USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

“ŞEHRİMİZ DİYARBAKIR” KİTABI YANLIŞ BİLGİLERLE DOLU!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

GÖNLÜMCE

YANLIŞ
Şehrimiz Diyarbakır kitabını gördün mü,
Neden böyle yanlış çok bir bilene sordun mu?

İrfan Yıldız soruyor, cevabı kim verecek,
Kitaptaki  “yanlışı” bize o gösterecek!..
MM

SÖZ GELİŞİ

Nedense son zamanlarda bu şehir hakkında o kadar çok şey söylendi, o kadar şey yazıldı ki nihayet ortaya “bilgi kirliliği” çıktı, kimileri araştırarak öğrenme gereği duymadan kullandı bu bilgileri kimileri de “araştırır” gibi bir tutum sergileyerek “ben yaptım oldu” dercesine hareket ettiler.

Nitekim, “şehrimiz Diyarbakır” kitabı incelendiğinde o bilgi kirliliği kendini daha çok gösterdi, Prof. Dr. İrfan Yıldız gerçek bir tarih araştırmacısı, o kitabı incelemiş ve kitaptaki yanlışları aşağıda okurken göreceğiniz şekilde ortaya koymuştur.

Hocamızın hoş görüşüne sığınarak alıntı yaparken ihtimaldir bizde yanlışlar yapmış olabiliriz, bizim “mazeretimiz” var, çünkü “yaşlıyız” bu mazeretimize rağmen hocamızın görüşlerini sizlerle paylaşmak adına aşağıya alıyoruz:

ŞEHRİMİZ DİYARBAKIR KİTABI!...

Prof. Dr. İrfan YILDIZ *

“Diyarbakır İl Müdürlüğü’nde görevli öğretmenlerden oluşan bir komisyon tarafından okullarda okutulmak üzere Şehrimiz Diyarbakır diye bir kitap hazırlamış. Geçen günlerde bu kitap ile ilgili basına bazı haberler yansıyınca kitabı inceleme gereği duydum. Özellikle kendi alanım ile ilgili bölümleri inceledim. Komisyon bir emek ve zaman sarf edip kitabı hazırlamışlar kendilerini kutlamak gerekir. Ancak komisyon hazırladığı kitapta bilgi açısında pek seçici davranmamıştır. Komisyon üyeleri, işin ehli olmayan, siparişler üzerine uzmanlık alanı dışında  kitap hazırlayan bazı kişiler tarafından internetten alınan kes, kopyala, yapıştır modası ile hazırlanan, teyide muhtaç, hatalı bilgileri fazlasıyla içeren kaynakları (kitapları)kendilerine referans olarak alınca hazırlanan bu kitapta hatalar ve çelişkiler kaçınılmaz olmuştur. Bu komisyonu tebrik etmem gerekiyor. On yıldır düzelttmeye çalıştığım Diyarbakır ili ile ilgili bütün hatalı bilgileri tek kitapta toplayıp öğrencilere sunmuşlar ve ölümsüzleştirmişlerdir. Bir sanat tarihçisi olarak bu kitabı okurken hangi bilginin doğru hangi bilginin yanlış olduğunu anlamakta zorlandım. Acaba çocuklar okuyunca hangi bilginin doğru olduğuna nasıl karar verecekler. Çünkü kitapta bir çok çelişkili bilgi bulunmaktadır. Komisyonun kendi bilgilerini güncellemesinin yararlı olacağını düşünüyorum. Benim acizane tavsiyem bu kitap öğrencilerimize hiç okutulmazsa çok daha yararlı olacaktır.

Kitapta,“Diyarbakır’ın Nil’i olarak sayılan Dicle Nehri çevresinde sebzecilik çok gelişmiştir “ ibaresine yer verilmiştir. Dicle Nehri en az Nil Nehri kadar eski, önemli ve kendi adıyla marka haline gelmiş bir nehirdir. Bu ibare özentiye dayalı bir ibare olmuştur. Diyarbakır’a ve Dicle Nehri’ne yakışmamıştır.

Bismil ilçesi anlatılırken Kortik Tepe (M.Ö.10500) hakkında bilgi verilmemiş ve ilçenin gerçek tarihi verilmemiştir.
Kitapta, Eğil, antik bir kent olup tüm güzellikleriyle Asurlardan kalma kale ve birçok antik mağara, kral kızı resimlerine ev sahipliği yapan bir ilçedir ibaresi geçmektedir. Bence komisyonda yer alan arkadaşlar şehre çok uzak kalmış ve Diyarbakır hakkında güncel yayınları takip edememişlerdir. Eğil’de kral kızı resmi yoktur. Kalede kral veya tanrı kabartması vardır.

Kitapta,“Ayrıca Lice yakınlarındaki Birkleyn Mağaraları ve Eğil’deki Eğil Kalesi ile kayalardaki kitabelerde Asurlulardan kalma önemli eserler bulunmuştur” ibarelerine yer verilmiştir (sayfa (s):80). Acaba bu kitabelerde Asurlulardan kalma hangi eserler var. Ben kitabelerde şimdiye kadar eser göremedim. Arkadaşlar bizleri de aydınlatırlarsa sevinirim.

Kitapta,“Tam tarihi bilinmemekle birlikte, kentteki ilk yerleşmenin Dicle yatağından 100 m yüksekte olan ve Fiskaya adı verilen bugünkü İç kalede bulunan Amida olarak adlandırılan Höyük’te tespit edilmiştir. Bu alanda, kale işlevli ilk yapının M.Ö. 3000 yıllarında bölgeye egemen olan Hurriler tarafından inşa edildiği kabul edilir. Ardından kent Asurlular, Urartular, Büyük İskender, Romalılar ve Sasaniler’in egemenlikleri altına girer” ibaresi geçmektedir. Üç yıldır yaptığımız kazılarda İçkale’de yerleşimin ve ilk yapılaşmanın M.Ö. 6100 tarihlerinde başladığını basın yoluyla deklare etmemize rağmen komisyon M.Ö. 3000 tarihini baz almıştır.

Kitapta; “M.Ö. 3000’li yıllarda bölgenin egemeni Asurlulardır. Diyarbakır’ın bilinen ilk adı olan “Amidi” Asur metinlerinde karşımıza çıkar” ibaresi geçmektedir. Asurlular M.Ö.3000’de Diyarbakır’a hakim oldularsa  peki o zaman Hurrililer neredeydi acaba! Bir önceki paragrafta M.Ö.3000 tarihi Hurriler için verilmişti?

Kitabın 81. sayfasında “7. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kente egemen olan Emeviler, Abbasiler, Mervanoğulları, Büyük Selçuklu, Hasankeyf Artukluları, Anadolu Selçukluları, Mardin Artukluları, Akkoyunlular ve son olarak da Yavuz Sultan Selim’in bu toprakları fethetmesiyle, Osmanlıların egemenliğine giren Diyarbakır” bilgisi verilirken aynı kitabın 126. Sayfasında “Bin yıllar içinde Hurri-Mitanniler, Urartular, Persler, Romalılar, Selevkoslar, Partlar, Büyük Tigranlar, Araplar, Emeviler, Abbasiler, Şeyhoğulları, Mervaniler, İnaloğulları, Nisanoğulları, Selçuklular, Artuklular, Eyyübiler, İlhanlılar ve Osmanlılar Diyarbakır tarihine izler bırakmıştır “ bilgisi verilmiştir. Çocuklar hangisinin tam bilgi olduğuna nasıl karar verecekler acaba.

“Bölgenin yerli halklarından olan Süryaniler ise “Şehr-i Amid, Omid, Emit ve Amida” diye anmışlardır”.  Kitapta Süryanilerin bölgenin yerli halkı olduğu belirtilmiştir. Halbuki kaynaklara bakılırsa Süryanilerin hangi tarihte bu bölgeye gelip yerleştikleri net olarak verildiğini ve Süryanilerin bölgenin yerli halkı olmadığını göreceklerdi.

Kitapta,“Diyarbakır; Huriler, Asurlular, Urartular, Medler, Romalılar ve Bizanslılar’a ev sahipliği yapmıştır. Hz. Ömer döneminde Arap egemenliğine giren kent, sonraki süreçte önce Selçuklulara, 15 Eylül 1515’te Yavuz Sultan Selim’in ele geçirmesiyle de Osmanlılara katılmıştır. Peygamberler ve sahabeler şehri olarak da bilinen Diyarbakır’da 10 peygamber mezarı, 3 peygamber makamı ve 500’ün üzerinde sahabe mezarı olduğu söylenmektedir” ibareleri geçmektedir. Şehir Hz. Ömer döneminde Arapların değil Müslümanların egemenliğine girmiştir. Ayrıca Diyarbakır’da 10 değil 2 peygamber kabri bulunmaktadır. Şehirde 500’ün üzerinde sahabe kabri bulunmamaktadır. İçkalede 25 sahabe kabri ayrıca Eğil Yemaniye’de ve Kocaköy Bozbağlar’da sahabe kabirleri vardır belki şehirde 50 bilmediniz 100 sahabe kabri olabilir. 500 sayısı çok abartılı bir sayıdır.

Kitapta, “Burçlar üzerindeki görkemli kabartmalar ve kitabeleriyle dünyanın ender kalelerindendir. Burçlardan en önemlisi 1208 yılında Artuklu Hükümdarı Melik Salih Memduh tarafından inşa ettirilen Yedi Kardeş Burç üzerinde çift başlı kartal, kanatlı aslan kabartmaları bulunmaktadır. Kitabesi bir kuşak halinde burcu çevrelemektedir. M.Ö. 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenen surların yapılış tarihi tam olarak bilinmemektedir” ibaresi geçmektedir. Acaba M.Ö. 349 larda Bizans Devleti vardı da bizim haberimiz mi yoktu. Ayrıca Artuklu Hükümdarı Melik Salih Memduh’u hiç duymadım bu da kim?

Kitapta, “Diyarbakır Malabadi (Batmansu) Köprüsü Mostar Köprüsü’nün ikizi olarak kabul edilir” ibaresi geçmektedir. Mostar Köprüsü, Malabadi Köprüsü’nden 419 yıl sonra Malabadi Köprüsü örnek alınarak yapılmış. Malabadi Köprüsü Mostar Köprüsü’nün ikizi nasıl oluyor komisyonumuz bu konuda bizi aydınlatırsa seviniriz.

Kitapta; “Sultan Şücâüddin (r.a.):Sahâbe-i Kirâmdan Sultan Şücâüddin’in (r.a.) türbesi Mardin kapısı civarında, Deliller Han’ının (Kervansaray Otel) karşısındadır” ibaresi geçmektedir. Sultan Şücâüddin yaşam yılları 13. yüzyıllardır acaba M.S.1200 yıllarında yaşayan bir sahabe vardı da bizim mi haberimiz yok.

Kitabın, 139. sayfasında Selçuklu Sultanı Melik Şah tarafından yaptırılan Ulu Cami, orijinal dizaynında hem Bizans Dönemi’nin hem de daha eski mimari malzemelerinin kullanması ile ilginç olup Türkiye’nin en eski camilerindendir” ibareleri. 139-140. sayfalarında ise  “Ulu Cami Şehrin merkezinde yer alır, yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. M.S. 639 yılında Müslümanlar tarafından Diyarbakır fethedilmiş ve kentin en büyük kilisesi olan Mar Toma Kilisesi’nin camiye çevrilmesi ile oluşturulmuştur. Müslümanlar tarafından 5. Harem-i Şerif (Mukaddes Mabed) olarak bilinir. 1091 yılında esaslı bir onarım geçirmiştir.” İbarelerine yer verilmiştir. Melikşah Ulu Camiyi yaptı mı? Yoksa onardı mı?. Caminin kesin inşa tarihi biliniyor mu? Bilinmiyor mu? Bu bilgilere göre öğrenciler buna nasıl karar verecek.

“5.2.9. KİLİSELERİMİZ: Tarihi yapılarla dolu şehrimizde camilerin yanında birçok kilise de bulunmaktadır. Diyarbakır’da bulunan önemli kiliseler arasında Mart Thoma, Meryem Ana, Kırklar Kilisesi ve Mart Pityon Kilisesi sayılabilir.” (s.141) Mor Thoma  mı? , Mart Thoma mı? Yoksa Ulu Cami anlatımında ismi geçen  Mor Toma Kilisesi mi?. Çocuklar hangisinin doğru olduğuna nasıl karar verecekler.

“5.2.9.2. Saint Georgi (Kara Papaz) Kilisesi İçkale’nin kuzeydoğu köşesinde yer alır, yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak inşa tarzı ve yapıda kullanılan malzemeden dolayı M.S. 2. yüzyıla ait olduğu düşünülen kilise, Artuklular Dönemi’nde sarayın hamamı olarak kullanılmıştır. Bazı kaynaklarda Artuklu hükümdarlarının bu hamamda ve sarayda ünlü bilgin El Ceziri’nin imal ettiği mekanik sistemleri kullandıkları yazılmaktadır.” (s.142). Hamamda El Ceziri’nin imal ettiği mekanik sistemlerinin kullanıldığına dair bilginin nerede yazıldığını bende merak ettim. Maalesef Artuklu Sarayı’nın Hamamı Amida Höyük üzerinde yer almaktadır. Burası sarayın hamamı değil hatta hamamda değildir.

Kitapta; “13 ve 14. yüzyıllarda Artuklu Sarayı, zamanın ilim, kültür ve müzik merkeziydi  (s.143).” ibarelerine yer verilmiştir. Dört yıldır yaptığımız kazılarda Artuklu Sarayı’nın ilim ve kültür merkezi olduğunu anladık ancak müzik ile ilgili bir bilgiye rastlamadık. Acaba bu kitabı yazan arkadaşlar sıra gecelerinin Artuklu Sarayı’nda yapıldığını mı düşündüler!”

Selam ve dua  ile
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ