Yalnız ülkemizde değil, bütün dünyada gündemin baş sırasına oturdu “Rusya-Ukrayna” meselesi, bir yanda ülkesini, topraklarını ve insanlarını korumaya çalışan Ukrayna öte yanda, gücüne güç katmaya çalışan, bu uğurda insanları yurtlarından, evlerinden ayırmak isteyen, milyonlarcasının “göçmen” olmasına sebep olan Rusya.Dünya kamuoyu bu durumu “Putin’in savaşı” olarak kabul etti ve öylece de biliniyor, bazıları “Putin ne yapmak istiyor?” sorusuna cevap arasalar da ne yapılmak istediği ortada, Rusya askeri ve mali gücünü kanıtlamaya çalışırken topraklarını genişletmeyi de istiyor.Çarlık Rusya’sını hatırladığımızda aynı tabloyu görmek mümkün, iki milyonu aşmış durumda Ukrayna’dan, daha doğrusu Ruslardan, başka bir deyimle Putin’den kaçanların ulaştığı rakam, dünya yine “Ruslar geliyor” haberiyle “hicret” edenleri görüyor, tıpkı daha önce doğu Anadolu’yu topraklarına katmak isteyen “Rusların” elinden kaçarken “muhacir” olanları gördüğü gibi.Çarlık Rusyası kendi içindeki halk ihtilali sebebiyle dağıldı ve “Bitlis’te delikli taşa” kadar gelen Rus ordusu geri çekildi, o zaman milyonlarca insan evini barkını bırakıp hicret etti, o günleri hatırlatan merhum babamın şu sözlerini hiç unutmuyorum:“Malazgirt’te idik, evimiz, tarlamız, bağımız, bostanımız her şeyimiz vardı, çetin bir kış mevsimi yaşıyorduk, sobamızın üstünde yemeğimiz pişerken bir haber geldi. ‘Ruslar geliyor’ terk ettik evlerimizi, bağımızı, bostanımızı, tarlamızı, yollara düştük, ulaştığımız yerlerde bizlere ”muhacir” deniyordu.Tıpkı şimdi Ukrayna’dan başka ülkelere gidenlere “göçmen” dendiği gibi, aradan bir asrı aşkın bir zaman geçmiş olsa da tablo değişmedi, sadece şartlar ve insanlar değişti, değişmeyen bir şey daha var ki Rusya’nın saldırganlığı, gözünün doymazlığı, insanların canına kıyma alışkanlığı.Rusya’ya bazı devletler “yaptırım” uyguluyorlar, daha ziyade ekonomisini çökertmeye çalışıyorlar, bu duruma “şerbetli” olan Rusya sanki etkilenmiyor, Ukrayna’nın tamamını ya da bir kısmını topraklarına katmayı istiyor, başta ABD ve AB olmak üzere dünya bu tabloyu sadece seyrediyor, her ne kadar bazı destek yüklü sözler dile getiriliyor ise de inandırıcılık vasfı taşımıyor bu sözler.Putin başkalarının topraklarına göz koymayı sevdiği gibi “nükleer silah” diyerek “tehdit” etmeyi de seviyor, biliyor ki hiçbir ülke karşısına askeri güçle çıkaramayacak değil, çıkarmayacak, çünkü üçüncü bir dünya savaşından korkuluyor, dünyanın savaşacak hali kalmamış, üstelik keyifler yerinde, dünya adeta “turizm cenneti” olmuş, bu rahatlık varken insanlar niçin ölüme gitsin?Sevgili peygamberimiz Hazret-i Muhammed Mustafa (s.a.v.) bir savaş, dönüşü şöyle buyurdu: “Küçük savaştan büyük savaşa gidiyoruz, o savaşta kan dökülmüş insanlar şehit düşmüştü sordular kendisine: “Ya Resulullah şehitler verdiğimiz bu savaştan daha büyük savaş mı var?” Cevapladılar bu soruyu: “Evet kendi nefsimizle savaşa gidiyoruz”Dedik ya, keyifler yerinde, plajlar insan kaynıyor, insanların yediği önünde, yemediği arkasında dünya turizm cenneti olmuş, kim savaş ister, hele hele nefisle savaşı artık Müslümanlar bile istemez duruma gelmişlerdir, istenen keyiftir, rahatlıktır, dolardır, yurodur, altındır, yani dünyadır, yani maddedir, Putin’de bunları elde etmeye çalıştığına göre..Berhudar olasınız, ömrünüze bereket sevgili okurlarım.