<strong>4-Festivaller-Fuarlar</strong>Şehirlerin gittikçe yoğun göç alması, aynı şehirden gelenlerin merkezî şehirde bölük pörçük yaşamı, kendilerinin birbirini tanımasını, önceki şehirden taşıdıklarını yaşamaya zorlar, birbirine kenetlemeyi zorunlu kılar.Genelde aynı mahallelerde gruplar ortaya çıkartan hemşehrîlik bağı, hemşehrileri festivallerde ve fuarlarda bir araya getirir.Nüfusu, devletlerin kimisinden fazla olan İstanbul’da Hamsi Festivali, Karadenizlileri bir araya getirir. Sivaslıların İstanbul’da en çok olduğu göz önünde bulundurulduğunda yapılacak bir fuar, Sivaslı olanı Su Şehriyle beraber bütünleştirir.Festivallerde halk oyunları, müzik-eğlence hemşehrîleri aynı duygular içinde toparlar. V Belediyelerin sıklıkla düzenlediği festivallerle fuarlar, son zamanlarda meslek gruplarının tüketimi hedefleyen merkezinde yer alır.Bu festivaller müzik, dans, yemek, sembol meyveler-sebzelere dönüşürken kitap, mobilya, elektronik ürünler de fuarları oluşturur.Kiraz, Lahana, Hamsi olmak üzere yerel motifler taşıyan festivallerde halkın kenetlenmesi, gönüllüğü söz konusu iken ticarî özelliklerin baskın olduğu fuarlarda kişinin serbestiyeti etkendir.Festivallerin halkın geleneğine, göreneğine, örfüne, âdetine, inancına, tarihine, kültürel değerlerine uygunluğunun esas olması gerekirken, günümüzde ideolojik gölgelerin sindiği festivallerin adlarına bakıldığında bira festivalini de görürsünüz sarımsak festivaline de tanıklık edersiniz.İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde yaygınlaşan, farklı şehirlere mekân seçilen alanlarda yapılan şehir günleri, festivallere dönüşür. Şehirlilerin kendi memleketlerinden esintiler taşıyan Feshane, AKM gibi alanlarda birliktelikleri önemlidir.Hakkarilinin giyimi ve kuşamı farklıdır, Artvinlinin değişik, Aydınlının ayrıdır.Fuarlarda belli bir amaçta buluşmak esas olduğu için herkese açık özelliğe sahiptir. Aynı şehirde olmanın verdiği duygu, bazen kitap fuarlarında bir araya gelmeyi kolaylaştırır. Hemşehrî olan bir yazarın ya da şairin imza günü, buna vesile olur, bilinir.Bu festivallerde özellikle yemek festivallerinde şehirlerin bölge yemeklerini kendilerine mal etme anlayışları, kimi zaman şehirlerarasında gerginliklere sebebiyet vermektedir. Ekonomik olarak birçok yerel gıda-ürün, giysi, eşya bu festivallerde aynı şehirlerden gelenlere hitap eder. Erzurumlu Cağ Kebabı’nı, Kadayıf Dolması’nı, Silifkeli Yoğurdu, Antepli Baklavasını ve fıstığını, Urfalı Çiğköftesini ve mırrasını, Diyarbakırlı Kadayıfını, Sumaklı Meftunesini, yemek açısından paylaşır.Urfa’nın ciğere sahiplenmesi Diyarbakır’la çiğköfteye sahip çıkması Adıyaman’la gerginlik oluşturmuştur. Siirt ve Bitlis arasında Büryan tartışması henüz çözümlenmiş değildir. Urfa’nın mırra ile Mardin arasında sürtüşmeye girmesi mukadderdir. Niçin, Urfa?Şehirler, patent alma ve şehrine mal edilen ürünlerle ekonomi pastasından, turizmden daha fazla pay almayı hedeflemektedir. Siirt’te yetişen fıstığın rekoltesi Antep’ten fazladır. Fıstık, daha çok Antep olarak bilinir. Hazreti İbrahim ile Hazreti Eyyub, Urfa’da yaşayıp yaşamadıkları bilinmezken Balıklıgöl ve Eyyub Kuyusu, Urfa’nın simgesine dönüşmüştür. Çayda Çıra Oyunu, Diyarbakır merkezli iken Elazığ’da halkoyunundan tiyatroya, kahveden lokantaya, caddeden mahalleye kadar isim olmuştur. Belki okur, belirttiğimizde mübalağa görür. Belirttiğimiz hususlar, herkesçe kabul edilen sembollerdir.Festivallerin kiminde yemekler bölge özelliklerini taşıdığı göz önünde bulundurulmalıdır; hamsi’nin ve fındığın Karadeniz’e, İçli Köfte’yleÇiğköfte’nin Güneydoğu’ya Patatesli yemeklerin İç Anadolu’ya ait olma hali gibi.Misalen inanç yönünde Urfa’nın Peygamberler Diyarı bilinmesi, Peygamberlere ait kabirlerden eser taşımaması karşısında yaşananların sadece folklorik olduğunu gösterir. Diyarbakır’da mevcut kabirlerle makamlar, sahabe mezarları Urfa’nın önündedir.