USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

BİRAZDA “BİTLİS” MUHABBETİ!..

BİR MİSKAL

V İ Z E

Fırsat kaçmadı henüz, bak gemi limandadır,

O’na biniş vizesi Allah’a imandadır!..

MM

GÖZLÜYORUM

BİRAZDA “BİTLİS” MUHABBETİ!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Diyarbekir’de doğmuş olmak ve seksen yıla yakın bir zaman bu şehirde yaşamakla “Diyarbekir’liyim” diyebiliyorum, merhum babam çocuk yaşlarında iken Malazgirt’ten bu şehre muhacir olarak gelmiş, rahmetli annem ise Bitlis’te Ermenilerin dedem “Yüzbaşı Hüseyin Haki’yi Veli bağlarında şehid etmeleri sebebiyle ailesiyle birlikte Bitlis’ten muhacir olarak bu şehre geldiği için şöyle diyorum: “yüzde elli Malazgirt’li, yüzde elli Bitlis’li olsam da yüzde yüz Diyarbekir’liyim…

Ailemin  bu şehre yerleşmesi bir asırdan fazladır, böyle olunca Malazgirt-Bitlis ve Diyarbekir üçgenini bir tek şehir olarak kabul ediyorum, desem ki Malazgirt’i hiç görmedim, Bitlis’e çoğu kereler gitmişliğim var ancak bu şehirde  uzun soluklu yaşamışlığım yok,  çocukluk günlerimde üç veya dört yıl Bulanık’ta kaldığımı hatırlarım.

Okurlarıma hep Diyarbekir’i anlattığım için sanki üzerimde Bitlis’in bir “hakkı” doğuyor, “ben küçemi özledim” kitabımda da Bitlis ve Bitlis’lilerden söz etmiştim, önce şunu söylemeliyim,  sevdiğim şehirdir Bitlis ve Bitlis’liler, çünkü anacığımı çok sevmişim, sevgisi hala yüreğimin en ücra köşesinde taptaze ve canlıdır.

Bir zamanlar “Yeşil Bitlis” diye bir yerel gazete gelirdi, bilmiyorum o gazete hala neşriyatına devam ediyor mu, severek okuduğum için şimdi adını yad ediyorum.

Bitlis denebilir ki ağız tadı yönünden doğu illeri içinde en önde gelir,  mesela “büryan” bu şehre özgü bir ağız tadıdır, ancak Van’da, Siirt’te de büryan vardır, lakin hiç birisinin tadı lezzeti Bitlis büryanı gibi olmaz, çünkü eti o yöreye özgü otlarla beslenen “keçiden” gelir.

Bitlis’in balı, cevizi ve fındığı yetiştikleri şehrin havasını, hiç bir yerde yemek mümkün değil, ancak bir Bitlis’li hanımın elinden yerseniz o başka, tadına doyum olmayan bir içli köftedir, bir ara Diyarbekir’de bir lokantada “avşor” servis edilmek istendi ama tutmadı.

Bitlis yemeklerine yabancı değilim, çünkü merhume annemin elinden yemişliğim var, “çorti taplamasını”  kış kabağından yapılan “katıkli tolmesini” veee “kılorik” aşını…

“Bitlis’linin biri İzmir’e gidecek olmuş, karnı acıkınca bir lokantaya girmiş ve garsonun: “Ne yersin?” sorusuna: “bana bir İzmir yemeği getir” demiş garson: “sana İzmir’in ekşili köftesinden getireyim” dedikten sonra , istediği yemeği getirip önüne koymuş, Bitlis’li yemeğe bir zaman baktıktan sonra: “bizim kılorik İzmir’de ekşili köfte olmuş ha!..”

Bitlis’te ne kadar “yağlı” yemek yerseniz etkilenmezsiniz, çünkü suyundan bir bardak içmeniz yeterli olur, gerçek maden suyudur Bitlis’in çeşmelerinden akan su, Diyarbekir nasıl sıcak iklimi ile bilinirse Bitlis’te soğuk ve karı ile bilinir, öylesine kar yağarmış ki bu şehre evlere kapılarından değil pencerelerinden girilirmiş.

Ünlü “Rahva” düzünde şimdi yeni bir Bitlis şehri doğuyor, üniversite başta olmak üzere modern binaların yükseldiği yeni bir Bitlis doğuyor..

Şehit yüzbaşı dedem Hüseyin Haki, ninem Şimşat hanım, teyzelerim ve dayım Reşat Ülker ve diğer bütün şehitlerin ruhları şad olsun, bu yazımız da onları rahmetle yad etmek adına bir vesile olsun.
Selam ve dua ile.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ