Diyarbakır’da eski zamanlarda çarşamba günleri mahallenin tüm kadın ve kızları bir araya gelir, Mardin kapı’daki Haramsu’dan atlamaya gidilirdi. Haram su, kent içinden Sallahane (Mezbaha) dan dan ve yakındaki tabakhanelerden akan kanlı ve kirli sulara, geçtiği yerlerde bazı kanalların da karışması sonucu oluşan atık suya denirdi.Bu sular Anzele ve Balık’lı Havuz’dan doğar, Salla hane ve tabakhanelerin önünden geçer, Urfakapı’yı boydan boya aşar, Yedikardeş burcu yakınından sur dışına çıkardı. Bir bölümü Ben-u Sen bahçelerinin sulanmasında kullanılan Haramsu’nun diğer bölümü Keçiburcu altındaki değirmenlere ulaşır, Bu değirmenlerin su dolaplarını döndürürdü. Artan sular da Hevsel’deki sebze, bahçelerinin sulanmasında kullanılırdı.Sonraki yıllarda haram su ile sulanan bahçelerde üretilen sebzelerde yoğun biçimde görülen koli basilinin kentte kolera başta olmak üzere salgın hastalıklara yol açması üzerine bahçelerin Haram su ile sulanması yasaklandı. Sonrasında da Haram su kanalları belediyenin döşediği kanalizasyon şebekesine bağlandı, sur dışından geçen kanallar kurudu, geçen yıllar içinde tahrip olup gecekonduların temelleri arasında kayboldu.. Bunun sonuncunda bu folklorik gelenek tarihe karışmış oldu, anılarda kaldı.Av. Cemil Değer’in yarattığı bir türkü Diyarbakır Klasikleri arasındadır.Haram su kanallarının işlek olduğu dönemlerde, dilekleri olan kadın ve kızlar 3 hafta üst üste, özellikle Çarşamba günleri en güzel elbiselerini giyerek Mardinkapı ile Urfakapı arasında, sur dibinde akıp giden Haram su kanallarının başına akına eder, dileklerinin yerine gelmesi için kanalların üzerinden bir o yana, bir bu yana atlardı. Kanalların başı ve çevresi Çarşamba günleri panayır yerine dönerdi.Haramsu’dan atladımMantin fistan topladım.Muradım olur diyeHer derdine katlandım.*********Haram suya dediler,Yârimi götürdülerYıkıla Mardin kapıBeni yardan ettiler.