“Ceza ve Tevkif Evi” yazılı ve altında kitabenin göründüğü yapıya geldiğinizde, bunca masrafta bu Ceza ve Tevfik Evi ibaresinin yer aldığı sıva, niçin sökülmemiştir? Kitabenin bir bölümünün dökülen sıvadan görünmesi, çirkinlik göstergesidir. Bu sıvanın acil biçimde sökülmesi gereklidir.Arslanlı Çeşmenin Topal Arslanı hakkında çelişkili bilgiler zaman içinde basına yansımıştır. Bu çeşmenin yanıbaşına bir tanıtım levhası asılmalı, Arslanlı Çeşmenin eski görüntüsüne yer verilmelidir.İç alanı düzenli olan İç Kale’de gelen ziyaretçilere, yapıyı, kompleksi tanıtan görevlilerin olması elzem hale gelmiştir. Buraya gelen ziyaretçilerin yapı hakkında bilgi alamaması, üzücüdür.Hazreti Süleyman Camii ziyaretçilerinin yirmi yedi sahabe mezarını sorgulamaları, mahzende yer alan mezarların dıştan açılacak pencerelerle vatandaşın merakını ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar başlatılmalıdır. Mevcut mezarların çoğunun sembolik oluşu, sadece taş sanduka hali söz konusu iken, geçmişte bu kabirlerin dolu olup olmadıklarına dair bilgiye sahip değiliz.Sahabe için gelenlerin kabirlerini görmeyişleri, uzun yoldan sırf bunun için gelenleri üzmektedir. İnanç Turizmi denilen, özünde dış ve iç turizmi canlandırma amaçlı girişimlerin sadece otellerin yatak sayısını artırmak ve teşvik vermeden ibaret olmadığını belirtmek istiyoruz.Özellikle onarımda olan İç Kale Burçlarının da İç Kale beraberinde onarımlarına başlanmalıdır. Görünen manzarada İç Kale, sadece onarımın yapıldığı alandan müteşekkil değildir.Hazreti Süleyman Camii için mutlaka mahzende yer alan kabirlerin çekiminin gösterildiği bir televizyon ekranıyla bilgiler, daima verilmelidir. Bu esnada bir ara okunan Kur’an-ı Kerim, yine kayıt şeklinde duyulmalıdır.İlk kez eleştirmeden, olması gerekenleri soğukkanlılıkla verdiğimiz İç Kale hakkında bilgi bununla sınırlı mı? İç Kale’ye dair söylenecek çok şey var.Höyük’te 1950’li yıllarda yapılan kazının üstü şimdilik beton tabla ile kapatılmış. Ortaya çıkan Artuklu Hamamı’nın içeriye oldukça zor olan girişi vardır. Gözlemlediğimiz kadarıyla bu girişin kapatılması ve höyükte kimi alanlarda küçük çaplı fakat düzenli biçimde toprak alanın kazılması söz konusu.Bu höyük alanının ziyarete kapalı, çıkılması yasak edilmesi tepki çekse de özellikle şimdiden korunma altına alınması lazım. Kazılar yapıldığında elbette höyükten geriye geçmişte unutulan yapıların ana unsurları ortaya çıkacaktır. Yalnız, bugünkü şekliyle korumasız höyük, yüzeyin kazılmasıyla tahribata uğramaktadır. “İç Kale’de yapılan çalışmalar, günümüzde Höyük kazısıyla tamamlanacak mı? Biz, höyükte yapılacak kazıların, tarihe, kültüre ve geçmişe dair birçok buluntuyla bilgileri değiştireceği muhakkaktır. 2.Makalede yer verdiğimiz kimi bilgiler, üzerinden zaman geçtiği için hükümsüz olmasına rağmen, yapılanların yerine getirilmesi amaçlı önemlidir.Biz, daha önce yapılan kazıdan fazlaca bahsetmedik, kazı raporlarından haberdarız. Prof. Dr. Sayın Metin Sözen’in çalışmalarını, Merhum Dr. Şevket Beysanoğlu’nun kaleme aldıklarını, Merhum Dr. Adil Tekin’in çektiği fotoğrafları bilmekteyiz.Höyük hakkında yetkililerden bir cevap bekliyor muyuz? Yetkililer, şehirle ilgilendiğimiz için bu hususta bizi yalnız bırakmayacaklardır.Kaleme aldığımız kitapların hiçbirinde şehre dair fotoğraflara yer vermedik. Her sayfası, 40 satıra yakın, yazı puntosu bazen dokuza-sekize düşürülmüş, kısıtlı imkânlarla bu kitaplar yayınlandı. Bu kitaplarda yer verdiğimiz makaleler okunmamış olacak ki düşüncelerimiz, okur bulmuyor, kimileri nazarında.Şehir Araştırmaları Merkezi düşüncelerimizi Şehir Araştırmaları Sayfası’ndasunarken, bazen bu tür eleştirilere cevap da vermekteyiz, açıkça. Okumuyoruz, yazılanlardan habersiz eleştiriyoruz.Özetle yazıyı tamamlamak istiyoruz. İç Kale’de madem şehrin tarihî zenginliklerini içine alan müzeler vardır ve madem şehrin en çok ziyaretçi çeken kısmı burasıdır. O halde İç Kale Höyüğü, kazı alanına dönüştürülmelidir.Bu hususta kanaatimizce Dicle Üniversitesi’nden Sanat Tarihçisi Doç. Dr. Sayın İrfan Yıldız’ın düşünceleri alınmalı, başka bir yerde kazı yapan Yrd. Doç. Dr. Aytaç Coşkun’un çalışmaları ortada. Sayın İrfan Yıldız, bu hususta ne der? Bunu bilmiyoruz. Madem şehir için en çok çaba harcayan isimlerden biridir, yayınlanmış birçok esere imza atmıştır. O halde bu işin üstesinden kalkacak bilgiye ve beceriye, akademik sorumluluğa sahiptir.Arkeoloji Bölümü’ndeki görevli akademisyenlerin Bismil’deki kazıları devam ederken, yıllarca sürmekte olan kimi sonuçların merakla beklendiğini ifade edelim.Arkeoloji Bölümü’nden senelerdir mezun olan öğrencilerin bu kazılarda görevlendirilmesi halinde hem şehir dikkatleri bir daha üzerine çekecek, turizmde tanınır hâle gelecek hem de mesleklerini icra etmekte zorlanan arkeologlar için bir canlılık söz konusu olacaktır.