USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

Bir alkış meselesi!

Hayatta birçok kimliğimiz var…

Anne, baba, eş, evlat, arkadaş, akraba gibi…

Bunlar olmadan eksik kalacağımız gibi bunlar da yeterli değil. Bir de hem maddi hem de manevi kişiyi kendine iyi hissettiren, işimizle yani çalışma hayatımızla tamamlanıyoruz.

Çalışıp, üretince, üstüne bide başarılı olunca dünyanın en mutlusu sen oluyorsun. Bu mutluluğuna alkış çalanlar da olunca sağında, solunda şanslı sayılacak nadir insanlardansın.

Fakat çoğu insan, iş arkadaşının başarısızlığıyla motive oluyor.

Gerçek arkadaşa ve dosta hasret kalır olduk…

Kimsenin ayağını kaydırmayan, kendi ışığına güvenen, bir başkasının başarısına alkış tutabilen, üstüne iş arkadaşının yükselmesi, başarılı olması için elinden geleni yapan, o arkadaşlar hep olsun hayatımızda.

Arkadaşlık, dostluk ilişkileri aslında bizleri iyi anlamda besleyen bir ilişkidir. Başkalarına anlatamadığın duyguları, sırları birbiriyle paylaşırlar.

Okuduğum, izlediğim ve duyduğum kadarıyla başka ülkelerde arkadaşlığın bir değeri var. Çok yakın arkadaşlıklar kuruluyor. Arkadaşlığa verilen değer ve anlam bizdeki ile çok farklı.

Bizde, herkes, herkesin yakın arkadaşı ya da dostu. Bu sözü o kadar kolay söylüyoruz ki; arkadaşlık ve dostluğun anlamını bilip de mi söylüyoruz bilemiyorum.

İlişkiler daha çok çıkar ilişkisiyle harmanlanıp adına ‘arkadaş’ ya da ‘dost’ deniliyor. 

Arkadaş ile dost arasındaki fark: arkadaş, iyi gününde var. Mesela, cenazeler ve doğum günü partilerinde görünürler, daha çok.

Dost ise her zaman vardır.

Hayallerimizin gerçekleşmemesinin çoğu, yanlış zamanda kötü niyetli insanlara açılmamızdır.

‘’Arkadaşlarının, çoğu seni iyi görmek istiyor ama onlardan daha iyi değil’’ diye duyduğumda ne kadar doğru bir tespit dedim.

 Başarılı olmak; hedeflerine ulaşmak, hayallerini gerçekleştirmenin bedeli de bir zamanlar samimiyetine inandığın dost sandığın, düşmanlar ordusuyla karşı karşıya kaldığını görmektir.   

Bir işe başladığında genelde ‘hayırlı olsun’ denilir. Ama gel gör ki bunu bile söylemekten çekinen arkadaşlarımız var.

Yaş ilerledikçe insanlar sadeleşiyor. Gerçekle yalanı ayırt ettiğimizde ayıklamaktan çekinmemek gerektiği kanısındayım. Çürükleri çöpe atıp sağlam olanlarla yola devam etmeliyiz.

Peki, sen arkadaşının başarısına alkış tutanlardan mısın yoksa başarısızlığına mı alkış tutanlardan mısın?
 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ