Çocuk deyip geçmeyelim

Bugün biraz da çocuklarımızı yetiştirme tarzımızla ilgili konuşmak istiyorum. Öncelikle şunu söylemeliyim ki evet, gerçekten de alfa kuşağı çocukları; önceki nesillere kıyasla çok daha öz güvenli, kendinden emin ve konuşkan çocuklar.

Bu çocukların bu yönlerini seviyorum çünkü çocuk deyip geçmemek lazım... Aslında çocuklara ne verirsek ileriki yaşamları da ona göre şekilleniyor. Fakat benim burada asıl eleştirmek istediğim nokta: Bu çocukların bu kadar öz güvenli yetişirken teknolojiye aşırı bağımlı hale gelmeleri ve kitap okumaya zaman dahi ayıramamaları.

Bu konuda ebeveynlere düşen sorumluluk çok büyük zira hepimizin de bildiği üzere biz yetişkinler ne kadar kitap okursak, çocuklarımıza o kadar iyi bir model olup onları kitap okumaya teşvik edebiliriz ve hatta kitap okumayı alışkanlık haline getirmelerine yardımcı olabiliriz. Bu konuyla ilgili ilginç bir istatistik paylaşmak istiyorum.

Türkiye'de yaşayan insanlar; günde sadece 1 dakikasını kitap okumaya ayırırken, televizyon izlemeye 6 saatini, internete ise 3 saatini ayırıyor. Ne yazık ki Türkiye, okuma alışkanlığında da dünyada 86. sırada yer alıyor.

Veriler açık bir şekilde gösteriyor ki Türkiye'de yetişkinler kitap okumaya zaman ayırmıyor. Ailesi kitap okuyan bir çocukla, ailesi kitap okumayan bir çocuk arasında elbette ki fark oluşuyor. İşte bu yüzden çocuklarımızı teknoloji çağına ayak uyduran, kitap okumaya vakit ayıran öz güvenli bireyler olarak yetiştirmeye özen göstermeliyiz..