USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

ÇOK ÖZLÜYORUM ESKİ DİYARBAKIR’I – (İhsan Özdemir’in Yazısı)

O günleri aramaya başladım, Eski Diyarbakır’ı.

Eski olan Diyarbakır değil esasında, O kadar çok değiştikti bu kadim şehir, Eski demek içimden geldi.

Neden eskileri özledim, Eski kültürden şu anda tek eser kalmamış, Yolda yürürken bir selam verecek insan arasın bulamazsın, Eskiden işe gidene kadar elin selam vermekten yana düşmezdi.

Eski Diyarbakır’da insanlar sabah Namazında kalkardı, kimileri evinde, Kimileri Camilerde namaza giderdi ve evine dönmezdi, Esnaf olanlar Dükkanlarını sabahın ilk ışıklarında açar kısmetini beklerdi, Kimileri de Ulu cami yanında Ağvanlı Hacı amcanın o güzel çayından içer ondan sonra işine giderdi.

Eski Diyarbakır’da hiçbir evde Analar Bacılar Nineler Namazdan sonra yatmaz, Yataklar toplanırdı, Sabah kahvaltısı yapılır, Sokak Kapısı önü süpürülür yıkanırdı, Sokaklar mis gibi kokardı, Analarımız başlardı, Akşam gelecek olan Eşleri ve evlatları için yemek hazırlığı yapmaya.

O gün hangi yemek olursa olsun mutlaka komşulara dağılırdı, O günlerde bir avluda dört, beş ve hatta on ev vardı, bu komşular her gün iç içe kardeş gibi yaşardı.

Sokaklardan geçtiğin zaman Ekmek fırınlarında pişen ekmeğin kokusunu duyar ve orada bir fırının olduğunu anlardır.

Geceleri sobalar yanar üzerinde ya kestane pişerdi, Yada sobanın içindeki ateşin içinde patates pişirilirdi.

Mevsimi geldiği zaman Domates salçası, Biber salçası, Patlıcan kurutmaları Damlarda sırayla sergilenirdi.

Sokaklarda Kavun, Karpuzlar Yük yük satılırdı, Alanlar beş on adet alırlardı kilerlerde saklarlardı, O kilerler kerpiçten olduğu için içi buz dolabı gibiydi.

Evlerde Buzdolabı yoktu, Her Evin bir Tel dolabı vardı yemekler bu dolaplarda saklanırdı.

Çoğu Evlerde kuyular vardı Kavun ve Karpuzlar bu kuyularda saklanırdı, ve Avlular bu kuyudan çekilen suyla yıkanır serinlerdi, O evlerin avluları Nahit delikli taşlarla örülmüş sulandığı zaman buz gibi hava verirdi.

Büyüklere saygı ve küçüklere sevgi hiçbir zaman eksik olmazdı.

Yaptığımız yaramazlık ve yanlış bir işte komşu dövdüğü zaman, Babamız ikinci dayağı atardı, Dönerdi, ‘’Sen yanlış bir iş yaptın komşu seni dövdü, elleri dert görmesin’’ diye ikinci dayağı da ondan yiyerdik.

Anlatmakla bitmez eski Diyarbakır, Bir daha o günler geri gelmez, işte bu yüzden çok özledim o eski Diyarbakır’ı.

 
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ