USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

SAYIN VALİMİZE; EVDE SAĞLIK VE TEMİZLİK HİZMETLERİ SAĞLIKLI YÜRÜTÜLÜYOR MU?!.. (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

GÖNLÜMCE

EL’E EL AÇMAK!..

Hakk’ın eli cömerttir, kul eline benzemez,

Allah kuluna verse karşılığın beklemez!.

Eline bakılan el, hakk’a muhtaç bir kuldur,

Bugün o  güçlü ise, yarın oda yoksuldur!..

MM

SÖZ GELİŞİ

Sözün başında şunu belirtmekte yarar var, sözlerimiz “sitem” yüklü olsa da şahsımız adına “yakınma” yok, istek ise “konumumuz” gereği okurlarımız adına dile getirilir, bu demek değil köşemiz yakınmalara kapalıdır, lüzum görürsek “dozuna” dikkat ederek gerekli kelimeleri kullanabiliriz.

Şu anda bu şehirde yapılan olumlu hizmetleri ve atılan güzel adımları gören her kesin sözüdür “teşekkürler sayın Valimiz” biz ise teşekkür yükümlülüğümüzü  “telefonla” yerine getirmek durumundayız, çünkü Sayın Valimizin  makamına gidemiyoruz, bu durumumuzu kendilerine anlattığımızda bize “geleceğini” söylemişlerdi, geldiklerinde ayrıca teşekkürlerimizi sunacağız kendilerine..

Konuya dönecek olursak; Hazret-i Ömer (r.a.) yüce İslam devletinin yükünü taşımak için büyük gayret gösterirdi, Mehmet Akif merhum şöyle dile getirir o yükümlülüğü: “Dicle kenarında  kurt kapsa bir koyunu/yarın Allah Ömer’den sorar onu” bu inanç ve duygular içinde halkın arasına karışır, yardıma muhtaç olanları belirler, kendisi sırtında taşırdı, yağı, unu, bakliyatı…

Her zamanın değişmezleridir yaşlılar, yoksullar, engelliler, bunlara birilerinin yardım elini uzatması  da değişmez gerekliliktir, günümüzde o birileri varsa da en belirgin olanı sosyal yardım kuruluşları, Valilikler, belediyeler, diğer dernek ve vakıflardır, yardıma muhtaç bir elin sahibine “giran” gelir kendisi gibi başka bir elin yardım amacıyla  dokunması, o ister ki o el “minnetsiz” bir el olsun…

Giderek “yaşlanan” bir nüfus yapımız var, “ataerkil” aile sistemi tedavülden kalkmış, deyim yerinde ise evlenen gençler “kuş” misali yuvayı terk etmişlerdir, geride yaşlı bir anne, yaşlı bir baba veya ikisinden biri kalmıştır, bu geride kalanlara uzanacak ele “giran” gelmesin diye “resmi” veya yarı resmi eller devreye girmiştir.

Sağlık Bakanlığı ülke genelinde “evde sağlık hizmeti” vermektedir, yeterli midir bu hizmet yetersiz midir o ayrı bir konu, ancak “randevu” verilirse kapıyı çalan doktor, hemşire gibi sağlık elemanları görülebilmektedir, ancak gelen “uzman” doktor bakım isteyen hastanın sadece nabzına, tansiyonuna bakmakta, biten ilacı varsa ve eğer raporlu ise o ilacı yazmaktadır, bizim tesbitimiz şu yöndedir eve  gelen sağlık ekibinin hastaya yaklaşımı tamamen insancıl olup takdire şayandır.

Evde “temizlik” hizmetine gelince, belediyelerin “eleman” yönünden yetersiz oldukları anlaşılmaktadır, kendimizden misal verecek olursak iki aya yakın bir zamandır kapımız çalınmamıştır “temizlik ekibi” tarafından, bunu da “sitem” ederek bilgi kabilinden sunmak isteriz.

Diyarbekir büyükşehir ile birlikte beş belediyeden oluşan bir şehirdir, bunlar arasında sözünü ettiğimiz “hizmet” yerine getirilsin diye koordineli bir çalışma olup olmadığı bizce bilinmemektedir, bilinen ise “rutin” bir çalışma düzeninin kurulmadığıdır.

Temizlik sağlığın korunması için en başta gelen bir tedbirdir,  temiz olmayan bir ortamda ne sağlıklı bir yaşam olur, ne yemek yenir, ne de diğer durumlar, denecektir ki “ücret” karşılığı evlerde temizlik hizmeti veren şirketler, ya da kişiler var, insanlar sağlık ve temizlikleri için parayı esirgememelidir doğrudur,  ancak bu kişilerin hepsinin ücret ödeyerek temizlik yaptırabilecek kadar maddi imkanları var mıdır?

Bu insanlar yemek problemlerini nasıl çözüyorlar, içlerinde “özel aşçı” tutabilecek kadar zengin olanı var mıdır? Olmadığı için Valilikler, kaymakamlıklar, belediyeler, bazı dernek ve vakıflar (Kızılay) gibi devreye girmiştir, sosyal yaşamın getirisidir, engellilere, yaşlılara, yoksullara sahip çıkmak onların her türlü hizmetine koşmak.

Bu insanlara yardım yükümlülüğü mahalleliye, komşulara düşerse o zaman bunlara uzanacak elin yardıma muhtaç olan ele“giran” gelmemesini kim temin edebilir, denebilir mi  ki: “ne haliniz varsa görünüz, bizden buraya kadar?

Bize “bu konuyu yazın” diyenlere tercüman olabildi isek ne mutlu bize.

İnanıyoruz ki sayın Valimizin yüreği nasıl Diyarbekir sevgisiyle dolu ise, yaşlılara, engellilere de aynı sevgi ile el atacaktır, hiç olmazsa mevcut hizmetlerin koordineli bir şekilde “rutin” olarak yürütülmesini sağlayacaktır.

Selam ve dua ile.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ