<strong>Şiir, Anadolu’da köylü vatandaşın sofrasında bir tas ayranla kuru ekmek parçasına şükredişidir.</strong>Şiir Diyarbakır’da bir annenin döktüğü gözyaşına İstanbullu annenin eşlik etmesidir.<strong>Şiir, denizde balığın boğulması, yeryüzünde canlının tükenişi, kuşların kanadının kırılmasıdır.</strong>Şiir, bizim gibi insanların emek harcarken, “Bir ok attım kebap oldu.” diyenlerin ödüllere boğdurulmamasıdır.<strong>Şiir gençliği sokaklara sürenlerin uyuşturucularla onları sersefil kılanların ağababalarına söylenecek her sözü esirgemeyen insanların ellerinde şerefle tuttuğu âlemdir.</strong>Şiir, kadını alçak emellerine, reklâmlarına, mülevves işlerine alet eden vahşi emperyalizme karşı koyuşun, onurlu direnişin kapılarını açan anahtardır.<strong>Şiir, doğu medeniyetinin esintilerini taşıyan, ruhları serinleten rüzgârdır.</strong>Şiir, hak olanla batılın, doğruyla yanlışın, güzelle çirkinin savaşında insanlıktan yana olanın tarafında yer alan kutlu, muzaffer hareketin kendisidir.<strong>Şiir, söylediklerimizin tapusudur, altında birbirini tanımayanların imzası bulunan şairlerin.</strong>Büyüklerin ağlaması, göklerin rahmeti, ustanın alınteri,musıkînin nağmeleri, Istırabın aksi, hıçkırığın kördüğümüdür.<strong>Hissiyatın zirvesi, fikrin dirilişi, Allaha teslimiyet, Hakk’a yakarıştır.</strong>Şiir, belki çağlardan çağlara içinizden akan nehirdir, bilemediğimiz. Belki sessiz ağlayışıdır, şairin; hıçkırıklarını mısralarda şekillendirmiş duymadığımız.<strong>Şiir yolculuğunda mollaya durmayanlara “Şair” denir, şairlere selam olsun!..</strong>Şiir, esenliğin bildircisidir, birlikteliğin sembolüdür.<strong>Hüznün damıtılması olan şiir, karanlığın koğucusudur. </strong>Ruhun dirilticisidir, inancın sesidir.<strong>Evrensel dil olan şiir, hakikatin habercisi olma beraberinde sığınılacak limandır. </strong>Medeniyetin simgesi şiir, toplumun aynası, şairinin vicdanıdır.<strong>Sanat zekanın zekatı ise şiir, bu zekatın insanlara eşit paylaşımdır. </strong>Çalışanın alın terinin eseri şiir, duyguların armonisidir.<strong>O halde şiir, zekanın mahsulüdür</strong>.Sanatkârın cevheri olan her mısra, toprağın beklediğidir.<strong>Gökyüzünün örtüsü, rahmeti olan şiir, Allah'a yakarıştır. </strong>Merhametin seslendirilmesi olan şiir, varlıkta yok oluştur.<strong>Büyüğün ağlaması, tecrübenin konuşması, bilgeliğin paylaşılması şeklinde kabul ettiğimiz şiir, musıkî nağmesidir, bazen. </strong>Hıçkırığın izdüşümü mısralar, fikrin dirilişine açılan kapıya dönüşür, doğunun yankısına bürünür, erdemin kendisi olur, acının endişesi kesilir.<strong>Şairin aşkı olan şiir, soytarılığa reddiyedir, Hasan bin Sabit kesilmektir, piramitleri reddediş ve haksızlığa isyanın kendisidir. </strong>Tarihin habercisidir, çoğunlukla, vuslatın ismidir, firkatin acısıdır Endülüs'te. Geleneğin izdüşümüdür, geleneğin izidir, sessizliğin çoğunluğudur, dilin muhafazasıdır, huzurun bekçisidir, mutluluğun remzidir, gülün kokusudur, suyun dinlendirici sesidir.<strong>Asumanın gözyaşı kesilen şiir, şüphenin silicisi, korkuların önleyicisidir. </strong>Dostluğun elidir, edebin halidir, şairin kıymetidir,<strong>Nemruda yollanan haberci, Firavuna depremdir, zulmedene işarettir, asra yemindir, enginlere yolculuktur.</strong>Suda eriyen şeker tadında, deryada damla, ruhta sukûnet, dilde besmele, aşkın şîr-pençesi, çobanın kavalından, neyden yükselen ve ruhu yakan ses, göğe yakarış, dostlara sitemdir.<strong>Yaşlıya hürmet, ele asa, tesbih tanesine dönüşüm, çocuğa şefkat, memlekete hasret, duaya arkadaştır.</strong>Dürüstlüğe davetiye şiir, bazen bülbülün çektiği çilenin adına dönüşür, felsefî yalnızlığa tahvil eder, ruhu.<strong>Kızılderilileri sevmek, zencileri kabullenmektir, şiir.</strong>Dostluk köprüsü şiir, mertliğin meydanı, dostun kurtarıcı kemendi, fikrin menba’ı, duyguların silahı kesilir, bazen.<strong>Zulmün kendisine başkaldırıdır, sahibine kızgınlıktır, güçsüzün dilidir, birlikte ağlayıştır beraber sevinçtir, hüznün dışa vurumu olduğu gibi, birlikte tebessümün adresidir.</strong>İnancın yoludur, merhametin ismidir, tabiatın dengesidir, çevrenin koruyucusudur, yüreğin çarpıntısıdır.<strong>Dostluğun senedi bilinen şiir, mevsimlerin rengine dönüşür, gözün gördüğü, kalbin sevdiğidir. </strong>Şiir için çok tarifler yapılabilir, aslında. Ne denli tarifler yapılırsa yapılsın, meramın tümünü dile getiremeyiştir, düz yazıda.<strong>Ömrün son durağında gençliğe hasrettir, ölümün soğukluğundan yana şikâyettir.</strong>Şiir, mısralarda farklı dünyalarda gezintidir, gidilmediği halde dünyanın dört bir yanına bulunduğu yerden ayrılmadan yapılan seyahattir.<strong>Karanlığa kurşun mısraların fikrin takipçisi kesilen meyanda elifin aydınlığıdır, şairin müreffeh yüreğidir, ruhunun direngen kalesidir.</strong>Şiir, en kısa şekilde tarif edilirse, ruhun zemzemi olabilir mi, din, dil, mekân ayırt edilmeden her yazan için.<strong>Derde derman, hastalığa şifa, mazluma merhamet, zalime cevap, düşüne yol gösterici, yabancıya rehber, çocuğa arkadaş, yaşlıya sırdaş, ruhen aç olana aş, yalnızlık çekene arkadaş şeklinde de tarifi mümkün olan şiir için neler söylenemez!..</strong>Biz, bu tarifleri sıralarken gelen ilhamla yeni tarifler yazmak isteyenlere açık olan yorum bölümü boş durmazsa, anlarız ki şiir, sahibini daha kaybetmemiştir. Ne dersiniz?