USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

PSİKOLOJİNİZ NASIL?

BİR MİSKAL

AYRILIK

Ayrılık olmasaydı diyor bütün şarkılar,

İnsanlar uçardı hep, sürünürdü martılar!..

MM

GÖZLÜYORUM

PSİKOLOJİNİZ NASIL?

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Psikolojiniz nasıl sorusu önce 65 yaş üstü olan emsallerime, sonra okurlarıma ve daha sonra herkese, çünkü adına “coronavirüs” denilen öyle bir tünelden geçiyoruz ki gündüzleri bile güneşe rağmen karanlık, korkutulmuştuk bu virüsü canavar zannederek, çevremizde insanları görüyor, seslerini işitiyor ve fakat ulaşamıyorduk, çünkü “yakın temas” tehlikeli idi.

“Evde kal, çünkü evde hayat var” deniyordu, gel gör ki hayatımız gün be gün kısalıyordu, cami avlularını, parkları sanki bir zamanlar rüyada görmüşüz gibi bir duygu kaplıyordu içimizi, o rüyadan ne gün uyanırız bilmezliğinin içinde kıvranıp duruyorduk.

Üç ayları hiç böyle yaşamamıştık, Regaip kandili olsun da sevgili peygamberimizin ana rahmine intikali bir mabette Müslümanlarla bir araya gelip kutlanmasın, olacak iş miydi, demek ki olacak işti ve oldu,

“Mirac” gecesi de öyle, evimizin bir köşesini “mescid” ittihaz ettik ve “köşe-i vahdete” çekilip Rabbimize el açarak: “bu canavarı üzerimizden kaldırmaya sadece senin gücü yeter” diyerek yalvardık.

Günler böyle geçerken psikolojimiz “heyelan” geçiriyordu, Mübarek Ramazan-ı Şerif geliyor sevincini ruhumuzda hissederken, iftarı tek başımıza yapacağımızın, sahurlarda yalnız kalacağımızın, hatta kendi yemeğimizi kendimiz pişireceğimizin hüznü bir “çığ” gibi oturuyordu yüreklerimize, oruçlarımızı tutsak da bitiş günlerinde şöyle demeye başladık:

“Bayram gelmiş neyime/Kimse gelmez evime/dert damlar yüreğime/altmış beş üstündeyim”

Altmış beş üstünde olmayı kendimizde bir noksanlık olarak görmüşüz, hatta bazı zamanlar kendimizi “suçlu” kabul etmeye başlamışız, sanki Cornavirüsü Çin’den biz getirmiş, dağıtımını biz yapmışız gibi, “ne alaka?” diyememiş, kabullenmişiz suçluluğumuzu, kabullendiğimiz için bizim iyiliğimiz adına “ev hapsi” reva görülmüş herkesin kısıntıları gevşetilirken..

İlk bahar ömrünü tamamlamaya başlayınca önce bizim gönlümüzdeki heyelan çığa dönüşmüş, dağlarda eriyen karlar ise önce heyelana, sonra çığa dönüşünce kendimizi o çığın altında kalmış gibi gördü.

İş makineleriyle karlar kaldırılabilir, yollar açılabilir ancak hangi iş makinesidir ki bizim yüreğimizdeki heyelan ve çığ kalıntılarını temizlesin de son versin ev hapsimize?

Bir hatırlatma yapacak olursak, son yapılan yasal düzenleme ile yüz bin civarında mahkum “tahliye” edildi, biz de bu yasadan nasibimize düşeni aldık ve günde 10 saat kısıntısız yaşayabileceğimiz açıklandı, kısıntısız olmak sıkıntısız olmak demek değil, çünkü yaşlılık zaten sıkıntı demektir.

Böylesi bir halet-i ruhiye içinde geldik bugünlere, gelirken şunu gördük, duygularımız gönül hanemizi terk etmiş ve bize şöyle dedirtmiş: “yıkıldı yıkılacak/metruk bina gibiyim/hemen tarih olacak/metruk bina gibiyim” bina terk edilince çevresinde ne kalır ki,bunu da şöyle dile getirmişiz: “unuttum çiçekleri/kokuları renkleri/gayri bütün zevkleri/altmış beş üstündeyim!..

Şimdi bu kadar sözle kendi psikolojimizi dile getirmeye çalıştık ve baştaki soruyu önce emsallerimize, sonra okurlarımıza daha sonra herkese sormak istiyoruz: “Sizin psikolojiniz nasıl?”

Sanırım kendimizi ele verdik hüzünlü bir yaz sabahında gönlümüzden kağıda dökülen okuyacağınız şu şiirle:

 

KIRIK KALP VAR ŞU SİNEMDE

Yüzümü hiç güldürmeyen,

Bir kırık kalp var sinemde.

Yaşar iken öldürmeyen,

Bir kırık kalp var sinemde.

 

Bu sebepten boynum bükük,

Metruk evin damı çökük,

Hüzün sızar akmaz köpük,

Bir kırık kalp var sinemde.

 

Sorun: “halden kimler anlar?”

Her yanım kalpsiz adamlar,

Kırığından elem damlar,

Bir kırık kalp var şu sinemde.

 

İyi kötü seçilemez,

Aşk ekmeden biçilemez,

Aşka kefen biçilemez,

Bir kırık kalp var sinemde.

 

Ana-baba ve sevgili,

Onlar mazinin kandili,

Evlatların ayrı yeri,

Bir kırık kalp var sinemde.

 

İnciten söz söylenince,

Ah dumanı yükselince,

Göz yaşlarım ince ince,

Bir kırık kalp var sinemde.

 

Sanatım yok onarayım,

O kırığı ben sarayım

Ancak Hak’ka yalvarayım,

Bir kırık kalp var sinemde.

 

Mezar dahi günüm sayar,

Yalnız kaldım gitti o yar,

Feryadıma şahit diyar,

Bir kırık kalp var sinemde.

 

Başı boş kaldı duygular,

Akmaz tersinden sular,

Mergen kalbini sorgular,

Bir kırık kalp var sinemde!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

13.06.2020 - Diyarbekir

 
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ