GÖNLÜMCED Ü Ş M A Nİslam’a düşman olan benim de düşmanımdır,Mağdur ve mazlumların kanı benim kanımdır.Biz dağınık durdukça bu kan böyle akacak,“Neme lazım” diyeni ateş bir gün yakacak!.MMSÖZ GELİŞİSanki yalnızca Cumhurbaşkanı Makron’un ülkesi olan Fransa’da İslam düşmanlığı yapılıyor, oysa bu düşmanlık bütün Hıristiyanlık dünyasında ve orta doğuda özellikle yahudinin yılan gibi çöreklendiği Filistin’de “su” yüzüne çıkıyor, bu da Avrupa’daki Müslümanlar tarafından “İslamafobi” olarak nitelendiriliyor.Oysa İslam “birlik-sevgi” ve “kardeşlik” dinidir, çok iyi biliniyor ki eğer Müslümanlar bir araya gelirse karşılarında “güç” tanımazlar, çünkü zafer “hep “İslam’ın olmuş ve olacaktır, o zaman çare onların bir araya gelmesini önlemek için ne lazımsa yapılmalıdır ve yapılıyor.Tarih boyunca ve günümüzde yapılan budur, “lokma” büyük olunca onu yutmak zordur, o lokma parçalanır ve küçültülürse yutma işi kolaylaşır, ne acıdır ki o lokmanın bölünmesi, küçültülmesi ve rahatça yutulması için İslam düşmanlığı sözüm ona müslümanların içinde de görülebilmektedir.Bu sözü biraz açmak gerekir, Mehmet Akif merhumun “tek dişi kalmış canavar” dediği “batı” medeniyeti (!) o kadar “cazip” hale getirildi ki unutuldu gerçek medeniyetin İslam’da olduğu, unutulunca “İslam birliği” kurulacakken “Avrupa birliği” kuruldu ve o birliğe kendi lisanlarıyla “Hıristiyan kulübü” denmiş olmasına rağmen Müslüman ülkeler tarafından girmek adına çok temaslar yapıldı çok tavizler verildi.Aralarına hiçbir “İslam” ülkesini almadılar, ülkemiz 63 yıldır o birliğe girmek için hala çırpınıp durur, bu günkü “görüntüde” yalnız Fransa veya onun başındaki adamın İslam düşmanlığını yaptığı “yanlışı” var, tek kelimede ifade edilecek olursa “kültür” yoluyla bütün Hıristiyanlık aleminde “İslam” düşmanlığı körüklenmekte yapılmaktadır, ABD’nin çiçeği burnunda yeni başkanı “katliam” derken dostluk mu sergiledi bizlere ve Müslümanlara?Müslümanların yaşadıkları ülkelerde bile bu düşmanlık açıkça ifade edilmese bile İslam’ın bir bütün olarak topluca yaşanmaması için mücadele edilmektedir, bu mücadelede ise “başarı” elde edilmiştir, bu günkü “sosyal” yaşantımızın her hangi bir Avrupa ülkesine benzediğini kim reddedebilir?Dense ki, topluca değil de “kişisel” olarak herkes dinini yaşıyor, doğrudur derim, yine de herkes sosyal manada “emr-i bil maruf, nehyi anil münkeri” yapamaz, yani sözlü olarak “iyiliği” emir değil sadece “tavsiye” olarak yapabilir, ancak, kötülüğü men edemez, men edemez çünkü kişinin evladı dahi sözü edilen kötülüğü işliyorsa babasını dahi reddedebilir..Sözünü ettiğimiz lokmanın küçültülmesi için yapılması gereken bütün “tahribat” yapılmıştır, İslam Allah’ın kelamına göre değil, herkesin görüşüne göre yaşanır, anlaşılır ve anlatılır olmuştur, Fransa ve daha başka ülkelerde “karikatür” hakaretlerini yapan yayın organları için “fikir özgürlüğü” denilmiş, böylece destek verilmiştir.Acaba biri kalkıp da yine yayın organı vasıtasıyla “Hıristiyanların” kutsalına dokuna bilir mi, fikir özgürlüğü çerçevesinde “destek” görür mü, sanmıyorum, ancak şu gerçeği de herkesin görmesini istiyorum, İslam’a karşı bir “saldırı” söz konusudur, “saldırı” demek “savaş” demekse savaşta “karşı saldırı” en doğal “hak” olmaz mı?Kişisel kavgalarda, cinayetlerde bile “nefs-i müdafaa” varken inanca saldırı halinde bu hak neden kabul edilmesin, İslam düşmanlığına karşı kişisel mücadele ve müdafaa yeterli değil, Allah Resulü (s.a.v): “düşmanın silahıyla silahlanınız” der, yani o size karşı hangi silahı kullanıyorsa sizde onu aynı silahla vurunuz demektir.İslam düşmanlığını yürütenlerin görünen silahı “kültür” olduğuna göre bizim onlara karşı nasıl bir kültür silahımız var ki? Kitap onların elinde sinema, tiyatro onların elinde internet onların elinde, televizyon kanalları sadece onların borusunu öttürüyor, bize de kala kala sadece İslam düşmanlarının ürettiği ürünlerini almamak kalıyor öyle mi?Selam e dua ile.