Birçok tarihî eserin yıkıntı halinin gözden kaçmadığı fotoğraflarda, gezilip dolaşılan yerlerin ön plâna alındığını, bu yerlere uğrarken yapılması ve alınması ve dahi görülmesi gereken kimi noktalar üzerinde durulur. Belki o şehrin, beldenin, köyün ekonomik kalkınması olarak görülecek uyarıları, ”<strong>Bunları Yapmadan Dönme</strong>” adı altında görürken, turizm yoluyla şehirlerin tanıtımına ve ekonomik alanda katkı sunmaya çalışanların kimi bilgi yanlışlıklarının farkında olmadan, ne çamlar devirdiklerini bilmezler.Ramazan Ayı’nda beyaz şaraplı yemek tarifi veren aşçı misali, anlattıkları yerlere dair açıklamalar yapanlar, kendi çevrelerinin beyazlığını aks ettirdikleri sayfalarda o şehri, beldeyi, köyü tanıtma amaçlı mı yoksa ön algı mı oluşturdukları konusunda bir şey diyemiyoruz.Yabancı ülkelerin ve şehirlerin tanıtımında, o ülkelerin ya da şehirlerin yaşam tarzı farklı olduğu için, belki nerede ne yeneceği ve nelerin içileceği esastır. Elbette bu bölüm, çalışmada, makalede yer almalıdır. Bizim kendi ülkemizde nerede ne yenileceği yer alır da ne içileceğine karar verme hakkına ülkede yaşayan yazarın hakkı olmamalıdır, yabancı olsa hoş görülebilir.Şehirlerle ilgili bu tarz açılımı biraz daha aralayalım, yapılan yanlışlıkları hatırlatarak.Şehirlerde ve ilçelerde birçok ibadethaneye “Kilise” ve “Havra” deme, adeta o yerleri daha itibarlı kılar gibi tutum içinde olanlar, bu camilerle alıp veremedikleri vardır ki Selçuklu-Osmanlı Yapılarına “Kilise” ve “Havra” demeyi adet edinmiştir.Kendilerinden başka gezgin veya seyyah olmadığını var sayanların eksik bilgileri ve çevredeki kendilerine anlatılanlarla bir araya gelince, yazdıkları tahammül edilemez yanlışlıklarla devam eder, bu yalan-yanlış bilgiler, yazılan kitaplarda gerçeğe dönüşen, kaynak olarak kullanılan bilgilere dönüşür.Hele yetkililerin UNESCO’nun çatısına almak istedikleri somut ve soyut kültürel miraslarda tam bir komedi yaşanır. Sanki UNESCO’da somut olmayan kültürel miras şemsiyesine bir şey katmışlarsa o kültür yaşatılacak, değer korunacaktır. Mardin’deki telkârînin kaderi ne olacak? Hem Mardin Kalesi hem Diyarbakır Kalesi’nin durumu ortada iken, kuyumculuktaki motiflerin kaybolmasına ağıt düzmenin manası nedir? Kapı ortadan kalkarken biz kapının şakşağı-tokmağı için üzülürüz. Nasıl ses çıkardığına, ne güzellikte işlendiğine dair methiyeler dizeriz…UNESCO’nun bağlı olduğu kurum, somut olmayanı bırakın somut olan değerlerin nasıl tahrip edildiğini bilmiyor mu? Bağdat, Musul, Şam, Halep, Kudüs olmak üzere coğrafyamızın birçok şehri kimin eliyle ortadan kaldırıldı, tarûmar edildi, insanı nana muhtaç hale getirildi? (DEVAMI YARIN)