GÖNLÜMCEG Ü N L E Rİçlerinde saklıdır, unutulmaz “hatırat”Geçmişten kopmayana akıl der ki: “hatırlat”Geçmişini, bilmeyen yeni nesil de bilsin,Geçmiş güzel günleri yaşayandan öğrensin..MMSÖZ GELİŞİCovid-19’u henüz geride bırakamadık, yeniden “pik” emareleri gösterdi, ancak biz geçmişteki bu günlerde yaşanılmış olanları geride bırakmış gibi olsak da unutmadık, mesela “hac günleri” kutsal topraklara gidenlerle başlar ve uzun bir süreç olur, bu süreç sanılır ki kurban bayramı bitince son bulur, 50-60 yıl öncesine ait hatıralarımızı yoklayınca görüyoruz ki!..Bazı hanelerde heyecan doruktadır, çünkü evin beyi alın teri göz nuru dökerek kazandığı “helal” paranın kendisini kutsal topraklara götürebileceğine karar vermiştir, önce hane halkına başta eşi olmak üzere yakınlarına kararını açıklar “Allah mübarek etsin, sağlıklı gider dönersin” temennisiyle karar kesinleşmiş olduktan sonra hazırlıklara başlanır.Çok eski zamanlarda aylar süren bu kutsal yolculuk olumlu şartların oluşmasıyla zamanla kısalır, yolculuk daha güvenli ve rahat olur, hacı adayı önce hane halkının maişeti için gerekli olan hazırlığı yapar, bir miktar para bırakır, sonra yakın akraba ve komşulardan başlayarak “helallik” ister, varsa borçlarını öder, kırdığı kalp varsa özür diler, yardıma muhtaç yoksullara yardım elini uzatır, arkasında böylece “hoşnutluk” bırakır..Eskiden revaçta olan “kervanla” yolculuk yerini kara nakil vasıtalarına bırakmıştır, daha ziyade “otobüs” yolculuğu çok tercih edilendir, çünkü yollarda bazı ziyaretler yapılabilecektir, Bağdad’a uğranılacak, “Seyyid Abdülkadir Geylani (k.s.) hazretlerine, Şam-ı Şerifteki peygamber sahabe kabirlerine ziyaretler yapılacak, İslam’ın ilk kıblesinin olduğu Kudüs mutlaka ziyaret edilecektir.Zaten çok hayırlı ve anlamlı olan bu yolculuk daha da çok önem kazanacaktır, hacı adayımız dönüşünde bütün buralarda gördüklerini, yaşadıklarını ziyaretçilerine anlatacaktır, böylece başlayan bu kutsal yolculuk Mekke ve Medine’de eda edilmesi gereken ibadetlerle tamamlanmış olacaktır.Yanlış hatırlamıyorsam otobüs firmaları bu yolculuk için kişi başına 5.000 lira alıyorlardı, önceleri İzzet Paşa caddesindeki bir garajdan hareket edilirken, daha sonraları “Yıldız” sinemasının olduğu yerden hareket etmeye başladılar, gözyaşları adeta sel olurdu bu uğurlama zamanlarında, otobüsün arkasından mutlaka “Ezan-ı Muhammedi” okunurdu ve dönüşleri için meraklı ve hüzünlü bekleyiş başlardı..Hacı evinin küçe kapısı üzerine kalıcı bir şeklide bazı ayetler yazılırdı, bazen mermer üstüne, bazen mozaik bir zemin üzerine yazılırdı bu ayetler ve o evin artık “hacı evi” olduğu bilinirdi ki “bu evde hayırsever bir hacı efendi var”Hane halkı hacının dönüşü için ayrıca hazırlanırdı, “zemzem” takımları ve güldanlık ve buhurdanlıklar çıkarılır, evin büyük odası döşenirdi, bundan böyle hane halkına “hacı oğlu, hacı kızı” ya da “hacı hanımı” gözüyle bakılırdı, bir şekilde onlar da “kutsanmış” olurdu.Hacı Efendi hanesine döndüğü gün hemen bir kurban kesilir, yemekler pişirilirdi, meraklı ve hüzünlü bekleyiş bitmiş ve yerine sevinç gelmiştir, Hacı Efendi Medine’den getirdiği uzun etekli gömleğini giyer, ziyaretçi kabulüne başlardı ki bu durum üç ün sürerdi, ziyarete gelenler büyük bir saygı gösterisinde bulunur, hacı efendinin avuçlarının içini öperlerdi, çünkü o avuçlarla dokunmuştur Kabe’nin mübarek taşlarına ve örtüsüne..Gözlerini öpenler de olurdu hacı efendinin çünkü o gözlerle görmüştü mübarek yerleri, ziyarete gelenlere öncelikle “zemzem” ikram edilirdi, kutsal suyumuz zemzem için özel fincanlar vardır, içmek için önce ayağa kalkılır, kıbleye dönülür ve tekbir getirilerek üç nefeste içilirdi ki sona kalan damlalarla adeta yüz yıkanırdı.Ziyarete gelenlere bir tepsi içinde sunulan takke, tespih ve yüzük hediye edilirdi, tespihler şimdiki gibi naylondan değil, imamesindeki merceğe bakıldığında Mekke ve Medine’nin fotoğrafları görülebilirdi, hacdan dönen kişi hatıralarını, yaşadığı zorlukları anlatırken: “Allah nasip etse de tekrar gitsem” diye duada bulunurdu.Günümüze gelince…Yazmaya gerek yok.. Anlatmak nefes tüketmek olur…Selam ve dua ile.