USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

ASHAB’DAN “MALİK BİN. EŞTER (r.a:) Hz.” TÜRBESİ  VE BİR MEKTUP..

İLK SÖZ

YAD ETMEK

Geçmiş bir aynadır geleceğe “yön” veren,

Büyük değer kazanır ona saygı gösteren!..

MM

GÖZLÜYORUM

ASHAB’DAN “MALİK BİN. EŞTER (r.a:) Hz.” TÜRBESİ  VE BİR MEKTUP..

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Daha önce de sözü edilmişti “Osmanlı Belgelerinde Diyarbakır” adlı eserin ve yine sözü edilmişti ki bu eserden zamanla yararlanacak ve edindiğimiz bilgileri okurlarımızla paylaşacaktık..

Sözümüzün üzerinde durmak istiyor ve bu sohbetimizde de yine aynı eserin sahifeleri arasından seçtiğimiz bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyoruz..

Tarih 22 Kasım 1897’dir.

O tarihlerde Diyarbakır Valiliğini ise “Mehmed Halid” efendi yürütmektedir..

Bu zat Padişah’a bir mektup gönderir ve o mektubunda Diyarbakır’ın genel durumunu anlatırken bu şehirde medfun bulunan peygamberlerin, sahabelerin ve evliyaların makamları, kabirleri ve külliyelerin içindeki cami ve mescitlerin tamire muhtac olduklarını belirtir.

Bu cümleden olarak da 22 Cami ve mescit, 2 medrese ve 7 zaviyenin tamire gerek duyulacak şekilde harap olduklarını dile getirir.

Ecdadımız, her hangi bir yerde bir imaret, cami, mescit veya medrese, tekke, zaviye gibi hayır müesseseleri yaptıklarında onlar yapıldıktan sonra da hayatlarının devamını sağlamak için “vakfiyeler” kurarlardı.

Ancak vakfiyesi olanlar olduğu gibi olmayanların da bulunduğunu sözünü ettiğimiz mektup bize bildiriyor  ve deniyor ki: “Bunlardan vakfiyeleri bulunanların gelirlerinden ve bulunmayanların yardımlarla tamirlerine çalışılmakta olduğu..”

Şu anda “Aşifçiler” dediğimiz sokakta bulunan ve maalesef çevresindeki seyyar satıcılar ve dükkanlar tarafından çevresi kapatıldığı için çok dikkat edildiğinde fark edilebilen Sahabe-i Kiram’dan olup Diyarbakır’ın fethi için bu şehre İslam ordusu ile gelerek burada şehid düşen “Malik bin Eşter (r.a.)” hazretlerinin, halk arasında bu isim Malik-i Ejder olarak da telaffuz edilir, türbesinin diğerlerinden çok daha yıkık olduğu ve en önemlisi bu türbenin vakıf gelirlerinin de bulunmadığı Diyarbakır Valisi Mehmed Halid’in Padişaha yazdığı mektupta özellikle vurgulanır.

Vali Mehmed Halid bu bilgileri verirken, yine bu türbe ilgili olarak daha başka konular da değinir ki, şu cümle ne kadar calib-i dikkattir “Diyarbakır Şehri Bağdad Caddesi üzerinde birçok sahabe kabirleri olduğundan..” “Bağdad caddesi” Gazi caddesinin eski adıdır, bu caddenin yönü Bağdad şehrine doğru olduğu için ve o tarihlerde özellikle Dicle nehri üzerinde keleklerle Diyarbakır-Bağdad arası nakliye işleri yapıldığı için bu caddeye bu isim verilmiştir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus şudur, bilinen bu cadde üzerinde sadece “Sultan Sa’sa” dediğimiz ve İslam’ın Anadolu’daki ilk Valisinin kabr-i şerifinin bulunduğu idi, oysa mektupta “birçok sahabe mezarı” denmesi daha başka sahabelerin mezarlarının bu cadde üzerinde bulunduğu gerçeğine götürüyor bizi.

Şimdi bu şehirde bu kadar Peygamber, Sahabe, Evliya makam ve kabri varken bu kutsal mekanlar ziyaretçisiz kalır mı? Kalmamış, kalmadığı için bakınız o mektupta daha başka neler yazmış Vali Mehmed Halid Efendi padişah’a?:”…Bu makamları ziyarete gelen yoksul ziyaretçiler ve gezginleri misafir ederek yemek ikram eden Diyarbakır Nakibü’l Eşraf Kaymakamı Hacı Mesud Efendi, bu insanları evinde kabul ederek yemek ve barınma konusunda yardım ettiği, fakat Diyarbakır’daki bir karışıklık sırasında çıkan yangında evi yanan Mesud Efendinin kendisinin yardıma muhtac hale düşmesi sebebiyle bu ziyaretçilerin cami civarlarında kalmakta oldukları ve çok perişanlık çektikleri..”

Diyarbakır’da “Nakibler” çok eski ve köklü bir ailedir..

Nitekim O yüce sahabenin bulunduğu sokağın başındaki camiye birçok isim verilirken bir isminin de “Nakibler Camisi” olduğunu bilmekteyiz, şu anda “Rağıbiye Camisi” diye anılır ki bir zamanlar “Defterdar camisi olarak da anılmış.

Ve şu bilgiyi de aktaralım, merhum “Hacı Osman Ocak” bu ailedendir ve “Nakiboğlu” olarak da tanınırdı Diyarbakır’da..

Mektup bizlere Hacı Mesud Efendiyi tanıtırken onun cömertliğini, misafirperverliğini dile getirir ve kapısının ziyaretçilere nasıl açık tutulduğunu, yemek ikramının yanısıra barınma ihtiyacı duyanlara bu konuda da yardımcı olunduğunu açıkça bildirir ve “düşmez kalkmaz bir Allah” sözünü da bizlere hatırlatır, yardım eden elin, yardıma muhtac olması ne hazin bir sonuç değil mi?

O günlerin Diyarbakır Valisi Mehmed Halid Efendi şehri bu şekilde anlatırken, çözüm yolunu da sunar o mektubunda ve der ki: “Bu duruma çözüm olarak Malik bin Eşter Hazretlerinin türbesinin yanında bulunan ve ücretsiz olarak bağışlanan arsaya bir imaret ve misafir odaları inşa olunarak buraya Hacı Mesud Efendinin “beratla” atanması ve yemek masrafı olarak da aylık “1200 kuruş” ihsan edilmesi..” şeklinde talepte bulunur..

Okurlarım bütün bu bilgilerin aslını, yani o mektubun orijinalini adını andığımız kitabın 221. sahifesinde bulabilirler, bizim yaptığımız kitabı baskıya hazırlayanların sadeleştirerek verdikleri bilgilere ulaşamayanları bilgilendirmekten ibarettir.

Kendilerine yardımcı olalım ve belgenin numarasını da burada açıklayalım. BOA, Y. MTV.170/26-a.

Ve yine aynı eserin (BOA,Y.MTV; 170-26-b nolu belgesinde ki bu belgenin tarihi 23. Kasım.1897’dir, yani yukarıda sunmaya çalıştığımız  mektuptan bir sonraki gündür, o belgede Diyarbakır Baş mühendisinin çizdiği bir şemada gerek türbe, gerek misafir odaları ve gerekse medrese şeklen gösterilmektedir..

Ama neylersiniz ki bugün sadece o türbe vardır, dediğimiz gibi çok dikkat edildiğinde görülebilir bu türbe.. Bir de şu görülebilir, bazı kadınların hurafelere kapılarak türbenin penceresi önünde yaktıkları mumlardan arta kalan duman isleri..

Diyarbekir Valiliği de de yapan Malik bin Eşter  (r.a.) gibi bir Allah dostu ve peygamber yaranı başka bir yerde olsa idi acaba bu günkü gibi mi olurdu türbesi?

Fazla söz söylemeyeceğim, zira içim yanıyor, kahroluyorum..

Ve Rabbimden o zatın yüzü hürmetine diye af dileyeceğim ama, buna da ne kadar hakkım olduğunu bilmediğim için kalbime gömüyorum duamı..

UNUTMA: MASKE-SOSYAL MESAFE VE DUA

Selam ve dua ile
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ