USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

ESKİMEYEN KURBAN BAYRAMLARI!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

KÜÇE BAŞI

Yüce dinimiz İslam, hiç eskimeyen “yenidir”  bazıları şöyle derler: “eski bayramlar nasıldı?” diye, bu soruya herkes geçmişine dönerek bakar ve nasıl kutlandığını görüp cevap verirler.

Nasıl ki namaz ibadetini Cebrail aleyhisselam sevgili peygamberimize (a.s.v.) tarif etmiş ve o günden bu güne kılınarak öyle gelmişse gerek Ramazan-ı Şerif ve gerekse Kurban bayramları da her yıl yenilenerek geliyor ve kutlanıyor.

“Kutlanıyor” derken gönüllerde sevinç, evlerde ayrı bir “hava” esiyor, büyükler ziyaret edilecek elleri öpülecek, küçüklere tepeden tırnağa yeni elbiseler giydirilecek, yetimlere, yoksullara “yalnız”  olmadıkları  hissettirilecek, bazı evlerde kesilen kurban paylaşılacak böylece sevinç dalga dalga şehrin her yanına yayılacak..

Büyüklerin öpülen elleri yelek ceplerine gidecek kendilerini ziyarete gelen “ufaklıklara” yelek ceplerinden ufaklık paralar çıkarılıp verilecek, şehrin bazı yerleri “bayram yeri” diye bilinecek, buralarda, tahtadan yapılmış takla dolapları, atlı karıncalar kurulacak, çocuklar topladıkları bayram harçlıklarını  buralarda tüketecek…

Bayram yerlerinde “davul-zurna” çalacak oyun bilenler oynayacak, bilmeyenler seyrederek öğrenecekler halayı, çepik oyununu, heyecan doruğa çıkarken davulcu davulunun üzerine çıkıp oynayacak, herkes tadacak bayram neşesinin tadını.

Bayram namazına hazırlık olsun için erkekler mutlaka traş olacak, sonra hamama gidecek, berberlerde sıra bekleyen çok olur, bazıları sabaha kadar bekler ve namazdan sonra berberin evinden gönderilen bayram yemeğini birlikte yerlerdi,

Hapishaneye bile evlerden bayram yemekleri gidecek bayram sabahları namazdan sonra evlerde kurulan bayram sofrasındaki yemeklerin tadından lezzetinden kimse mahrum kalmayacak.

Böyle neşe ile kutlanan bayramın hayrı, güzelliği şehir dışına taşacak kabristanlar dolup taşacak ziyaretçileri birileri “sebil sebil” diye davet edecek sıcaktan susamış insanları, Diyarbekir’in meşhur “meyan” şerbetini ücretsiz dağıtacak, şerbetçinin bakır tasının çıkardığı sesler müzik dinleniyormuş gibi algılanacak..

Bayram demek, kimse boynu bükük kalmasın demektir, camilerde anlatılmıştır: “sevgili peygamberimiz (s.a.v.) bir bayram sabahı sokakta çocukların neşe içinde olduklarını, ancak bir çocuğun boynu bükük durduğunu görünce o çocuğun yetim olduğunu öğrenip o çocuğa: “ister misin Ali baban olsun, Fatıma annen?” dediğini öylece o çocuğu da sevindirdiği ve bu tablonun o günden sonra bütün İslam aleminde oluşturulmak istendiğini.

Bayramlar kutlandığı için bayramdır, yalnız üst baş temizliği, şıklığı değil, gönül temizliği ve zenginliği de istenir,  kin ve nefret kalbin kiridir, onun için barış olmalı ki kalpler temizlensin kimse küsülü kalmasın, eller barışmak için uzansın birbirine..

Bayram demek asla tatil demek değildir, komşuların ziyaretlerinde birlikte çay kahve ikramı demektir, yemek ikramı demektir, tatlı yenilir ve tatlı konuşulur çünkü bayram tatlı bir sevinçtir..

Bayram günleri çocukların kamyonlara binip şehir turu atmaları unutulmaz kutlamalardandır ve hiç unutulur mu paytona binip şehir turu atarken bir başka çocuğun paytoncuya “ami kırbaç” diye bağırması…

Bayramlar eskimedi dipdiri, yepyeni her yıl geliyorlar, geliyorlar da bizim anlattıklarımızı nedense bulamıyorlar, bizde bulamıyor ve o yüzden o bayramları arıyor ve anıyoruz..

Biraz erken de olsa gönlünüz şen, bayramınız kutlu olsun, ömrünüze bereket sevgili okurlarım.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ