Cumhuriyet tarihinin en fazla can kaybının yaşandığı Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinde iki haftayı geride bıraktık. Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis ve Malatya’da meydana gelen hasar sadece binalarla yetinmedi, İnsanlarda da hasar bıraktı.Asrın felaketinde Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki iki deprem, 6 Şubat sabahı 10 ilde yaklaşık 13,5 milyon kişinin yaşadığı bölgeyi yıkıma uğrattı. Açıklanan son resmi verilere göre, 44 bin kişi yaşamını yitirdi.Deprem bölgesinde yıkılan binalara ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında aralarında müteahhitlerin de bulunduğu kişiler gözaltına alınmaya ve tutuklanmaya devam ediyor.Bir inşaatın en önemlisi kaba inşaatıdır. Mobilyayı, duvar kağıdını değiştirebilirsiniz. Ama, kirişi, kolonu, değiştiremezsiniz. Gerçekten üstü pazar, altı mezar olan buralarda deprem değil, çürük binalar öldürüyor.Ölüm kadar sessizlik görmedim. Ölüm sessiz ve soğuktur. Ölümler, acılar, dramlar, sahipsizlik, sorumsuzluk, liyakatsizlik, keşmekeşlik. Çok büyük bir felaket. Ve maalesef ülkemizin başı, felaketlerden kurtulamıyor. Tabi bunun bir çok nedenleri var.Sebepleri ortada, herkes biliyor. Kaç defa meydana gelen büyük depremlerden dolayı ülke olarak çok kayıplar verdik, acılar çektik. Ama, bunun için ders almadık.Şimdi anladık mı aslında evimizin çok küçük olmadığını, ya da çok soğuk olmadığını, yattığımız yatağın, üstümüzdeki yorganın markasının çokta önemli olmadığını, ya da yediğimiz yemeğin tuzunun, salçasının, sebzesinin az ya da fazla olmasının çok önemli olmadığını, hava atarak anlattığınız telefonunuzun, arabanızın markasının, zenginliğinizin çok önemli olmadığını, ya da milyonlarca liraya aldığımız konutun belki de mezarımız olabileceğini, ayağınız üşümesin diye bir köşede duran battaniyenin kıymetini, sıcak bir çayın, ekmeğin nasılda kıymetli olduğunu, ya da kalbini kırdığınız bir insanın gönlünü almaya vaktiniz olamayacağını, üzerinizde uyuduğunuz yorganın, yerine, moloz yığınlarının altında kalabileceğinizi!..Tam 8 arkadaş, dost, tanıdık kaybettim. Yitirdiğimiz onca çocuk, genç, yaşlı hepsi yüreğimizde kanayacak bir yara. Birçoğu kumdan yapılma binalarda, yok olup gittiler. Günlerce enkaz altında çaresiz yaralı bekledi insanlar. Dışarıda kalanlar ilk etapta ancak çıkarabildiklerini çıkardılar. Acı çok büyük. Acının her türlüsünü yazabilirim sanırdım.Ama bu felaketi yazmak için kelimeler maalesef kifayetsiz kalıyor. Hiçbir teselli, hiçbir maddiyat geri getiremez yitirdiklerimizi.Bu afetler, felaketler, hep ders olmalı, unutulmamalı, zenginliğin, malın mülkün makamın emanet olup insanlığın kalıcı ve gerekli olduğunu.Lütfen, sevdiklerinizin kıymetini bilin, kalbini kırmayın, yediğinizi içtiğinizi israf etmeyin, emanet olan hayatımızı, canımızı, ne zaman nerede teslim edeceğimiz belli değil.Toz bulutları dağıldığında ihmali olan herkes, mutlaka hesap vermelidir. Bunu görmeden ölmek bizlere nasip olmasın.Vefat eden tüm canlara Rabbimden rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.Selam ve dua ile