USD
00,00
EUR
00,00
USD/EUR
1,000
ALTIN
0.000,00
BİST
0.000,00

1960’LARDA DİYARBAKIR - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Sene 1960, o zamanlarda 13 yaşındaydım, ilkokul üçüncü sınıfta Babam beni sanat öğrenmek için arkadaşı olan Celal Esmerin yanına matbaacı çırağı olarak bıraktı, aynen bu sözü söyledi, ‘’Celal eti benim kemiği senin, hem okul okusun hem de sanat öğrensin.’’ İki sene o matbaada yani Şark postası gazetesinde çırak olarak çalıştım, sabahları okula, öğleden sonra gazeteye gelip çıraklık yapıyordum, iki senen sonra oradan ayrıldım, şimdiki Televizyoncular sokağının başında Nadir Varol Pasajı vardı, pasajın ikinci katında Yiğitoğlu Matbaası vardı bu Matbaada birde günlük Gökalp Gazetesi çıkıyordu, Gazete tek yaprak çıkıyordu, gazetede dört kişi çalışıyordu, teknoloji gelişmemiş makine ayak pedalı ile çalışıyor, yazılar kasalarda harflerin dizilmesiyle meydana geliyordu, Gazetenin sahibi Özcan Yiğitoğlu İzmir Menemenli idi ve bekardı Matbaada yatıp kalkıyordu.
Türkiye’de daha idam kalkmamış, o günlerde Ulu Cami önünde büyük bir çınar ağacı vardı, İdamlıklar bu ağacın dibinde kurulan dar ağacında sabahın erken saatinde, Sabah Namazı sonrası idam edilirdi. O günlerde iki idamı hatırlıyorum, biri Rahmetli Nihat beyin katili, ikincisi turşucunun katili, ondan sonra bütün idamlar cezaevlerinde gerçekleşti, son olarak Deniz gezmiş ve arkadaşları idam edildi.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan rahmetli Adnan Menderes idi, 1950 yılında iktidara geldiler beş sene iktidarda kaldı, ikinci dönemde yine onlar seçildi, ne yazık ki 1960 yılında İhtilal oldu ve bunlar yassı adaya gönderildi, İdamla yargılanan 4 kişi vardı, Celal Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, bunların üçü yassı adada idam edilerek asıldı, Celal Bayar yaşından dolayı asılmadı.
Adnan menderes Başbakan olarak ipe götürüldü, Türkiye yastaydı, fakat kimse belli etmiyordu, onlar için ağlayan ve yas tutanlar ceza evlerine gönderiliyordu.
Ben o zaman Gazete satıyordum, İdamın sabahı, gazetemiz 500 adet basıldı, Başlıkta ‘’Adnan Menderes İdam edildi.’’
O gün bir saat içinde daha dört yola gelmeden Ulu Cami önünde bir saatte gazete tükendi.
O dönemlerde Diyarbakır’da bir çok gazete vardı, Gazetelerin çoğalmasıyla ilanların payı düşünce Gazete sahibi Özcan Yiğitoğlu gazeteyi kapatarak memleketi İzmir Menemene geri döndü.
Bolluğun bereketin ve insanlığın olduğu o yılları unutmak çok zor, Sevginin, kardeşliğin, saygının, komşu ilişkilerinin olduğu o yıllara geri dönmek mümkün değil.
O yıllarda Ramazan aylarında dışarıda bir Allah’ın kulunu yiyip içerken görmeniz mümkün değildi, Gayri Müslümler bile yemeklerini gizli yiyerek saygıda kusur etmezdi, bir tane lokanta Kahvehaneyi açık görmek mümkün değildi, Ramazan ayında Saray kapısının yanındaki kalenin üzerinden hem iftarda hem de sahurda top atışları yapılırdı, ne yazık ki o Ramazan günlerini bu zamanda görmek mümkün değil.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ