On bir ayın sultanı Ramazan-ı Şerif gündüzlerin farz olan oruç ibadetiyle, gecelerin ise teravih namazlarıyla ihyâ edildiği mübarek bir aydır.Bu yüzden bütün Müslümanlar, tarih boyunca Ramazan-ı Şerife çok büyük hürmet etmişler ve bu ayda dinî hususlara daha çok ihtimam göstermişlerdir.Günümüzde sık sık duyduğumuz nerde o eski Ramazanlar sözüne ithafen, okuyucularımız için en çok özlenen Ramazan geleneklerinden biraz bahsetmek istiyorum.İftar davetlerinden sahura kadar herkesi uyandıran davulcuya kadar Ramazan ayı, kendine has birçok özel geleneğe sahiptir.Diyarbekirde Bayram hazırlıkları olduğu gibi Ramazanı karşılama hazırlıkları da olurdu.Bütün evlerde bir temizlik başlar, her taraf pırıl pırıl olurdu Herkes evini, avlusunu temizler. Tabii ki bu temizlik; beden temizliği, ve ruhun temizliğini de kapsar. Çünkü temizlik imandan gelir...Ayrıca Ramazanda iftar ve sahur gibi beslenmeyi ifade eden vakitler için, -herkes kendi imkânı nispetinde- çarşı pazara çıkar ve alış verişini yapardı. Ramazanın başlamasıyla artık gündüzden iftar için yemekler pişirilmeye başlar, akşama doğru her evden nefis yemek kokuları yükselir, dış kapı kesinlikle açık bırakılırdı.Olur ya iftar vakti sokaktan bir oruçlu geçer de kapıyı açık bulup gelir iftar eder. Bu sebeple evin sokak kapıları her daim açık olurdu. Bununla birlikte evin erkeğinin akşam eve gelirken beraberinde yoksul, evi olmayan, iftarını açamayacak durumda olan, kimsesiz bir çaresizi beraberinde eveKomşularla paylaşımDiyarbekirde sofralarda iftar tek başına açılmazdı. İftar sofraları, misafirsiz olmazdı diyebiliriz.Ayrıca, hemen hemen herkes yaptıkları yemeklerden tabaklara koyar evin çocukları o yemek dolu tabakları komşulara götürürlerdi.Bu ikramlar iftardan kısa bir süre önce yapılmaya başlardı. ki yemekler iftar anında sıcak sıcak yenebilsin.Özellikle yaz aylarında evlerde buzdolabı olmadığı için, çarşıdan kalıp kalıp buz satın alınırdı.Şimdiki içkalenin bulunduğu yerde buz fabrikası vardı. O fabrikada imal edilen kalıp kalıp buzlar çarşı pazarda kilo ile satılırdı.Merhum babam bana 25 kuruş verir, buz almaya gönderirdi. Bende o buzu, elim üşümesin diye, bir karton parçasına veya bir beze sarar, erimeden acele acele eve götürürdüm. Yaz aylarının en büyük lüksü bu buzlardı.Tabi Ramazan'ın en güzel ve en önemli unsurlarından biride şüphesiz teravihtir. Bunun için, tıpkı evlerde olduğu gibi, camilerde de kapsamlı bir temizlik yapılır, halılar temizlenir, avlular, şadırvanlar yıkanırdı. Etrafa miski amber kokuları serpilir, her taraf mis gibi kokardı. İnsanlarda şahsi temizliklerini yapıp yine tertemiz pırıl pırıl gelirlerdi teravihe Teravih namazında müezzinler, hep birlikte tekbirler ve salavatlar okur, cemaati adeta coştururlardı. Cami tıklım tıklım olur adeta adım atacak yer olmazdı. Namazlar büyük bir muhabbet, sevgi ve huşu ile kılınırdı. Ayrıca insanlar ceplerinde temiz bir çorapla gelirdi camilere. Camiye geldiklerinde, içeri girmeden ayaklarındaki çorabı çıkarır, ceplerinde getirdikleri temiz çorabı giyer, camiye öyle girerlerdi. ki halılar kirlenmesin.Ramazanda Kuranlar okunur, vaazlar verilir, dini sohbetler yapılır ve bu sayede insan, hem ahlaken, hem bedenen yenilenir. Kişi oruçlu iken gözlerine, kulaklarına, ellerine, ayaklarına ve düşüncesine de oruç tutturur. Kendisini her şeyi ile kötülüklerden ve yanlışlıklardan uzak tutardı. Ramazan orucunun da asıl manası budur.Teravih namazları bittikten sonra, cami kapısında alimlerin, ulemanın bir araya gelerek yaptıkları sohbetleri olur, ayrıca evlerde de Ramazan sohbetleri yapılırdı.Gündüz kapalı olan kahvehaneler, akşamları açık olurdu. Teravih namazlarından sonra insanlar bu kahvehanelere giderler, sohbetler ederlerdi.İftar ve sahur toplarıDiyarbakır’da Ramazanın birinci gününden itibaren İçkale’de top atılırdı.Biz çocuklar iftar topunun sesini duymak için damlara çıkar pür dikkat beklerdik.Top attığı zaman biz çocuklar hep bir ağızdan top attıııııı! diye bağırırdık. Ve koşa koşa damlardan aşağı inip iftarımızı açmak için sofralara otururduk. Böylelikle hepimizde bir sevgi, bir muhabbet, bir Ramazan aşkı doğardı.Çocuklar Ramazan orucunu çoğu zaman birkaç günde olsa tutarlardı. Oruç tutan çocuklar sanki bir ödül olarak büyük ebeveyinleri tarafından sırtlarında taşınır ve avlunun içinde gezdirilirdi.Ramazan ayı, böyle otuz gün boyunca, okumakla, sohbetle, sevgiyle, muhabbetle geçerdi. İnsanlar bu mübarek ayın feyzinden istifade etmek için elinden gelen çabayı sarf ederdi.Sonuç olarak, Ramazan ayı oruç, mağfiret ve rahmet ayıdır. Ramazan ayında oruç tutmanın faziletleri Yüce Allah tarafından bildirilmiştir. Ramazan ayı tövbe edip günahlardan kurtulma ayıdır. Ramazan ayı bereketi bol olan aydır. Yüce Allah oruç tutan kullarının sofrasından bereketi eksik etmez. Ramazan ayının bir diğer fazileti ise vücut sağlığıdır. Ramazan ayı boyunca vücut oruç tutarak sağlığa kavuşmaktadır.Bu duygu ve düşüncelerle başta ülkemiz olmak üzere tüm İslam aleminin, mübarek Ramazan ayını tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz ediyorum Selam ve dua ile