1980’li yıllarda bölgede tırmanan asayiş olaylarına ilişkin huzursuzluk da beyin ve sermaye göçünü hızlandırdı. Devletçe yeterli önlem alınmaması, beceriksiz yöneticilerin tutum ve davranışları, kamu kurumları ile bankaların olumsuz uygulamaları bu göçü adeta teşvik etti. Bölgedeki banka şubeleri yöre insanına güven duymayan, hiçbir alana ve yatırıma ilgi göstermeyen, kredi vermeyen, bölgedeki kefil ve gayrimenkul ipotekleri kabul etmeyen sadece mevduat toplayan birer kurum haline dönüştüler. Bankalara, kredi almaya giden yöre girişimcisine, bölgede değil ama batıdan bir gayrimenkulu ipotek gösterdiği takdirde kredi alabileceği söylendi. Bazı banka şubeleri, terörü bahane göstererek şubelerini kapadılar. Bazıları da varlıklarını sembolik olarak sürdürdüler.Bu tutum ve davranışları da göçü hızlandırdı kuşkusuz.Bankalardan dışlanan, devlet kurumlarından ve yöneticilerinden ilgi ve destek görmeyen yöredeki iş adamları daha fazla direnemediler. Bir bir terk ettiler bölgeyi. Yalnız Diyarbakır’da değil, tüm bölgede yıllardır bir tartışma var.Bu tartışma, sitem ve suçlamalarla da doludur.Bu memlekette doğup büyüyen, burada zengin olan iş adamları, eğitimli insanlar, tam da yörenin ihtiyacı olduğu dönemde neden batıya göçüyor?..Doğunun Güneydoğunun bugün karşı karşıya olduğu sorunların nedenini bunda arayanların sayısı bir hayli fazla.Sermaye ve beyin gücü olmasaydı Doğu ve Güneydoğu’nun bugün içinde bulunduğu sıkıntılar yaşanmazdı?.. diyenler çok sayıda.Tabii, bu sitemi duygusal bulup, gidenleri HAKLI olarak görenlerde var.Gitmeseler, başarıya burada ulaşabilirler miydi?İşte madalyonun diğer yüzü…Bunun örnekleri çok; Tatlıcılar, Onurlar, Ceylanlar, Ekinciler, Topraklar, Akdenizler, Aratlar, Balinler, Sucular, Köseler…Bunlar Diyarbakır’da kalsalardı, şimdilerde olduğu gibi ülke çapında isim yapabilirler miydi. Bu nedenli başarılı olabilirler miydi..Cevaplaması gereken önemli bir sorun…Bence burada kalsalardı belki bu kadar başarılı olmaz ün salmazlardı fakat Doğu ve Güneydoğu şimdi başka bir yerde olurdu.