Diyarbakır sevdası yalnız Diyarbakırlıları değil, buraya görev yapmaya gelen yabancı bürokratları da kısa süre içinde sarar sarmalar.Bu öyle bir sevda ki, aynen sihir gibi…Başlangıçta b uraya gelmek istemeyenler ve hatta Diyarbakır ismini duydukları zaman bile tedirgin olan insanlara çok rastladık.İstemeyerek mecburen gelenler, ‘’Şark hizmetidir, bitirir giderim’’ düşüncesiyle gelenlerin çoğu zamanla hüsrana uğradılar. Gelenlerin çoğu birden kendilerini bir büyünün içinde görür. Görev süreleri bitse bile burada kalır çoğu. Oğullarına kız alır, kızlarını gelin verirler Diyarbakır’a. Kolay kolay kopamazlar bu kadim şehirden.Gidenler de Diyarbakır sevdasına gönüllerine gömerler…Kuşkusuz geldikleri gibi gidenlerde vardır.Onları kimse hatırlamaz. Görev yaptıkları kurumların bodrumlarında, tozlu raflardaki dosyaların içine gömülmüşler. Bir süre sonra unuturlar, giderler.Ama, bazıları var ki, yıllar ve de yıllar geçmiş olduğu halde unutulmazlar. Onlar Diyarbakır’ı, Diyarbakırlılar da onları unutmaz.Diyarbakırlıların bu sevgisinde hizmete susamışlığın, ilginin, vefanın, dürüst bürokrata duyulan özlem vardır.Son yarım asır içinde, bu sevgiye layık, çok sayıda yönetici gelip gitti Diyarbakır’a. Hepsini, minnet ve şükranla anıyoruz.Aslında; bu yöneticiler asli görevlerini yaptılar.Bu yöneticinin asli görevi iyi, sevecen, dürüst, çalışkan ve yetenekli olmak değil mi zaten?.Ama öyle yöneticiler gördük ki; Halka, yöreye hizmet yerine eziyet etmeyi, sevgi yerine işkence çektirmeyi, dürüstlük yerine rüşvetçiliği yeğleyenleri…Zaten Doğu’nun, Güneydoğu’nun bu denli geri kalması, cebinden başka bir şey düşünmeyen, sürgün, beceriksiz ve yeteneksiz yöneticiler yüzünden değil mi?..Bu yüzden, asli görevleri de olsa halkımız, hizmet üreten, sevecen, çalışkan, yetenekli ve dürüst yöneticileri el üstünde tutar, unutmaz…Diyarbakır’ın pek çok caddesinde, parkında, mahallesinde, okulunda bulvarında onların isimlerinin olması bundandır.Diyarbakır, dürüst yöneticileri her zaman başının üstünde tutmuştur.