USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

ŞEHRİ Mİ TANITIYORLAR YOKSA KÖTÜLÜYORLAR MI?-2

Keçi Burcu'na bizi çıkartan Yazar, bize Fırat'ı gösteriyor, Dicle yerine ve yayla olarak EsfelBahçeleri'ni seyretmemizi arzuluyor.

Bırkleyn'e daha önce giden yazarları, ilk kitabında bir türlü Asur Stelini rehberiyle bulamadığını ifade ediyordu, şimdi de Asur Kralı'nın atıyla Fırat'ı nasıl geçtiğini stelde belirttiğini söylüyor. (Sayfa 761)

Şimdi bu tarz yanlışlıklar içinde bilgi kirliliğinde bulunan bir yazarın hangi ifadesini düzeltelim? Asur Kralı, Dicle'yi mi geçmiştir Fırat'ı mı? İyi okunursa önce Dicle geçer sonra Fırat.

Bu stelin ilgili yerini aynen belirtiyoruz:"Haburuşka, Diclenin kaynağından, Fırat'ın kaynağına kadar olan yeri,..." (4)

Yazarları Malabadî Köprüsü'nün de Batman'da olduğunu övünerek belirtiyor:" Batman sınırları içinde kalan en kayda değer eser Batman çayı üzerindeki Ünlü Malabadî Köprüsü'dür." (Sayfa 759)

On Gözlü Köprü'nün Roma Dönemi yapısı olduğunu, İranlıların şehri savunmasını güçleştirmek için yarıya kadar yıktırıldığına ve kalan kısmın Mervanî Yönetimince tamamlandığını bir makalemizde, diğer yazılarımızda belirtmiştik. Ne yazık ki şehrin hatırı sayılır kaynaklarında bu köprünün Mervanî yapımı olduğuna dair oldukça faydalı kaynaklar(!) var. Yazar da köprüyü bu kaynaklardan almış. Buna diyeceğimiz yok. Lakin Batman sınırları içinde Malabadî Köprüsü'nü düşünmek, oldukça absurd... Batman bir köy iken, birkaç evli “Ilûh” iken bu köprü, yüzlerce sene önce vardı. Haydi bunu bilmezsiniz de haritalarınız elinizin altında bulunmuyor mu?

Sayın Yayınevi Yetkilileri ve Yazarları, bu şehir için yazdıklarınız, tanıtım değil, olsa olsa şehir hakkında bir cehaletin dışa vurumudur.

Yazarları, Lice'yi anlatırken şöyle tamamlıyor, sözü: Liceli için söylenen bir söz: Biraz toz, bir otoboz." Kürtçesi de, " Hıçkı toz hepkiotoboz!.." (sayfa 762)

Lice hakkında belirttiklerinizi biz de biliyoruz. Siz, bir şehri mi tanıtıyorsunuz yoksa bir tatil kitabında yargılıyor musunuz?  Hem kuzum, bunları kaçıncı kez yayınladınız, bilgi yanlışlıkları içinde yüzerken? Size bu güne kadar, yazdıklarınızın yanlış, eksik, karalayıcı olduğunu söyleyen mi çıkmadı?

Nedense diğer şehirleri de konu alan kitapları okuduğumuzda daha fecî bilgi yanlışlıkları, sayfalarda kendisini göstermektedir.  Sayın Yayınevi Yetkililerini ve Metin Yazarlarını şehrimize davet ediyoruz, onlara şehrimizi dolaştırmak istiyoruz, bilgilerini tazeletmelerini istiyoruz. Binlerce senelik bir şehir, Diyarbakır, bu denli ön yargılı ve de yanlış bilgiyle tanıtılmaz.

Siz, sanal ortamdan devşirdiğiniz yalan-yanlış bilgilerle ortaya böyle metinler çıkardığınız vakit, biliniz ki bu şehri iyi bilenler vardır, şehri sahiplenenler bulunmaktadır ve Şehir Araştırmaları Merkezi bu amaçla kurulmaktadır.

Şehrimizi tanıma ve tanıtma amaçlı kurulan kimi derneklere de söylemek istediğimiz şu husus vardır. Etkinliklerle, kutlamalarla, şehirden şehre taşınmalarla harcadığınız zamanınıza biraz da şehri ele alıp, tanıtan bu tarz yayınları okuyun, şehrinizin ne derecede tanıtıldığına şahid olun.

Her sene bu şehrin tanıtımı için harcanan meblağlara baktığımızda yapılanların çoğunun eğlence ve dostların buluşması olduğunda hem fikiriz. Amacımızın Diyarbakır Kadayıfı'nı tatmak olmadığını, Diyarbakır Çöreğinin kenarını koparmak olmadığını, kelle ve paçaya kollarımızı sıvayıp mideye bayram çekmek olmadığını, meyan şerbetinden yudumlamak olmadığını, birkaç türkü-maya okuyup halaya durmak olmadığını sürekli açıkladık.

Değerli Okurumuz, Sayın Yetkililer;  Şehir Araştırmaları Merkezi'nin kurulmasının gerekli olup olmadığı konusunda bu makalemiz sizi yeterince bilgilendirdi mi? Sorulmaz mı o halde bu Şehir Araştırmaları Merkezi neden ve niçin kurulmaz?

Bir şeyler eksik ve tamamlanmıyor. Kapıları aşındırıp, kimilerini ikna etmek, olmamızdan fazla görünmek, siyasetçinin arkasından koşmak, bu merkezin en erken açılmasını sağlar. Fakat, bu Diyarbakır'ın şanına yakışmıyor, Kâdîm Kent'i bu şekilde tanıtma, onun manevî şahsiyetini yaralar. Ondandır, sadece makalelerimizde şehri anlatmamız, tek başımıza çaba harcamamız. Elbette bir gün bu şehri gerçekten sevenlerin dikkatini çekeceğiz. Korkarım ki bu geç olur. Bakarsınız ki omuzlarımıza aldığımız bu zor ve ağır yük altında eziliriz. Ben, bundan oldukça korkuyorum.

 
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ