USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

NUSKACILAR VE NUSKALAR - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Diyarbakır’da eskiden mahalleli kadınlar ziyaretlere, yatırlara gittikleri kadar kentin çeşitli semtlerindeki muskacılara, falcılara da akın ederdi.

Kocaları uysal olsun, evine bağlansın diye büyü yaptırmak isteyenler, çocukları olmayanlar, kızlarına koca, oğullarına gelin arayanlar falcılara, muskacılara koşardı. Kadınların en çok uğradığı muskacı, evi Alipaşa ile Urfakapı arasında, herkes tarafından Şeh’e Kera (Eşeklerin Şeyhi) diye tanınan biriydi. Bu adam, eşeklere, katırlara muska yaptığı için bu isimle anılırdı. O zamanlar, şehiriçi, şehirler arası, köyler arası tüm taşımalar eşekle, katırla yapıldığı için, eşekçilik, katırcılık gözde mesleklerden biriydi.

Alipaşa’da, Urfa kapı yakınında çok sayıda eşekçi vardı. Bunlar, hayvanlarını surların burçlarında barındırırdı. Bazı kimseler ise hayvanlar için evlerinin bir bölümünü ahır haline getirmişlerdi.

Mahallenin en ünlü eşekçisi, Alipaşada Haydo dayı idi. Çok sayıda eşek ve katırın sahibiydi. Bakımlı, süslü semerli, boyunlarında, yular ve kemerlerinde zingilleri asılı eşeklerini sabahın erken saatinde sıra ile evden çıkarır, akşam saatlerinde geri getirirdi. Öndeki eşeğin zingili daha büyüktü. Eşeklerin zingili çınlaya çınlaya geçişleri mahalle çocukları için seyrine doyum olmayan bir manzaraydı. Haydo dayı en güzel eşeğe binmiş olarak önde gider, işçileri de ellerinde ince değneklerle, eşeklerin ardından bir oyana bir bu yana koşar, hayvanların düzenli bir biçimde sokaklardan geçişlerini sağlardı. İşçiler arada bir Ço.. Çooo.. diye seslenerek eşeklere komut verirlerdi.

Hafif yana eğik kadife kasketiyle öndeki en süslü eşeğe azametle binmiş olan Haydo dayı turuncu renkli kehribar ağızlığına taktığı sarma sigarasını tüttüre tüttüre geçerken sağa sola böbürlene böbürlene bakar, herkese selam verir, mahallenin kendisini seyretmesinden hoşlanırdı.

Mahalledeki eşekçiler, katırcılar hayvanları hastalandığında ya da nazardan korunmalarını sağlamak için Şeyh’e gider muska yazdırır veya hayvanlarını Hüsrevpaşa mahallesindeki Keçi burcuna yakın yerdeki Sancı Ziyareti’ne götürüp buradaki türbenin etrafında dolaştırırlardı.

Alipaşa’da bir Şeyh Reşit vardı, duvarla konuşan(!)

Aslında duvarın arkasında duran karısı ya da bir yakını konuşurdu da herkes duvarla konuşuyor sanırdı. Mahallenin kadınları bu Şeyh’in şarlatan, sahtekar olduğunu bilir, ama yinede giderlerdi.

 
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ