USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

AYLAR SONRA NİHAYET!..

GÖNLÜMCE

Diyarın özlemini gurbet ilde çekerim,

Ne vakit ansam onu gözyaşımı dökerim.

Ona vefa borcumu ne yazsam ödeyemem,

“Benden buraya kadar” bunu asla diyemem!..

MM

SÖZ GELİŞİ

AYLAR SONRA NİHAYET!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Son günkü yazımın tarihini hatırlamıyorum ama sanıyorum dört ayı geçti, bu zaman zarfında “görülen lüzum üzerine” siz sevgili okurlarımdan ayrı kaldım, bunu uzun uzadıya anlatabilirim ama gerek yok, bir-iki kelime ile ifade edersem “bozulan sağlığım” derim.

Henüz şiddetini azaltmaya başladı “Covid19” virüsü, binler, on binlerce kişi bu hastalık sebebiyle aramızdan ayrıldı, Allah’ın korumasıyladır ki bu virüse yakalanmadık, yazılarımıza ara verince yaşlı oluşumuzu bilen dostlar telefonlarıyla arayarak “acaba”  merakıyla sordular, oysa ne virüs bizi gördü, ne biz onu gördük deyince yine de “neden yazmıyorsun” sorusuna cevap aradılar.

Covid-19’a yakalanmadık ama ayrı bir “enfeksiyon” yakamıza yapıştı, adına da “idrar yolları” dendi, günümüzdeki tıp dünyası “ölüm” hariç hemen her hastalığı çare bulacak gelişmeler içinde olunca hastalığımızın bize verdiği acı ve sıkıntılar sebebiyle önemsedik ve sevgili peygamberimizin (s.a.v.): “ey Allah’ın kulları tedavi olunuz” emri gereği tedavi yolunu tercih ettik..

“Evde sağlık hizmeti” alanlardan olduğumuz için telefonumuz üzerine geldiler ve sıradan bir antibiyotik yazdıktan sonra: “geçmezse bir hastaneye git” dediler, isterdim ki “götürelim” desinler, demediler, yüzde 84 engelli raporu olan biz acı ve sıkıntılar içinde kendimizi bir “özel” hastaneye attık, burada bize yapılan tetkik ve tahliller için “temiz” dendi, reçete yok, kliniğe yatırıp tedavi etmek isteği yok.

Daha sonra D.Ü. Tıp Fakültesi Acil ve Travmatik hastanesine bu niyet ve istekle gittik, burada da “temiz” dendi tetkiklerimiz ve tahlillerimiz için, acımız ve sıkıntılarımız giderek artıyor ilaç yok, tedavi yok, sadece idrar yolumuza bir alet “sonda”  takıyor ve idrar torbasını elimize veriyorlar, Allah hiçbir kuluna öylesi acı ve sıkıntıları göstermesin, gösterdiklerine de “şifa ve sabır” versin..

İki kez böbrek ameliyatı geçirmişliğimiz, diyabet hastalığımız, bellimizde fıtık gibi daralma, sağ gözümüzde yüzde 95 görme kaybı, ayaklarımızda “nöropati” ağrılar yüzünden yürüme zorluğumuz var ama hiç biri bu idrar yolları enfeksiyonu kadar bizi sızlatmıyor.

“Çaresizlik” her yanımızı sarmış, özel ve resmi hastanelerden umudumuz kesilmiş, ne yapacağımızı bilmez bir halde iken uzaklardan, Antalya’dan bir telefon geliyor ve oğlum “Mehmet Sıddık baba üzülme seni aldıracağım” diyor ve Kasım ayı ortalarına doğru kendimi Antalya’da görüyorum.

“Medikal Park” hastanesine gidiyor ve burada “prostat ameliyatı” öneriliyor, kabul ediyorum, bu arada Corona19 testi yapılıyor ve “negatif” deniliyor, şimdi yüzde 80 civarında sağlığıma kavuşmuş bulunmaktayım, bazı sıkıntılarım varsa da onların da geçeceğine inanıyor ve bir dostun gönderdiği “bilgisayarımın” başında bu satırları yazıyorum.

Son cümle: ihtimaldir 2005’ten bu yana sürdüre geldiğimiz günlük yazılarımızı eskisi gibi sürdürmeyebiliriz, yine de haftada bir iki kez okurlarımızla buluşmak niyetinde olduğumuzu da hatırlatalım.

Sanırım neden bu kadar zaman içinde yazamadığımın sebebini açıklamış oldum, acı ve sıkıntılar sadece bedenimizde değil, kalbimizde de hissedildi, onları da şu şiir ifade eder sanırım:

 

VEDA

Dün sılada idik bugün gurbette,

Yaşlılık, hastalık kovalar bizi.

Can kuşu kafesten uçar elbette,

Antalya havası oyalar bizi.

 

Diyardan ayrılmak takdir-i hüda,

Gönlümüz kalmadı sevgiden cüda,

Boş yere güvendik bazı evlada,

Yaşarken ölüden sayalar bizi.

 

Elimiz boşlukta kaldı bir zaman,

Ağladık sızladık Allah’ım aman,

Bir oğul, birgelin saygıda yaman,

Hoş görü rengiyle boyalar bizi.

 

Kişi kendin bilir isim vermedik,

Hiddet gergefinde nefret örmedik,

Sitemle yetindik söze girmedik,

Gurbetten sılaya duyalar bizi.

 

Hep bir bildik yüce Allah’ı,

Dinsin gönlümüzün ah ile vah’ı,

Göster bize Rabbim kutlu sabahı,

Günah libasından soyalar bizi.

 

Huzur levhasını astık duvara,

Veda yalnızlığa, selam diyara,

Toprağın rengi çok ünlüsü kara,

Ölürsek içine koyalar bizi!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Antalya 22.12.2020

 

Eşimin vefatının üçüncü yılında yazamadığım

ŞİİR

GECE BİTMİYOR

Günün ilk ışığıydın gönlüme

Hiç gece olmadın ki karanlık olsun

Elli üç yıl tükenmedi ışığın

Hep aydınlattın gönlümü

Henüz anladım ne kadar zormuş

Işığın ölümü

Gidişinle başladı uzun kış geceleri

Karanlığın en koyusu

Gölge olmuyor ışık olmayınca

Dans ediyor etrafımda

Şekiller

Hiç biri seni andırmıyor

Bir iz arıyorum senden

Kokunu duysam bu da bana yeter

Su bardağında

Terk ettiğin odamda

Bazen aralıyorum perdeyi

Belki yine ışık verirsin diye

Üç yıldır karanlığında yüzdüğüm

Gece bitmiyor!..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Antalya, 16.02.2021
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ