USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

AYDIN BİR ALİM Dİ HALİL ÖZAYDIN - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Eskiden daha bir başkaymış. Bizim kuşak güzelliklerin sonunu yaşadı denilebilir.

Kentin saygıdeğer büyükleri vardı. Bunlar örnek insanlardı. Bazı özellikleri dilden dile dolaşır, insanlar onlara özenir, babalar çocuklarına onları örnek gösterirlerdi.

Örneğin, bir Müftü Molla Halil Özay’dın efendiyi anlatmak o kadar zor ki. Ermiş bir din bilginiydi. Alanında yetkindi. Yürüttüğü Müftülük görevinin yanında iyi bir vaizdi.. Ramazan ayı boyunca, her ikindi namazı sonrasında Ulu Cami avlusunda kürsüye çıkar saatlerce, avluyu dolduran binlerce Müslüman’a gür sesiyle vaaz verirdi. O yıllarda ses yayın cihazları camilere henüz girmemişti. Müezzinler minarelere çıkıp şerefenin dört bir yanını dolaşıp sela ve ezan okurlardı. Ezan’dan yarım saat kadar önce ise sesleri gür münadiler çarşıyı, pazarı gezerek esnafı ve tüccarı namaza hazırlıklı olmayı çağırırlardı.

Mevsim yaz olduğunda Müfti Halil Efendi, vaazlarını avluda verirdi. Mikrofonsuz kürsüye çıkar tüm camii sesiyle çınlatırdı. Her gün kadınlı, erkekli binlerce kişi Ulu Cami avlusuna koşar, bu vaazları huşu içinde dinlerdi. Caddeden geçtiği zaman tüm esnaf iş yerinden çıkar saygı ile eğilir selam verirdi. Gençler, çocuklar koşar ellerini öpmek için yarışırdı.

Müftü Halil Efendinin tüm vaazları, insanların bir birini sevmesi, ahlak, dürüstlük, saygı ve sevgi ilişkileri, çalışmak, okumak, hürafelerden sakınmak üzerineydi. Dinin cahil, bilgisiz ve softalar tarafından sömürülmesine şiddetli karşı çıkar, bu tip kimselerle karşılaştığı zaman azarlar, halkında buna itibar etmesine tepki gösterirdi. Ona göre, cami önlerinde, camiden çıkmış müminlerin önünü kesip ‘’Allahın adını zikrederek’’ din ve inanç sömürüsüydü. Özellikle Cuma günleri cami önlerinin dilenci akınına uğramasına müthiş sinirlenir, kendisini dinleyen cemaati, sokakta cami önlerinde dilenenler yerine mahallelerindeki yoksul ailelere, dilenmeye utanan dul ve yetimlere, sakatlara yardım etmeyi tavsiye ederdi. Vaazlarında hep Kur’an-i Kerim’den ve hadislerden örnekler verirdi.

Müftü Halil efendinin çocukları da eğitimli saygın insanlar oldular. Ailece aydın insanlardı. Çocukları arasında Yahya babası gibi Ulu Cami’de imamlık yaparken, Nafiz Özay’dın öğretmen oldu. Cemaleddin Özay’dın 1960 yıllarda Diyarbakır’da kurulan ilk özel tiyatronun oluşumunda görev ve yer aldı. Bazı oyunlarda roller bile alıyordu. Mehmet Özay’dın ise askeri doktor, Profesör oldu. Albay rütbesinde iken askerlikten ayrıldı ve Dicle Üniversitesi rektörlüğüne seçildi. Prof. Dr. Mehmet Özay’dın bu görevinde, doğup büyüdüğü, ekmeğini yediği, suyunu içtiği, havasını soluduğu Diyarbakır’a özelliklede bölgeye yıllarca yararlı hizmetler verdi.

 
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ