USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Kadının aile ve iş yaşamında sıkışmışlığı

Çocuklar birçok insan tarafından hayata anlam katan varlıklar olarak görülmektedir. Fakat birçok çalışma, ebeveynliğin pozitif etkilerinin özellikle erkekler için daha fazla olduğuna ve kadınların bu süreçten olumsuz etkilendiğine dikkat çekmektedir. Aslında kadınların bu süreçten daha olumsuz etkilenmesini anlamak çok da zor değildir. UNESCO (2021) tarafından, bir çocuğun doğmasından kabaca 8 yaşına kadar geçen süre erken çocukluk dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönem 0-2 yaş, 3-5 yaş ve 6-8 yaş olarak üç kategoriye ayrılmaktadır. 0-2 yaş ve 3-5 yaş dönemi çocuğun bakıma en muhtaç olduğu ve dolayısıyla bakım işinin en zor olduğu dönem olarak nitelendirilmektedir. Tarihsel olarak birçok kültürde bu iş büyük oranda çocuğun annesinin omuzlarına yüklenmiştir. Bu süreçte çocuk bakımı; 7/24 hizmet vermeyi, fazla enerji ve zaman harcamayı gerektiren yoğun bir emek işidir ve bu iş doğal olarak anneleri yıpratabilmektedir.

Gelelim asıl konumuza; Eğer kadınlar kariyer hedefliyorsa ve iş hayatı ile çocuk sahibi olmayı aile içindeki baba(erkek) rolünün pasif olmasından dolayı veya kadınların çalışma hayatı ile annelik arasındaki denge yasalar ile sağlanmadıkça kadınların, çocuk sahibi olmaktan vazgeçeceği ve ya ideal olarak gördüğü çocuk sayısına ulaşamayabileceği öngörülmektedir. Birçok araştırma çocuk bakım sorumluluklarının kadınların istihdamına engel teşkil ettiğini göstermektedir. Bu görüşe paralel olarak Türkiye’de yapılan araştırmalarda da kadının çalışmasıyla birlikte hane gelir düzeyi artış gösterse de aile içinde iş-aile çatışması, ev işleri ve çocuk bakım sorunlarının ortaya çıktığı raporlanmaktadır. Bu sorunların çözümü olarak ebeveynler arasında ev işleri ve çocuk bakımı için iş kariyerlerine veda etmek zorunda kalan kesim genellikle kadınlar olmaktadır. Eğitim Reformu Girişimi (ERG) ve Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) (2017) tarafından yapılan araştırmada, çalışmaya katılan 0-5 yaş aralığında çocuğu olan kadınların % 77’sinin çalışmadıkları tespit edilmiştir. Çalışamayan kadınların % 42.5’inin küçük çocuğu olması çalışamama nedeni olarak ifade edilmiştir.

Hem kadın istihdamını hem de çocuk sahibi olmayı teşvik edici politikaların, aile içindeki baba rolünün daha aktif olmadan başarıya ulaşması neredeyse imkânsızdır. Babaların aile içinde daha aktif olmaları hem annelerin üzerine yüklenen yükü hafifletip hem de çocuğa olumlu bir rol model olacaktır.  

Günümüzde işsizlik ve istihdam, sonuçları açısından toplumların en önemli sorun alanlarından birini oluşturmaktadır. Toplumsal refah ve kalkınma açısından bu sorunun çözümü önemli bir husustur. İstihdam sorunundan etkilenen kadın, işgücünün çalışma hayatına dâhil edilmesi, toplumsal kalkınmada önemli bir etkendir. Bu nedenle günümüzde kadın işgücünün yapısı ve kadın istihdamının önemi artmış bulunmaktadır. Kadınların işgücüne katılımını arttırmak için uygulanabilecek politikalar konusunda daha fazla öneri yapılabilmesi için ilgili araştırmaların artması gerekmektedir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ