Ramazan, yani oruç ayı başladı mı, eski Diyarbakır’da sosyal yaşam bir başkalaşırdı. Toplumlar arasındaki ilişkilerde de belirgin bir değişim olurdu.Örneğin; Hıristiyanlar kesinlikle açık yerlerde uluorta sigara içmez, yemek yemezlerdi. Hatta okuldaki, sokaktaki Hıristiyan çocukları arkadaşlarımız da karşımızda bir şey yememeye özen gösterirlerdi.Çarşılardaki lokantaların, çayhanelerin çoğu kapanırdı. Kentteki yabancılar için açık olan az sayıda lokanta ve çayhanelerin camlarına dışarıdan içeri görülmesin diye kalın siyah perdeler çekilirdi.Oruç tutmayanlar, ister Hıristiyan, ister Müslüman olsun kesinlikle açık yerlerde bir şey yemez, içmezlerdi. Bunlar, yemek saatlerinde ya evlerine gider, ya da dükkanlarının kuytu bir köşesine çekilir ihtiyaçlarını giderirlerdi. Kimse kesinlikle açıkta, uluorta yerde sigara içmezdi.Ramazan ayı boyunca hemen her evde özel yemekler yapılmamasına özen gösterilirdi. Bu yemeklerin bir bölümü iftara yakın saatlerde üstü örtülü tepsiler içinde mahalledeki yoksul insanlara gönderilirdi.Bu geleneğe her zaman uyulmakla birlikte ramazan aylarında daha bir dikkat edilirdi.Diyarbakır’da İkinci Dünya Savaşı sırasında çekilen sıkıntılara, yokluğa ve kıtlığa rağmen bu gelenek sürdürülürdü.Kapıya gelen dilenci kesinlikle boş çevrilmez, eğer varsa elindeki kaba yemek doldurulur. İftar saatinde ise avluya alınır yemek yedirilirdi.Büyüklerimiz, akşam saatlerinde kapıya çıkar, sokaktan geçen yaşlıları tanıdık olsun, olmasın iftar için davet edilirdi..Ramazan ayında mevsim yaz ise sofrada mutlaka iftar için meyan şerbeti bulundurulurdu.Yine mevsim uygun ise iftar öncesinde az miktarda çiğ köfte yoğuranlar komşulara da ikram edilirdi.Ramazan boyunca her akşam, iftar vaktini bildiren TOP atılırdı.İçkale’deki Virantepeye konulmuş olan Top, belediye görevlileri tarafından kullanılırdı. Sur içi kente hakim olan tepede atılan top kentin en uzak semtlerinde, hatta yakın köylerde bile duyulurdu.Aynı şekilde sahurun başlangıcı ve bitimi de yine top atılarak duyurulurdu. Sonraki yıllarda kent sur dışına çıkıp genişleyince bu usulden vaz geçildi.Mahallede ilk kez oruç tutan çocukları mahalle kadınları sırtlarına alıp gezdirmeyi sevap sayarlardı. Hatta çocuğu olmayan kadınların böylece çocuk sahibi olacaklarına inanılırdı.İlk defa oruç tutan çocuklara herkes çeşitli hediyeler getirir, para verirdi. En çokta iftarlık şekerli yiyecekler, tatlılar getirilirdi.Buz dolapları olmadığı için her akşam eski yoğurt pazarında satılan kalıp kalıp buzlar alınır susuzluklarını bu buzların serin suyuyla giderirlerdi.