayın Valimizin ve Basın İlan Kurumu’nun bu konuda bizlere yardımcı olması lazım. BİK buradaki denetleyici pozisyonunu meslek örgütleriyle daha aktif hale getirmeli. Ne yazık ki bu konuda önemli bir eksiklik yaşıyoruz. Tüm bu sorunlar aşılmazsa gazetecilik ayaklar altına alınacak.”
“BİK’in yüzde 15 komisyonu kaldırılsın”
Engin Öztürk (Özgür Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): “Gazetelerin içinde bulunduğu durumdan çıkma şansları var. Birincisi Basın İlan Kurumu’nun yüzde 15’lik payının kaldırılması gerekiyor. Kurumun masrafını gazeteler üzerinden karşılamasını gereksiz görüyorum. İkincisi birçok resmi kurum, haberlerini medya aracılığıyla yayınlanması üzerine servis etmekte yarışırken, onlarca basın bülteni gönderen kurumların İhale ilanlarına da aynı duyarlılığı göstermesi bizler için hayati önem taşıyor. Yine; kamu görevi gören gazetelerin baskı maliyetlerinin minimum seviyeye getirilmesi, SGK, KDV vs. mali giderlerinin ise kar amacı güden işletmelerle aynı kefeden çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Bir konuya da dikkati çekmek istiyorum. Kentteki gazeteler içinde bulunduğu zor durum dolayısıyla Pazar günleri çıkmama kararı almasına rağmen; hiçbir kent yöneticisi çıkıp da bizlere, ‘Neden Pazar günü çıkmıyorsunuz, bu sıkıntının aşılması için yapılması gerekir veya bizim yapabileceğimiz neler var?’ sorularını sormayıp dayanışma göstermedi. Aynı kent yöneticileri birlik ve dayanışmayı gerektiren konular için ilk olarak kapısını çaldıkları yer ise gazetelerdir.” diye konuştu.
Türkiye’de son bir yılda yaşanan dövizdeki dalgalanmayla beraber artarak devam eden ekonomik kriz, her alanda olduğu gibi yerel basını da olumsuz etkilemeye devam ediyor.
Yaşanan ekonomik kriz ve maliyet artışlarının önüne geçmek için Basın İlan Kurumu (BİK) geçen yıl gazete bayi satışları ve sayfa sayılarında indirime giderken, fikir işçisi kadrosunu da düşürürdü. Bunlarla beraber ilan sütun santim fiyatları da BİK Genel Kurulunun teklifiyle Bakanlar Kurulu tarafından bir yılda iki kez artırıldı.
Bu olumlu girişimlere paralel olarak krizin etkilerini azaltma yoluna giden Diyarbakır’daki yerel gazeteler hafta sonu (Pazar günü) çıkmama kararı aldılar.
Gerek BİK’in aldığı kararlar ve gerekse gazetelerin hafta sonu çıkmama kararına rağmen gazeteler ekonomik olarak kötü bir dönemden geçmeye devam ediyor.
Ekonomik krizden kaynaklı ilanlarda yaşanan azalmalar bir yana ilanların doğrudan temin ve 3/b istisna alımları gibi benzer yöntemlerle kısıtlanması da gazetelerin ana gelir kaynağı olan ilanlar da azalmaya sebep oluyor.
Tüm bu olumsuzluklar, gazeteleri olduğu kadar BİK’i de etkiliyor. İlan pastasındaki azalmaya paralel olarak gelirlerinde ciddi azalmalar olan BİK de küçülmeye giderek bazı illerdeki şubelerini kapatma kararı aldı.
Bunları önlemek için Elazığ, Sivas, Muğla ve Sakarya gibi illerde gazetelerin çatı örgütleri/dernekler ve BİK şubelerinin işbirliğiyle girişimler yapılması ve olumlu sonuçlar alınması da örnek teşkil ederken, bu noktada yapılması gerekenleri gazete örgütleri ile yerel basın temsilcilerine sorduk.
SGK ve KDV oranları düşürülsün
Ömer Büyüktimur (Güneydoğu Yerel Gazeteciler Derneği Başkanı ve Diyarbakır Söz Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): “Dövizdeki dalgalanmanın etkisiyle yaşanan fiyat artışları gazetelerin maliyetlerinde ciddi artışlara sebep olurken, üzülerek ifade ediyorum, yerel gazeteler çalışamaz bir noktaya geldi. BİK’in iyi niyetle aldığı kararlar ve resmi ilan tarifelerindeki artışlar maalesef maliyet artışlarının çok gerisinde kaldı. Daha ciddi adımlar atılmasında fayda var. SGK primlerinin, hammadde teminindeki zorlukların ortadan kaldırılması ve KDV oranlarının düşürülmesi gazetelere ciddi katkılar sağlar. Düşünün kar amacı güden bir şirket ile kamu hizmeti yapan gazeteler aynı oranda SGK ve KDV ödüyor. BU bir handikaptır. Ciddi çözümler üretilmeden bu darboğazdan çıkma şansı yok.” dedi.
İlanların artırılması noktasında BİK ve Gazeteler koordine içinde hareket etmeli
Büyüktimur, “Tüm bunlara ek olarak özellikle resmi kurumların keyfi tutumları yüzünden ciddi anlamda ilan kayıpları yaşanıyor. Bunun önüne geçilmesi için BİK merkez ve yereldeki şubelerinin de bir çalışma yapmasında fayda var. Biz dernek olarak yaptığımız girişimlerde BİK ayağında gerek hukuki gerekse temsiliyet noktasında ciddi eksiklik yaşıyoruz. Koordineli bir çalışmayı Valilik, resmi ve özel kurumlarla geliştirilecek diyalogla aşabileceğimize inanıyorum. Özellikle icra ilanlarında bir keyfilik durumu var. Geliştirilecek diyaloglarla bunun önüne geçebiliriz. Dolayısıyla ilanlarda yaşanacak artış bize fayda sağladığı kadar BİK’e de sağlayacaktır. Bu mantıkla işbirliğini geliştirmemiz lazım. Maalesef Diyarbakır bu konuda eksik kalıyor.” diye konuştu.
Belediyelerin ve iş örgütlerinin yerel gazeteleri desteklemesi lazım
Yerel gazetelerin şehrin değerleri olduğunu belirten Büyüktimur, “Bizler üzerinden etkinlikler kamuoyuna aktarılırken, özellikle Belediyeler, iş odaklı örgütlerin duyarsızlığından da söz etmekte fayda var. Başka illerde, dini, resmi ve özel günlerde gazetelere kaynak oluşturulması amacıyla kutlama ilanları, anmalar ve hatta başsağlığı ilanları verilirken, Diyarbakır’da bu yönde bir duyarlılık yok. Olsa bile çok komik rakamlar sadaka zihniyetiyle gazetelerin önlerine konuluyor. Bu tavrı kesinlikle kabul etmiyoruz.” şeklinde konuştu.
“Yerel basının mutfağında yangın var”
Mehmet Zeki Özer (Güneydoğu Güncel Gazetesi-Yazar): “Döviz artışı, her kesimi vurduğu gibi yerel basını da vurdu. Yerel basının mutfağında yangın var. Hiç kimsenin bu yangından haber yok. Herkese sanal âlemde yerel esnafımızı destekleyelim diye bir kampanya başlatılmış. Her tarafta yerel basını yok etmek için çabalıyorlar. Bir yandan ulusal basın, bir yandan basın ilan kurumu, diğer yandan da ticaret ve sanayi odaları yerel basını yok etmek için çabalıyorlar. Ramazan ayı içerisinde DTSO, DESOB, Belediyeler vs. verdiği iftar yemekleri bile yerel basından hiç kimseyi çağırmadı. Çağırmadığı gibi de Kadir Gecesi ile Ramazan Bayramı geliyor. Bu gibi günlerde Diyarbakır’ı temsil eden DTSO, DESOB, Diyarbakır Ticaret Borsası Belediyeler vs. hiç olmazsa yerel basına katkı amacıyla bir bayram mesajı, Kadir Gecesi mesajı vererek yerel basını bir yarasına merhem olabilirler. Oysa bakıyorum da DTSO, DESOB, DTB ve belediyeler habire israfa yönelik harcamalar yaparken yerel basına katkıyı görmezden geliyorlar. Bu gibi kuruluşlar ne kadar yerel basına destek olurlarsa yerel basında onlara destek olurlar. “ dedi.
Özer, “Hepimiz birbirimize bağlıyız, yerel basın yok olursa bu odalar da yok olur. Zaten yerel basın BİK üzerinden aldığı ilan yeterli değil. Aslında Diyarbakır valisine burada önemli bir görev düşüyor. Diğer illerde nasıl ki valilikler kamu kurumlarına genelge göndererek doğrudan temin alımlarını engelleyip yerel basına ilan verme yoluna gidildiyse Diyarbakır valisi de 2 yıldan fazla bir süredir buradadır. Yerel basına destek amaçlı hiçbir faaliyette bulunmadı. Diyarbakır’da 9 tane yerel gazeteler var. Bu gazetelerde 100’e yakın emekçiler çalışıyor. Yerel gazeteler, destek veya istihdama katkı sunması gereken yer valiliktir. Valilik şimdiye kadar yerel basına destek amaçlı hiçbir adım atmadı. Bundan sonra böyle adımları atmasını bekliyoruz.” diye konuştu.
“Ulusala giden ilanların önü alınmalı”
İhsan Özdemir (Güneydoğu Yerel Gazeteciler Derneği Başkan yardımcısı): “Basın İlan Kurumunun geçen yıl aldığı kararlar ve ilan fiyatlarındaki zamlar gazetelere nefes aldırdı. Ancak ilanlarla ilgili sorunlarımız devam ediyor. Bunların başında yerelde yayınlanması gereken birçok ilan ulusal basına gönderilmesi geliyor. Düşünün Diyarbakır’da bulunan İcra Daireleri ilanlarının çoğunu Ulusal Basına gönderiyor. Nisan ayında Diyarbakır’da yayınlanan icra ilanlarının 37 tanesi ulusal basına, yine Diyarbakır’daki ilçelerde yayın yapan gazetelere gönderilmesi gereken 39 ilan ulusal basına gönderilmiş ve bu giden ilanların çoğu büyük ilanlar. Örnek vermek gerekirse 12 Nisan 2019 tarihinde Diyarbakır 9. İcra dairesinin ilanı Hürriyet gazetesinin 18 sayfasında yayınlanmış. Bu ilanın fiyatı 20.000 TL’nin üzerinde. Yine 15 Nisan 2019 tarihinde Milliyet gazetesinde yayınlanan ilanın bedeli 20.000 TL.
Ulusalda yayınlanan ilanın santimi 45 TL’dir. Bu ilan Diyarbakır’da bir gazetede yayınlansaydı santimi 15 TL üzerinden hesaplanacaktı ve arasındaki fark 13 bin TL. Yani bu ilan Diyarbakır’da yayınlansaydı 7000 TL olarak hesaplanacaktı.” dedi.
‘Ulusala giden icra ilanların vatandaşları zor durumda bırakıyor’
Özdemir, “Basın ilan Kurumu Şube Müdürü icra ilanlarının ulusal basına gönderilmesine müdahale etmiyor. Zaten kendileri gazetelere verdikleri ilanların yüzde 15’ini aracılık hizmeti adı altında komisyon olarak gazetelerden kesiyor ve bu nedenle ulusal basında yayınlanan ilanlarda daha fazla komisyon aldıkları için bu İcra ilanlarına müdahale etmiyor.
Peki, bu ilan bedeli kim tarafından ödeniyor? İcrada ilan ücretleri icra uygulanan vatandaştan kesiliyor. Zaten icralık durumda olan ve zor durumdaki vatandaş ilan bedelinin üç katını ödeyerek daha zor durumda bırakılıyor.
Düşünün vatandaşın malı haciz yoluyla satılıyor, bir de yetmezmiş gibi 20.000 TL gazete ilan bedeli ödüyor. Bu ne demektir yıkım üzerine yıkım?” diye konuştu.
“Doğrudan teminler keyfi uygulanıyor”
“İkinci ve en önemli konulardan birinin de kurumlarda yayınlanan ilanların doğrudan temin ve istisnai alımlar adı altında ilan dışı bırakılması.” Olduğunu belirten Özdemir, “Kurumlar, gazetelere ilan verip rekabet ortamı yaratacağına alacakları malzemeleri ikiye üçe bölerek doğrudan temin yoluyla ihale ediyor. Bilhassa Hastanelerde bu doğrudan teminin araştırılması ve bir yıl içinde gazetelere verilen ilanlar ile doğrudan temin yoluyla yapılan ihaleler arasında dağlar kadar farkın ortaya çıkarılması gerekiyor. Doğrudan temin yoluyla yapılan ihaleler araştırılsa bir yıl içinde bütün ihalelerde 1 veya2 firmanın isminin öne çıkacağı kanaatindeyim.
Bunları önlemek için güzel çalışmalar yapılıyor. Sakarya, Muğla, Denizli, Aydın ve 28 Mayısta Adana’da bulunan Basın İlan Kurumu Şube Müdürleri ve Gazetecilerin Dernek Başkanlarının Valiliklerle yaptığı görüşmelerle bu illerde Valiler resmi kurumlara birer genelge göndererek, doğrudan temin yoluyla yapılan ve rekabet ortamını yaratmak için ihalelerin doğrudan temin yoluyla değil, yerel gazetelerde yayınlanması için Kurumlara genelge gönderdi.
Doğrudan temin nasıl oluyor? Kurum piyasadan üç veya 4 teklif alarak bunlar arasında en düşük fiyatı verene ihale veriliyor, işte esas mesele burada bu üç dört firmanın kendi aralarında anlaşarak fiyatı kırmadan ihaleyi almaları da kolay oluyor.
Bunların önüne geçmek için. Adıyaman Valiliği, Denizli Valiliği, Muğla Valiliği ve Sakarya Valiliği birer genelge hazırlayarak, bu gibi ihalelerin doğrudan temin yoluyla değil gazetelere Basın İlan Kurumu üzerinden verilecek ilanlarla ihale edilmesi için kendi illerindeki kurumlara birere genelge göndererek bunları yapanların soruşturmaya tutulacağını bildirdi.
Bunların önüne geçmek için Diyarbakır’da da benzer girişimler yapılmalı. Hem Basın İlan Kurumu hem de gazetelerin çatı örgütleri beraber hareket ederek bunun önüne geçebilir.” şeklinde konuştu.
Gazeteler kapanacak duruma geldi
Osman Ergün (Diyarbakır Yenigün Gazetesi İmtiyaz Sahibi): “Dövizdeki dalgalanmanın hammadde fiyatlarında ciddi artışlara neden olduğu bir dönemde biz BİK’in aldığı kararla hem gazete sayfa sayısını düşürdük hem de renkli baskıdan siyah-beyaza döndük, yetmedi Pazar günü çıkmama kararı aldık. Bunu, en azından bir çalışanımızın istihdamını sürdürebilelim diye gerçekleştirdik. Ancak kentin en üstünden en altına kadar hiçbir yönetici ya da sivil toplum kuruluşu, “Neden böyle bir karar aldınız, biz ne yapabiliriz?” diye bize sormadı, gelmedi. Kentin, gözü, kulağı, marka değerleri olan gazeteler, zor günlerden geçerken, hammadde alamayacak, maaş ödemeyecek, kirasını ödemeyecek duruma geldi. Böyle devam etmesi halinde maalesef birçok gazete kapısına kilit vuracak. Bu zor dönemi ancak başta Basın İlan Kurumu olmak üzere, Valilik, Belediyeler, iş örgütlerinin beraber hareket etmesiyle aşabiliriz.” dedi.
Herkes üzerine düşeni yapmalı
Ergün, “Doğrudan temin ve istisna alımlarıyla kayıp olan birçok ilan var. Valilik, Cumhuriyet Savcılığı, İcra Daireleri, Hastaneler, Üniversite ve diğer kurumlar gazetelerin en büyük gelir kaynağı olan ilanlar konusunda hassas olmalı. Özellikle doğrudan temin üzerinden yapılan satın alımlar hem kurumları şaibe altında bırakabiliyorken hem de gazetelerin ilan paylarını da düşürüyor. Bu konuda büyük bir boşluk ve keyfilik var. Defalarca uyarmamıza rağmen bu konularda ciddi adımlar atılmadı. Sayın Valimizin ve Basın İlan Kurumu’nun bu konuda bizlere yardımcı olması lazım. BİK buradaki denetleyici pozisyonunu meslek örgütleriyle daha aktif hale getirmeli. Ne yazık ki bu konuda önemli bir eksiklik yaşıyoruz. Tüm bu sorunlar aşılmazsa gazetecilik ayaklar altına alınacak.”
“BİK’in yüzde 15 komisyonu kaldırılsın”
Engin Öztürk (Özgür Haber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni): “Gazetelerin içinde bulunduğu durumdan çıkma şansları var. Birincisi Basın İlan Kurumu’nun yüzde 15’lik payının kaldırılması gerekiyor. Kurumun masrafını gazeteler üzerinden karşılamasını gereksiz görüyorum. İkincisi birçok resmi kurum, haberlerini medya aracılığıyla yayınlanması üzerine servis etmekte yarışırken, onlarca basın bülteni gönderen kurumların İhale ilanlarına da aynı duyarlılığı göstermesi bizler için hayati önem taşıyor. Yine; kamu görevi gören gazetelerin baskı maliyetlerinin minimum seviyeye getirilmesi, SGK, KDV vs. mali giderlerinin ise kar amacı güden işletmelerle aynı kefeden çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Bir konuya da dikkati çekmek istiyorum. Kentteki gazeteler içinde bulunduğu zor durum dolayısıyla Pazar günleri çıkmama kararı almasına rağmen; hiçbir kent yöneticisi çıkıp da bizlere, ‘Neden Pazar günü çıkmıyorsunuz, bu sıkıntının aşılması için yapılması gerekir veya bizim yapabileceğimiz neler var?’ sorularını sormayıp dayanışma göstermedi. Aynı kent yöneticileri birlik ve dayanışmayı gerektiren konular için ilk olarak kapısını çaldıkları yer ise gazetelerdir.” diye konuştu.