USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

“ÜSKÜDAR’DA SABAH OLDU MU”

BİR MİSKAL

YANGIN

Nerde bir yangın görsem, tutuşur duygularım,

Ruhumu alevlerin çeşmesinde yıkarım.

MM

GÖZLÜYORUM

“ÜSKÜDAR’DA SABAH OLDU MU”

MEVLÜT MERGEN AMİDİ

Daha ziyade uykusu ağır olup da sabahleyin yataktan çıkmaya üşenen “kalk” dendikçe yorganına, battaniyesine sarılan, “İşe geç kalacaksın” denilen kişiler için söylene gelen “Uyan, uyan Üsküdar’da sabah oldu” deyimi, oysa bu söz sanırım bu amaçla dillere düşmüş gibi olsa da aslında “Üsküdar’da olan sabah” İstanbul’un nadide bir semti olan Üsküdar’ın güzelliğini dile getirmek amacını taşır.

Anlatayım, hangi mevsimde bu güzel semtte bulunursanız bulunun, illa ki sabahleyin uyanmak durumunda kalırsınız, yatak size çok tatlı gelse de, yorgana, battaniyeye sıkı sıkı sarılsanız da mutlaka uyanırsınız, daha doğrusu uyandırılırsınız, uyandıktan sonra kalkar sizi uyandıranları hayranlıkla dinlersiniz, çünkü Üsküdar’da sabah olmuş ve minarelerde sabah ezanı “enderuni” eda ile okunmaktadır.

Diyeceksiniz ki sabah ezanı her yerde okunur, neden Üsküdar?

Çünkü bu semtteki müezzinlerin okuyuş tarzları başkadır, sesleri aynı gibi görünse de sözleri aynı olan ezanda uyguladıkları makam aynıdır ve birbirlerine ikram eder bu müezzinler, şöyle ki birisi “Allahüekber, Allahüekber” der ve durur, diğer iki tekbiri başka bir minareden başka bir müezzin tamamlar, böylece dakikalarca sürer sabah ezanının okunması ve güzel sedalar arasında Yüce Allah’ımızı ve şan-ı yüce peygamberimizi (s.a.v.) zikreden ezanın sözlerini zevkle dinler ve yatağınıza veda edersiniz adeta..

Her sabah tekrar eder deyim yerinde bu ilahi konser..

Mutlaka İstanbul’un  başka semtlerinde de vardır bu uygulama ama, Üsküdar’da şahit olduğum için bu semti dile getirdim..

“Delisi ile Velisi”nin çok olduğunu söyler Üsküdar’lılar bu semt için..

Yanılmıyorsam merhum şair Yahya Kemal Beyatlı’ya aittir “ezansız semtler” makalesi, eğer insanlar Üsküdar’da ezanı dinledikten sonra bir başka semte gitseler ve gittikleri o semtte Üsküdar’daki tadı, lezzeti bulamasalar orası için rahatlıkla “ezansız semt” diyebilirler..

Ezan, bir çağrıdır ancak bu çağrı, çağrılanı cezbetmesi gereken bir çağrıdır, kişinin edası, sedası çok güzel olmalı, çağrısını yaptığı yüce yaratıcının huzurudur, çağrıya icabet edilecek mabede  giderken beden temizliğini yapmadan önce kalb temizliğini yapmalı, güzel duygular yüklemeli gönlüne, bir neşe ve bir sevinç içinde atmalı adımlarını..

Acaba diyorum “atı alan Üsküdar’ı geçti” sözünü de insanlar yine bu manada mı söylemişler, öyle ya, ezanı güzel, güzel dinledi, yüce Rabbisinin huzuruna durdu ve “yolcu yolunda gerek” diyerek atını alıp yollara koyuldu da, uykuda kalanlar geride kaldılar ve hayıflanmaya başladılar “eyvah atı alan Üsküdar’ı geçti” diyerek..

“Hayıflanmak” bir güzeli, bir güzelliği bulduktan sonra onun kaybolması halinde ortaya çıkan bir durumdur, şu anda aynı durumun içinde bulunduğumu itiraf etmeliyim, zira “on bir ayın sultanı” dediğimiz Ramazan ayı gibi bir güzel ayı, bir güzelliği henüz uğurladık, bir daha seneye görür müyüz, görmez miyiz belli değil,  şimdi onu gereğince ağırlayamamış olmanın üzüntüsü içinde hayıflanıyor ve “keşke gitmeseydi” diyorum.

Ama gitmeyecek, bitmeyecek ne var ki bu alemde?

Ezanın çağrısını yaptığı yüce yaratıcıdan başka?..

Diyebilirim ki İstanbul’un daha başka güzellikleri de vardır ama, en çok etkilendiğim Üsküdar’daki sabah ezanlarıdır, şair bu ezanlar için “ O ezanlar ki şehadetleri dinin temeli/yurdumun üstünde ebedi inlemeli” derken ne kadar haklıdır değil mi?

Hayatta kalırsam ve imkanım olursa tekrar İstanbul’a, yani Üsküdar’a gidecek ve “Üsküdar’da sabah olsun” diyerek  bekleyeceğim..

Prof. Dr. Vedat Göral ismini Diyarbekir’liler çok iyi bilirler, hiç unutmam bir gün İstasyon camiinde Tıp mezunlarının okuttukları bir “Mevlid” de söz aldı bu değerli doktorumuz ve şöyle dedi: “Amerika’da bir yıl kaldım, orada bir şeyin noksan olduğunu hissettim, bu ezandı, duyamıyordum ezan seslerini ve özlüyordum, hasret gidermek için de kapıyı arkadan kilitliyor ve kendi kendime ezan okuyordum” acaba bu doktorumuzda mı “Üsküdar’da sabahı” yaşamış?..

Coronavirüs günleri boyunca Mekke Medine dahil her yerde okundu sabah ezanları, gel gör ki bu yetmedi camilerin asli görevlerini yerine getirmeleri için çünkü cemaat yoktu, duaya duran eller yoktu, kalplerde huzur yoktu, İslam’ın sözü vardı özü yoktu.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ