USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ VE TARİHÎ ESERLER BİLİNCİ-5

Göstermelik sebep, yol genişletme iddiasıdır. Lakin bu iddia, mesnetsizdir. Fotoğrafların aslı elimizdedir. Fotoğraflara bakarak, yapının yola katılan on santim payı dahi söz konusu değildir. Yapıdan kalan metruk alanın bir kısmı yanında yapılan iş merkezince gasp edilir. Gittikçe küçülen alan, çay bahçesi, pastahane, işporta merkezi olarak zamanla el değiştirir. Valinin kabrinin hatırasına oyuk bir havuzumsu yer, saygı amaçlı etrafı çevrelenmiştir. Mekânın vakfiyesi vardır, ilgili müdürlük burayı iş merkezine dönüştürmek ister. Kazı, bu amaçla yapılır. Mezara rastlanmaz, çünkü çok önceleri kaldırılmıştır. Mekânın önünde ve yanında diğer kabirler, 1924 sonunda hiçliğe karıştırılmıştır. On bini aşkın geçmişi olan şehir merkezinde nereyi kazarsanız, çok katmanlı yapılara rastlasınız. Binlerce senelik alanda kazma-kürekle ortaya çıkarılan her yapıya “Roma-Hristiyan Yapısı” demek alışkanlık haline gelmiştir. “Kilise Müştemilatı” denilen yapı kazısı raporu, yerel basına düşer, basın açıklamaları yapılır. Sonuçta iş yeri kondurulmasına müsaade edilmeyen yer “acayibü’l-garaîb” bir mescide dönüşür. Şehrin İlk Müslüman Valisi’ne ait alanda boş sanduka, üstü halılarla gizlenmiş, altı çelik konstriksiyonla destekli, dışarıdan Osmanlı Son Dönem Mimarîsi’ne yakın devlet dairesi görünümlü mescit çıkar.

Bizde çoğu tarihî yapıların kaderi, böylesi bozulmalarla son bulur. Medrese ve Mescid ve Valinin naaşı çıkarılan boş kabri. “Peygamberler, Sahabeler, Evliyalar Şehri” denilen Diyarbekir’de Sultan Sasâ’nın sahabe olduğunu belirtelim.

Kabri bilinen ilk sahabî olan Vali’den sonra daha acısı 27 Sahabe’ninmedfûn olduğu bilinen, bodrum katında penceresiz, kapısı örülü alanın hikâyesi vardır, dile getirdiğimiz. Halen her gün binlerce ziyaretçisi olan mekâna gelenler, bu penceresiz, kapalı kabir alanına gelerek fatiha okur. Son dönemde bu alana harcanan meblağla etraf ziyaretgâh haline getirildi. Lakin ruhuna fatiha okuduğumuz sahabelerin naaşlarının olduğu yerin bir karesi bile yok, fotoğrafı çekilmedi.

“Şehir Araştırmaları Merkezi ve Tarihî Eserler” derken, İstanbul’dan bahsetmek mümkün, çarpıklıkları dile getirmek zor değil. Şanlıurfa, Mardin bize uzak düşmez, Van oldukça yakın. Muğla’ya, Burdur’a dair söylenecek olanlar var. Toprak üstünde mevcut birçok yapının arsaya dönüştürüldüğü ya da başka işler için kullanıldığını bilmeyenimiz var mı?

“Şehir Araştırmaları Merkezi” denince raflara kütüphanevarî kitap stokunun yapıldığı yerler düşünülmesin. “Şehir Araştırmaları Merkezi”, sıradan bir ideal değildir, bir yapının ortaya çıkarılarak, boş salonlara gazete-dergi-kitap bırakılarak, arada bir resmiyette kişilerin ziyaret ettiği yerler olarak düşünülmemesi gerekir. Bu merkez ideali, her şeyiyle kendimizi bulduğumuz, özün farkına varılan, değerlerin hepsine sahip çıkıldığı, tarihîn toprak altı ve üstü ile değer kazandığı mekânlardır.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ