USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

ŞEHİR ARAŞTIRMALARI MERKEZİ ve ŞEHİR SEVDALISI OLMA HALİ

Hazreti İbrahim’e dair anlatılan mesel vardır, akıllardan hiç çıkmayan. Gönderilen keçi değildir, koç’tur. Kurban edilmek istenen kız değil, erkek çocuğudur. Kurban edenin adı İbrahim’dir, kurban edilecek olan çocuğun ismi İbrahim’dir. Elinde bıçak olan kişi papaz değil, peygamberdir.

Bu sıralamada mevcut hataların kaç adet olduğunu var sayınız… Şehir hakkında dile getirilen açıklamalardaki hatalar, beş-on ile sıralansa sitemimiz olmaz, kesinlikle. Bir şehrin 33 medeniyete beşiklik etmesini tahayyül, ne biçim bir durumdur? Dünyada bu güne kadar 33 medeniyet söz konusu mudur? Tahmin edemiyoruz, bu medeniyet zenginliğini?

Dünyada 33 Medeniyet olmazken, tarihte hakikatten önemli bir şehirde 33 Medeniyet iddiası nasıl karşılanabilir? Bizim buna karşı çıkışımız, aslında ilk etapta şehri sevmeme olarak yorumlanabilir. Son dönemlerde ortaya çıkan bir “Şehir Sevdalısı” ifadesi vardır, ne olduğu anlaşılmayan ve nasıl yorumlanacağı bilinmeyen.

Sahi “Şehir Sevdalısı” olduğunu iddia edenlerin, bu şehir hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğuna dair bir test var mıdır? Sanmıyoruz, böyle bir testin var olduğunu.

Sanal ortamda herkesin kendisini Şehir Sevdalısı ilan ettiği ortamda dilin kemiğinin olmayışının bir durumu söz konusudur.

Sanal ortamda birkaç kare fotoğraf çekimini telefonuyla yapanın, bulunduğu şehre olan iştiyakı, sevgisi, saygısı, merakı kendisini “Şehir Sevdalısı” yapıyorsa, sormak lazım gelmez mi, bu şehre dair kaç kitap okudunuz ve kaç sayfalık yazı kaleme aldınız?

“Şehir Sevdalısı” olmanın adı, birkaç yemeğin karesini paylaşmak mıdır, sanal ortamda?

“Şehir Sevdalısı” olmanın ölçüsü, bir köprünün yanında ya da sokağın başında veya ibadethanenin önünde kareyle görünme midir?

“Şehir Sevdalısı” olmanın ifadesi, kişinin beş-altı şairinden çalınan ya da birkaç makale veya kitaptan aşırılan güzel sözleri birkaç fotoğraf karesi ile sunma hakikatte mana taşır mı?

Yıllarını şehre adayanların sukut hali içinde geride bıraktıkları eserler, kendilerini “Şehir Sevdalısı” kılmıyor da birkaç fotoğraf ve güzel süslü söz, insanı ne denli “Şehir Sevdalısı “ kılar?

Şehir Sevdalısı!.. Kişi, biraz utanır yahu!.. Mektepli olsun alaylı olsun, düşünmek lazım gelmez mi? Emin olun bu manzaradan utanır olduk, özetle.

İnsanın doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı şehrine aidiyeti, sıradan ifadelerde şekillenecek biçimde olmamalıdır.

İnsanın şehre vefa borcu kimisine göre açtığı büyük işyerlerinde çalışanları istihdam etmekten geçebilir.

İnsanın vefa borcu şehrinin genç nüfusuna eğitim ve öğretim için okul ya da okullar inşâ etmekten geçebilir.

İnsanın şehrine vefa borcu, belki de bizim gibi olanlar için, şehrine dair yazılıp çizileni bir araya getirerek, gücü oranında kaynak eserleri insanına sunmaktan geçebilir.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ