KÜÇE BAŞIŞİİRLİYORUMAcaba şu “meğer” şiiri bize ne söylemeye çalışıyor, başkalarının şiirini yorumlamak yerine biz kendi şiirimizin yorumunu yapmaya çalışıyoruz, çünkü o duyguları biz taşımışız yüreğimizde.Gelenlerin gidenlerden “az” olmadığı dünyamızda insanların çoğu yaşadıkları “derin” gafleti n sonucu olarak ölümü kendileri için yormazlar, “herkes ölür ben ölmem” gibi bir “gizli” bir inanç taşırlar.Oysa yanlıştır bu inanç, insanları bu yanlışa “zaman” götürür, çünkü “bitmezlik” algısı vardır, hesaplar bu algı üzerine yapılır, hayaller bu algı üzerine kurulur, projeler bu algı ile oluşturulur, oysa zaman “eriyendir” tükenendir, siz onu granit gibi görseniz bile o “buz” gibidir, hemen eriyendir.Güneş nasıl buzu eritirse, yaşlılık da ömrü eritir, gençlik bedenin en güçlü olduğu çağdır, gencin sinesinde yanan ateş “köz” olur ve o sineyi dağlar.Kimi yetmiş üç yıl, kimi daha uzun yaşar ve geriye dönüp baktığında geçmişini “hayal” aynasında görür, bu zaman zarfında ne kadar dikkat etmişse “yürekten gülen” insanları görememiştir, çok yaşlı olsa da ayrı bir “enerji” kaynağı vardır insanların “sevdikleri ve torunlar” o enerji her şeyi unutturur, unutulmak, yok sayılmak yaraya basılan tuz gibidir.Aslında her gönül bir “enstrümandır” ney gibi, keman gibi, saz gibi, kişi o enstrümanı kullandığında şiir oluşur, şiirlerde ise “sevgiden” yani aşktan dem vurulur.Enstrümanın akordu bozulsa da “nazı” çekilir, çıkardığı nağmeler hayatı uyku gibi gösterir, uyandığında görülür hangi mevsime geldiği, meğerse hiç bitmesin istediği “bahar” bitmiş, yaz bitmiş ve hazan günleri başlamıştır, “güz” demekse bahar demektir, uyuyan insanın yanılgı sebeplerinden biri de budur.“Geldi geçti yalana benzer” deniyor ya, insan hayatının bir anında uykudan uyandığında gördüğünün hayal olduğunu anladığı anlar, düzeltir üstü başını ve kutsal bir yolculuk yapmak ister ki yolu “hakikat bağına düşsün, düşsün ki tanısın hem kendisinin, hem de kainatın tek sahibinin “Allah” olduğunu.O’nu bir bilsin, O’na ortak koşmasın, işlediği bütün günahların “gaflet” sebebiyle olduğunu görsün, az da olsa “kul” olduğu için kötülüklerin ve yaptığı iyiliklerin sırrını çözmeye çalışsın.“Ana rahminden geldik pazara/bir kefen aldık döndük mezara” dünya nam-ı diğer “pazar” yeridir, bu pazarın tek müşterisi vardır o da insandır, insan alacağını alır, satacağını satar kar zarar bütün kazancını “mezar” denilen kasaya taşır.Mezar ise susma yeri değildir, burada sorguya çekilecektir, öğrenci kendisini imtihana hazırlarken dersine nasıl çalışıyorsa insan da dersine öyle çalışmalı ve söyleyeceği sözleri ezberlemelidir.Sorguda dili sürçmesin ve “Rabbim Allah’tır, Peygamberim Hazret-i Muhammed Mustafa’dır (s.a.v.) dinim İslam, kitabım Kur’an, kıblem Kabe-i muazzamadır” diyebilsin ve böylece sözün değerini bilsin!..M E Ğ E RGün, gün, damla damla eridi zaman,Granit sandığım "buz" imiş meğer.Yaşlılık gençlikten bir hayli yaman,Sinemi dağlayan "köz" imiş meğer. Hayal meyal geçti yetmiş üç sene,Hayret! rastlamadım içten gülene,Topraktan gelenler toprağa döne,Yarama bastığım "tuz" imiş meğer. Akordu olmayan şu gönül sazım,Sevgiden dem vurdu, şiirim yazım,Naz'ları ben çektim, olmadı naz'ım,Erdiğim her bahar "güz" imiş meğer. Hakikat bağına düşünce yolum,Allah'a "bir" demek oldu makbulum,"Günah" çok, "ecir" az, çünkü ben kulum,Kalbin hazinesi "giz" imiş meğer. Hasreti pazarlar aşkın borsası,Otuz parsel oldu, gönül arsası,Gördüm ki mezarmış "amel" kasası,Değerli poliçe "öz" imiş meğer. Susmakla varmazsın ukba il'ine,Allah'ın adını bellet diline,Zikirle aşk doldur hak kandiline,"Nur" la "nar" akçesi "söz" imiş meğer..MEVLÜT MERGEN AMİDİ,Diyarbekir, 18.03.2015Berhudar olasınız, ömrünüze bereket sevgili okurlarım.