Diyarbakır’ı elbette özlüyoruz. Hem de çok. Gurbette olan tüm hemşeriler özlüyor bu Diyarbakır’ı. Ne diyorlar bu gurbette olanlar; Karşılaştıkça anıyoruz doğup büyüdüğüm yerleri. Anılarımızı tazeliyoruz.Tüm anılarımızı bıraktığımız eski Diyarbakır üstüne. Gönlümüze sevgisi kazınmış eski Diyarbakır’ı anlatıyoruz birbirimize. Anlatıyoruz ve yeniden yaşıyoruz o günleri.Yediveren Muhammedi Gülleri’yle süslü Gazi Köşkünü. Her Kurban Bayramı akşamı kadınların Allah’a dilekçe sunmak için akın ettiği Dicle üzerindeki 10 gözlü köprüyü. İçinde günahlar insanları yutan bir ölüm çukurunun bulunduğuna inanılan Acem Gölü’nü, Hevsel bahçelerinin kum şeftalisini, ekşi Aluce’yi, Urumdutu ile ünlü Ben-ü Sen’i, Çifte Havuzlar’ın yağlı marulunu, Gamgötürmez ve Cinali bahçelerini, Gazi köşkü karşısındaki Kuşdili mesiresinin mayhoş can eriğini, elmasını çakkalasını. Nergiz ve menekşe bahçelerini, Gizemli Kırklar Dağ’ını. Dicle kıyılarında karpuz bostanlarını, Diyarbakır Folklorunun kaynağı hülleleri, Şemsileri, anlatıyoruz bir birimize.Dicle vadisine hakim Çıkındaş, Pamuklu Köşkü, Ağuludere, Cihannüma (Kavs), Ber-deri Pır (Köprü Kapısı), Pamuk, Hami, Sem’an köşklerini, Aşakeşiş (Papazın Değirmeni) bahçelerinin ünlü Delibardağan’ını, naneçuçe’yi, kazayağı’nı, yarpuzu, ağbandır’ı. Çarşamba günleri rengarenk giysiler içinde genç kızların, kadınların dilek tutmak için koşuştuğu, Mardin kapı’daki Haramsu kanallarını. Un değirmenlerini, çeltik dinklerini, Hatun Kastlı’nı. Değirmenler arasında kıvrıla kıvrıla Dicle kıyısına inen Soğukpınar yokuşunu tırmanan kum yüklü eşeklerin ardından maya patlatan eşekçileri anıyoruz özlemle.Bakçelerden yükledikleri sebze torbaları ile iki büklüm Mardin kapı yokuşunu aşmaya çalışan aşefçileri. Keçi Burcu’nun üstünde ve dibindeki kayalıklarda bir yanda n demlenirken, bir yandan Celal Güzelses’ten, Haik’ten, Yusuf Tapandan, Bebe’den, Malatyalı Fahri’den, Urfalı Mukim Tahir’den, Cemil Cankat’dan gazel çekip, hoyrat okurken Dicle vadisinde sesleri yankılanan akşamcıları.Baba bugün yar içerden, yar içerdenValla, kes bağrımı yar içerden,Valla gözüm kapıda kaldı, kapıda kaldı.Baba çıkmadı yar içerden.Her bir kayalıktan, her bir bahçeden yankılanan gazellerin, mayaların insanın ta yüreğinin derinliklerine işlediğini hatırlıyor, iliklerimize kadar ürperiyoruz.Yemyeşil bağların serin ve temiz havasını, balıklarla birlikte yüzdüğümüz Balıklı Havuzu, anamızın, ninelerimizin kilim ve yün tokaçladıkları Anzele ve Arbedaş su gözleri süslüyor anılarımızı.Hasret çektiğimiz Diyarbakır’ı özlüyor ve bir birimize anlatıyoruz o güzellikleri.