KÜÇE BAŞIMeşhur sözdür: “ne ekersen onu biçersin” maalasef diyerek önce şu hususu belirtelim ki artık ülkemizde eskisi kadar “toprak” ekilmiyor, köylü buğday, arpa ve diğer ürünlerin tohumunu toprağa atmıyor, o toprakların kimi ekinsiz, kimi beton ekilerek çok katlı binalara zemin oluşturmuş..Hayli pahalı da olsa ekmeksiz kalmıyoruz, şunu demeye çalışıyoruz; eskiden toprağa atılan tohumun karşılığı çeşitli tahıl ürünleri olarak alınırdı, şimdi deyim yerinde ise toprağa “beton” ekiliyor ve “başak” yerine bina kolonları yükseliyor,şurası da bir gerçek başkaları ekiyor, biz onlara “ithal” para veriyor ve ekmek yiyoruz...Böylece “ne ekersen onu biçersin” sözü sanki içi boş olarak kalıyor, konu başlığımızdaki “sevgi gönül tarlasının ürünüdür” dedik, bu sözün üzerinde biraz durarak gerçekten gönül toprağına ne ekiliyorsa o biçiliyor.“Sevgi” tohumunun ekildiği gönüllerde biten sevgiye baktığımızda “dünya” sevgisinin yeşerdiğini görüyoruz, saymakla bitiremeyeceğimiz bütün olumsuzlukların bu tohumdan oluştuğunu görmek mümkün, gönül var mıdır ki içinde insan, daha doğrusu “evlat” sevgisi olmasın?“Gönül” tarlasına evlat sevgisi tohumu atılmış, bazılarında ürün alınamamış olsa da genellikle ürün alınmıştır, yani evlenmenin getirisi olan evlada kavuşulmuştur, bazı ürünler vardır ki onu kullanılabilir hale getirmek için “işlemek” gerekir, daha açık söyleyelim; çocuk sahibi olmak demek hünerli olmak demek değildir.“Hüner” o evladın önce kendisine, ailesine, birlikte yaşadığı topluma yararlı bir şekilde yetiştirilmesi ile oluşur, hiçbir çiftçi topağa ektiğinin “heba” olmasını istemez, sözlerimizi bazıları kabul etmese de günümüzde erkek olsun, kız olsun evlatlar “heba” olmaktadır, çünkü yetiştirilmesinde “hatalı” davranılmaktadır.Yaygın inanç şu şekildedir, çocukken çocukluğunu, gençliğinde gençliğini yaşasın istenmektedir, yani gıdası, giyimi ve sosyal ilişkileri “mükemmel” olsun istenmektedir, bu istek doğru bir istektir, ancak onu “hayata” hazırlamak için bu kadarı yeterli midir?Yeterli ise niçin genç kızlarımız feci şekillerde ya ölüyor, ya öldürülüyor, uyuşturucu ağı onları neden sarıyor? Şu anda dört milyon belki daha fazla üniversite diplomalı gencimiz boş olarak ortalıkta dolaşıyor.Toplumun gençlerden, gençlerin toplumdan beklentisi bu kadar mıdır? Onların gönüllerine ne zaman gerçek sevginin tohumu atılacak, onlar ne zaman gerçekle yüz yüze geleceklerdir, neslin devamı onlarla mümkün değil midir?Ancak merhum Necip Fazıl Kısakürek: “şöyle gir bak ülkeme başsız başsız adamlar/bıçak soksan gölgeme sıcacık kanım damlar” derken kimleri kast etti?Evet “sevgi gönül tarlasının ürünüdür” o tarlada önce Allah ve mukaddesat sevgisi, insan sevgisi “boy” vermelidir, yoksa içi boş başaklardan hiçbir şey elde edilemez, en azından biz böyle düşünüyor ve inanıyoruz.Allah’ın selamı üzerinize olsun sevgili okurlarım, ömrünüze bereket.