<div> </div> <div>Günümüzde gençler arasında tüketim alışkanlıkları hızla değişiyor ve bu durum çoğu zaman "tüketim çılgınlığına" dönüşüyor. Yeni çıkan telefonlar, marka kıyafetler, popüler ürünler… Sosyal medya sayesinde her şey ulaşılabilir ve her şey "gerekli" gibi görünürken, gençler de bu döngünün içine hızla çekiliyor. Influencerlar, reklamlarda gördükleri "mükemmel" hayatlar ve trendler, gençlerin sürekli daha fazlasını istemesine yol açıyor. Ancak, bu sürekli tüketim ihtiyacı gerçekten mutluluk getiriyor mu?</div> <div>Görünürde kolay bir erişim olsa da, çoğu genç gelirini artırmadan, kredi kartlarına yüklenerek veya taksitlerle harcama yapıyor. Henüz ekonomik özgürlüğünü kazanmamış bireyler, farkında olmadan büyük borçlara giriyor ve kendilerini zor durumlara sokuyor. Bu borç kültürü, maddi sıkıntılarla başa çıkmalarını zorlaştırırken, tüketim arzusunu da körüklüyor.</div> <div>Bu döngüyü kırmak için gençlerin "gerçek ihtiyaç" kavramını anlaması gerekiyor. Bir ürün alınmadan önce gerçekten gerekli olup olmadığı sorgulanmalı. Maddi şeylerle değil de hobi, sanat veya sosyal faaliyetlerle kendini ifade etme yolları bulmak ise daha kalıcı bir tatmin sağlayabilir. Gençlerin tüketim çılgınlığına kapılmak yerine içsel doyum yollarını keşfetmeleri, onların daha mutlu ve dengeli bir yaşam sürmelerine katkı sağlayacaktır.</div>