Surları, karpuzu, folkloru ile ünlü Diyarbakır, Akrep’inin bolluğu ile de tanınır.Türkülere de girmiş Diyarbakır akrebi;Diyarbakır’ın yılan ile akrebi meşhur olmuş, bilmeme nedir sebebi. Senden budur tek dileğim Ya Rabbi, ben ölmeden bir gün yâri göreyim..Yörede bu kadar bol akrebin bulunması, sur içi kentteki binaların tümünün toprak damlı, taş ve kerpiçten oluşuna, binlerce yıl önce patlamış Karacadağ’dan akan yaklaşık 60 metre kalınlığındaki Bazalt, lav tabakasının üzerinde kurulu olmasına bağlanır. Özellikle yazın sıcak günlerinde bolca akrebin görüldüğü sur içi kentte her yıl binlerce kişi bu akrepler tarafından sokulur.1950’dren önce, DDT’nin kullanımının yaygınlaşmadığı yıllarda evlerde ve sokaklarda o kadar çok akrep görülürdü ki, halk geceleri guruplar halinde akrep avına çıkardı. Bu işin ticaretini yapan bazı gençler geceleri ellerinde fener, maşa ve ağzı tıkaçlı teneke ibriklerle sokak sokak gezerek akrep toplar, bunları ertesi gün belediyeye götürerek karşılığında para alırlardı.Halk akrepten korunmak için kentteki Rufai şeyhlerine gider onlardan aldıkları afsunlu şekerleri yer, yine afsunlu suların bir bölümünü içer, bir bölümünü de evlerinin çeşitli yerlerine dökerlerdi.Böylece akrebin insanlara dokunmayacağına inanılırdı.Akrebi bu kadar bol Diyarbakır’ın surlarına akrep sembolü de var elbette.Hangi dönemde, kimler tarafından, ne amaçla yaptırıldığı bilinmeyen bu sembol Dağkapı ile Çiftkapı arasında, Abbasilerden kalma burçlardan birinde yer alır. Tek Kapı’nın güneyindeki ikinci burcun, yerden 12’nci sırasında ve ortada yuvarlak bir daire içinde bazalt taşa oyulmuş kabartmada, yere bağdaş kurmuş şişmanca bir insanın akrebi kuyruğundan yakalayıp yukarıya kaldırdığı motifi vardır.