USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

ERKEN SEÇİM YOK, ERKEN HAZIRLIK VAR!.. - (Mevlüt Mergen'in Yazısı)

GÖNLÜMCE

ERKEN

Henüz doğmadı bebek varsın “don” hazır olsun,

Gök kuşağı misali o “don’da” her renk olsun.

Gelecek hamiledir, olası bir seçime,

Sandık zaten gerekli önem verin geçime!..

MM

SÖZ GELİŞİ

2023 Haziranında yapılacak seçimlere iki yıl gibi bir zaman var, siyasi partilerdeki hareketliliğe bakıldığında ülkenin “seçim sath-i mailine” şimdiden girdiği görülür, bu ne demektir, bundan böyle gündem belirlenmiştir, konu tektir ve sadece seçimdir.

İktidar ve muhalefet yönünden bakıldığında “seçim” gereklidir, çünkü iktidar zaten oturduğu “koltuğu” pekiştirmek isterken, muhalefet ise o koltuğun yeni sahibini belirlemeye çalışır, oysa seçmen ya da halk böyle düşünmemektedir.

Çözüm isteyen problemleri vardır halkın, bunların başında “ekonomi” başka bir deyimle “pahalılık” yer almaktadır, yıl sonu enflasyonu için MB 14.1 rakamını açıkladı, bu gerçek karşısında bazı siyasilerin enflasyonu tek rakama düşürme sözleri yalandan öte nedir ki?

Borçlar, “yeniden yapılandırma” başlığı altında ödensin isteniyor, buna rağmen borçluların gelir seviyelerinde yükseliş görülmez, üstelik “enflasyon” düşme eğilimi göstermezken borçlanarak borçların ödenmesi akıl karı değildir, her yeni yapılanmada  ağır “faiz” yükü altında eziliyor borçlananlar, benzetecek olursak “varış” noktası belli olmayan bir yarışa arada bir “nefeslenme” molası verilirken, varış noktası daha ötelere çekilmektedir.

Ev ve araba “hayali” ufkun çok ötesine yükselmiştir, işsizler ordusuna her gün yeni katılımlar olmakta, “istihdam” sadece “sakız” gibi iktidarın da muhalefetin de ağzından düşmemektedir, yine benzetecek olursak bu sakız sanki “Çermik sakızıdır” çiğnendikçe çürümez sanki yenileşerek çiğnenmek ister.

İktidar bundan önceki seçimde gerekli oyları almış, muhalefet ise kazandığı ile daha öteye gidemez olmuştur, o zaman seçim “şart” olmuş gibi görünür ancak neredeyse iki yıl gibi bir zaman varken şimdiden yani erkenden seçim hazırlığına ne gerek var?

Her parti “iktidar” hayalini kurarken  “kemikleşmiş” oy potansiyeline sahip olduğunu düşünür, hatta buna inanır, ancak gerçekle yüz yüze gelindiğine düşüncenin de inancın da yanlış olduğu görülür, çünkü yedi milyon civarında “yeni oy” vardır, dünkü çocuklar büyümüş, bugün oy verecek, demokratik hakkını kullanabilecek seviyeye gelmiştir.

“Avcılığın” hemen her dalında belli mevsimler vardır, yasaklama daha sonra serbest bırakma o mevsimler içinde görülür, ancak “oy” avcılığının mevsimi şimdiye kadar seçim yaklaştığında iken şimdi iki yıl önceden başlatılmaktadır.

Yedi milyondan daha çok olduğu bilinen genç seçmenlere, başka bir deyimle gençliğe ağırlık verilmesi gerektiği her siyasi kuruluş tarafından görülmüş, “oltalar” ona göre hazırlanmış, ancak “yem” istihdam vadinden öteye geçmemiştir.

Siyasilerin “enflasyon tek haneye düşecek, işsizliğe çare bulunacak, ev ve araba hayal olmaktan çıkacak” sözleri ne kadar yer tutar bilinmez, bilinen bu aldatmacaların daha önceleri çok kullanıldığı ve seçmenin geçmişi hatırlatarak lisan-ı haliyle “yemezler” dediği de ayrıca bir “vakıa” olarak ortada durmaktadır.

Balıkçılıkta “rekor” avlanma çok görülür,  acaba oy avcıları şimdiden başladıkları hazırlıkların sonunda nasıl bir “rekor” kıracaklardır, ya da oltalarına takılanlarla yetinip bir sonraki seçimlere “vuslat başka bahara kaldı” diyerek  “sil baştan” hazırlık mı yapacaklardır?

Seçmeni hiç kimse “çantada keklik” olarak görmemelidir, insanlar sandığı gitmeden yapmaktadırlar değerlendirmelerini,   hem sonra siyasetçilerin aldatma taktikleri artık iş görmüyor, seçmen bir zamanlar görüntülere çok değer verdiği halde görüntülere artık aldanmıyor.

Seçmen siyasi münafıklara hiç mi hiç “değer”  vermiyor da, bir Japon atasözünü kendisine ölçü yaparak “pirincin içindeki siyah taşlardan değil beyaz taşlardan korkuyor.

“Kararsızlar” bundan böyle daha kararlı olarak sandık başına gideceklerdir, çünkü ittifakları oluşturan  “sağcı-solcu-milliyetçi”  kabilinden söylemlere de itibar edilmeyecek bu söylemler de içi boş olarak algılanacaktır, zira bunların yok birbirlerinden farkları, neden denirse aynı “pist” üstünde yarışmaktadırlar da ondan.

Her yıl böyle olur yaz mevsimine girildiğinde sanki yangın mevsimine girilmiş olur, bu yıl da öyle oldu, bazı illerimizde özellikle Antalya Manavgat’taki yangınla ciğerlerimiz yandı, alevler ve dumanlarla birlikte göğe yükseldi evi, serası yananların feryadı, bu yangınlar unutturur gibi oldu siyasetçilerin seçimlere erken hazırlık yapmalarını.

Yangınlar esnasında üç vatandaşımız vefat etti, aslında o ağaçların her biri insan mesabesinde değerli  idi, üzüldük hem vefat edenlere, hem evi, serası yananlara, hem de o güzelim ağaçların yanıp kül olmasına..

İnsan nasıl kutsal ise bizim inancımızda ağaçlar da öyle kutsaldır, sevgili peygamberimiz  (s.a.v.) ağacın önemini şu mübarek sözleriyle bize bildirir: “Kıyametin koptuğunu görsen de elindeki fidanı dik”

Üzülmek yetmiyor, bir daha böylesi bir durumun olmaması için alınacak tedbirler varsa ve şu anda alınmadığı gibi bundan böyle alınmayacaksa işte en çok ona üzülürüz.

Selam ve dua ile.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ