USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

SEVGİYE DÖNÜŞÜM ŞART!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

GÖNLÜMCE

A C I M A

Her çeşitten saldırı insana ve hayvana,

Yürekler “taş” kesildi, el açalım Rahman’a..

Asla böyle değildik, nasıl canavarlaştık,

Cehennemi unuttuk korku duvarın aştık!..

MM

SÖZ GELİŞİ

İzmir’in “yerel” bir televizyon kanalında “alt yazıda” verilen haberi okuduğumda tüylerim diken diken oldu,  “bu nasıl insanlık” dedim içimden, çünkü hayvanlar bile öylesi bir olaya sebebiyet vermezler, ne de olsa “hayvandırlar” insanlar ise sözünü ettiğimiz haberdeki vahşete “sebep” olurlar..

Haberde kanaması olan yaralı bir kedi veterinere götürülmüş, veteriner muayene ederken kedinin “cinsiyet” organının parçalanmış olduğu görülmüş, daha ötesini yazmayacağım çünkü bu kadarından bile anlaşılıyor kendini “insan” zanneden, fakat hayvanlıkla bile ilgisi olmayan bir “cinsi sapığın” vahşet haberi…

Bazı zamanlar okuruz haberini kedilere, köpeklere yapılan insanlık dışı zulümlerin, kimi tekmeleyerek öldürür, kimi zehir vererek “itlaf” eder zavallı hayvanları, böylece giderek acımazsızlığa doğru giden bir toplum görüntüsü verilmeye çalışıldığı da görülür..

“Can” başka bir deyimle “ruh” sadece insana özgü değil, bütün yaratıkların canı vardır, ruhu vardır, cansız sandığımız ağaçların, hatta taşların bile canı olduğuna, ruhu bulunduğuna inanırız, büyüklerimiz üç sınıf insanın “felah” bulmayacağını söyler; “yaş kesen, baş kesen ve taş kesen” olarak belirtilir bu üç sınıf…

Bazıları teknolojik gelişmelerin oluşturduğu “tabloya” bakarken  “Avrupa medeniyetine” doğru gittiğimizi, hattı onu bile aştığımızı söylerler, vakıa hiç de öyle değil, acımasızlığa doğru kayıyor “ahlak” yapımız, ayaklarımızla  tekmeliyoruz zayıf gördüklerimizi, ölümlerine sebep oluyoruz “can dostlarımızın” bir yanda “hayvan sevgimiz” artarken, diğer yanda sözünü ettiğimiz “vahşet” haberleri ile sarsılıyoruz..

Biz insanız ve en önemlisi “müslümanız” hamurumuz “sevgi ile yoğrulmuştur, çünkü “alemlere rahmet olan” bir peygamberin (s.a.v.) ümmetiyiz, ancak gerçek şu ki, uzaklaşıyoruz sevgiden, acıma duygusundan, uzaklaşmasak hiç bu kadar cinayetler işlenir mi, hiç bu kadar acımasızlık sergilenir mi?

Yıllarca aynı yastığa baş koymuş eşini çocuklarını gözü önünde sayısız bıçak darbeleriyle öldüren insanları görüyoruz, kalpler “sevgi tarlası” olmaktan çıkmış kin ve nefret ekilen yerlere dönüşmüştür, böyle olduğu içindir ki biz içimizdeki acımasızlar arlansın diye “sevgiye dönüşüm şart” diyoruz..

Bu dönüşüm nasıl sağlanacak, eğitimciler mi sağlayacak bu dönüşümü, yoksa aileler kendi içinde mi tedbir alacak, biz bu dönüşümün “yasa” ile hatta yasalarla oluşacağına inanmıyoruz, çünkü ne kadar çok yasa var şu anda, adam hapisten izinli çıkıyor geliyor karısını öldürüyor, adam hapisten çıkıyor başkalarının evine, cebine giriyor hırsızlık yapıyor, adam hapisten çıkıyor misalini çoğaltmak çok…

Bütün bir toplum sözlerimizin kapsam alanı içinde değil, acıma duygusunu yitirmiş olanlar  az da olsalar huzurumuzu kaçırıyorlar, nedense hapisten çıkan birilerinin, kalbine sevgi yüklediği, artık eski alışkanlıklarını terk ettiği yönünde haberlere rastlanmıyor, nasıl ki coronavirüs için “aşı” çok önemli ise bize göre  canavarlaşan, acıma duygusunu yitirenler için “insanlık aşısı” yapılmalıdır ki bunlar hayvan bile olmadıklarını anlasınlar ve hiç olmazsa insan olmaya  özensinler!.

Selam ve dua ile
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ