USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

EN ZENGİN KÜTÜPHANE - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Diyarbakır’ın, İlimde, bilimde, fende, kültürde, sanatta, mimaride, sanayide ve ticarette bu denli gelişmiş bir kent olması elbette tesadüf değil. Coğrafi konumu ve bereketli toprakları nedeniyle sahip olduğu stratejik önemi yanında, kiliselerinde,  medreselerinde ileri derecede eğitim verildiği için de Kafkaslardan, Ortadoğu’dan, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinden eğitimlerini pekiştirmek için gelen bilginlerin akın ettiği bir yerdi Diyarbakır.

Diyarbakır’ın ne denli büyük bir kültür merkezi olduğunu anlatmanın en çarpıcı örneğini Dünyanın en büyük KİTAP KURDU diyebileceğimiz, İstanbul Ansiklopedisi’ndeki tanımlama ile ‘’Osmanlı tarihi ve Osmanlı tarihi alimi’’ olan hem şehrimiz Ali Emiri efendi verir. Dar gelirli olduğu halde, yaşamı boyunca aç kalma pahasına cebindeki paralarla kitap alan, yoksulluğuna rağmen elindeki değerli eserleri satmayarak, aralarında Kaşgarlı Mahmud’un ünlü Divan-i Lügat’üt Türk adlı bir benzeri olmayan muhteşem eserde dahil olmak üzere 14 bin cilt kitabı Devlet’e bağışlayan Emiri Efendi, İstanbul’da çıkardığı AMİD-İ SEVDA adlı dergisinde yazdığı bir makalede, ‘’Amid şehrinde vaktiyle 1.040.000 cilt kitabı havi CESİM bir kütüphane’’ bulunduğunu anlatır.

Günümüzde 800 yıl önce, Diyarbakır’da içinde BİR MİLİYON KIRK BİN CİLT kitap bulunan büyük bir kütüphane varmış…

Devrin büyük Kahramanı Selahaddin’i Eyyübi AMİD kentini aldığında, Ulu Cami’nin batı bölümünün ikinci katında bir birinden değerli kitaplarla dolu bir kütüphane bulunduğunu öğrenir. Kütüphaneyi veziri, Kahire’nin baş kadısı Abdurrahman El Fadıl ile İmad-üddin Kütub-ül İsfahani ile birlikte bizzat gidip gördüğünde büyük heyecana kapılır.

Diyarbakır’ın muhteşem surları ile birlikte çeşitli yerlerini de gezen Selahaddin’i Eyubbi bu değerli kütüphaneyi Abdurrahim  El Fadıl’a armağan eder. Vezirde günler süren bir çalışma sonunda seçtiği 35 bin değerli el yazma kitabı develere yükleyerek Mısır’a, Kahire kütüphanesine gönderir.

Ali Emiri, makalesinde, bu kitapların çoğunun, sefere çıkan AMİD hükümdarları tarafından başka ülkelerden seçilerek getirildiğini, bir bölümünün de dönemin bilginleri tarafından yazılmış bir eşi daha bulunmayan değerli eserler olduğunu da anlatır.

Ali Emiri Efendi bir makalesinde şöyle söyler:

‘’O zamanlarda cihan medeniyetinin en saygı gören ve en önde gelen bir bölgesi olan El-Cezire (Dicle Fırat arası, Mezopotamya) ve Diyarbakır idi. İslam İslam aleminin en kıymetli kütüphanelerinden biri de Amid şehrinde idi. Bu kütüphane Amid şehrinde hala mevcut olan Ulu Cami civarında yer alıyordu. Hicretin altıncı asrında, en güzel, en değeri ve en ender rastlanan sayısı Bir Milyon Kırk Bin’e ulaşan kitap bulunuyordu…’’

Ne yazık ki, dünyanın en zengin kütüphanesindeki yağma salt Kadı Abdurrahman’la sınırlı kalmadı.

Sonraki yıllarda yağmalana yağmalana tükendi bu değerli kütüphane.

Son olarak 1955 yılında bitişiğinde Yıldız Gençlik Kulübü’nde çıkan bir yangın sonrasında itfaiyenin bilinçsizce sıktığı sularla kütüphanedeki yüzlerce el yazması değerli kitap tahrib oldu. Çöpe atıldı…

 

 
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ