USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

SUR’DAKİ GEDİK!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

KÜÇE BAŞI

Merhum Necip Fazıl Kısakürek bir şiirinde şöyle der: “Sur’da bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes/Ey kahpe rüzgar ne yandan esersen es” der, böylece ömrü boyunca verilen mücadelenin geldiği noktayı belirler, merakımız şudur, yaşasaydı eğer o ”mukaddes” gediğin çok daha genişletildiğini mi, yoksa kapatıldığını mı görecekti?

Bundan sonraki sözlerimiz “karamsarlık” tüter gibi olsa da biz her şeye rağmen “ümit varız” “İslam güneşinin kıyamete dek kainatı aydınlatacağına inanırız, çünkü bilir ve inanırız ki yer yüzünde bir tek Müslüman kalıncaya kadar kıyamet kopmaz, kıyamet “Allah” diyen Müslümanların üzerine kopmaz, endişemiz, ya da karamsarlığımız şu sebepten olur ki, güneşin önünde yapay “bulutlar” oluşur, perdeler oluşur..

O kahpe rüzgar bugün çeşitli yönlerden esmiyor mu? Birileri o gediği kapatmak için uğraş vermiyor mu, değilse eğer giderek aradaki mesafesi uzayan İslam’a olan “sırt”  çevirmeler neden? Altmış yılı aşkın bir zamandır aralarına girmek için siyasilerimizin döktüğü ter eğer bir yerde toplanmış olsa idi belki “Abant” gölü kadar bir göl oluşturulmuş olmaz mı idi?

Sosyal hayatın her aşamasında neden İslam’ı arıyoruz da bulamıyoruz? Sayıları günden güne çoğalan camilerimize mi bakıyor, göğsümüzü kabartıyoruz, ana nedense hiç düşünmüyoruz ki o camiler yarın hakkın huzurunda bizden şikayetçi olacaklar: “yarabbi bizi cemaatsizliğe terk ettiler” diyerek yakınmayacaklar mı?

Rabbimiz bazılarımıza: “sana ilim verdim, sen ne yaptın?” sorusuna o bazılarının : “senin yolunda ilmimi sarf ettim? Cevabına karşı Rabbimiz: “Yalan söylüyorsun, sen görsünler, desinler, bilsinler diye yaptın” dediğinde başlar öne eğilmeyecek mi?

Mevcut tabloya bakıldığında bu “görsünler, desinler bilsinler” itabına uğrama ihtimalinin hayli yüksek olduğu rahatlıkla anlaşılabilir,, zira Müslümanlar bazı “Allah rızasını gözeteceklerine” “fena” yurdunda “beka” peşine düştüler, kendi ikballerini her şeyin üstünde tuttular, unutturdular o gediği daha da genişletmeleri gerektiği gerçeğini, bilerek, ya da bilmeyerek o gediği kapatmaya çalışanlara “malzeme” temin etmekle övündüler.

“Medeniyet” sandılar “gayri medeniliği, “uygarlık” kılıfı giydirdiler o “tek dişi kalmış canavara” hoş görüldü “hayasızlık” önce kadını çekip aldı o kahpe rüzgarın esintileri, ne kadar çoğaldı değil mi “alkollü” kadınların sabahlara kadar sokaklarda görülmeleri, çünkü o kahpe rüzgarı estirenler toplumun temel taşı olan kadına “kancayı” taktılar, önce eteklerini kaldırdılar sonra her şeyini soyup soğana çevirdiler..

“Tır” kamyonlarıyla giriyor alkolün her markası şehir merkezlerine, ilçelere, hatta köylere kadar taşınmıyor mu? Sözü genişletmek mümkün, ancak gerekmiyor, biz sur’da açılan mukaddes gediğin getirildiği noktayı anlatmaya ve göstermeye çalışıyoruz, o kutsal gedik kapanmasın için verilen uğraşların bugün “görsünler, desinler bilsinler” noktasına geldiğini göstermeye çalışıyoruz.

“İslam” adına asla ümitsiz ve umutsuz değiliz, zira onu Rabbimiz muhafaza edeceğini yüce kitabımızda bildirmiştir, acaba diyoruz, İslam’a karşı bu “rehavet” vurdum duymazlık ilgisizlik de mi ilahi muhafaza altında? Haşa!..

Bizden öncekilerin: “Allah’a dayan, Sa’ye sarıl, hikmete ram ol/Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol? Sorusu tedavülden kalktı mı, AB yolu mu akıllara geldi çıkar yol olarak, yabancılara ve onların paralarına hayranlık olarak mı anlaşıldı o yol?

Tekrar edelim, sözlerimiz karamsarlık tütse de ümidimizi yitirmedik, her ne kadar “kutsal” değerleri yitirmiş gibi gözüksek de “ümit varız” çünkü gücümüzün yettiğince inancımızı göğsümüzde tutmaya çalışıyoruz.

Biliyoruz ki “o ezanlar ki dinin temelidir” Rabbimizden dileriz ki camilerimiz cemaatsiz olarak çoğalırken bile “bizi ezansız” bırakmasın, eğer biz “pirincin içindeki beyaz taşlardan kendimizi korumak için gayret gösterirsek, karamsarlığımız kalmaz, surda  açılan gedik daha da genişler..

Sağlıcakla kalınız, ömrünüze bereket sevgili okurlarım.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ