Dünkü savcılık açıklamasında yer alan “Şüphelinin terör örgütü mensuplarından ele geçirilen ve aynı zamanda örgütün Kuzey Irak Kandil bölgesinde yer alan yönetici kadrosuna da ulaştırılan örgütsel dokümanlar (terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile İmralı adasında yapılan görüşmede sözde demokratik özerklik projesinde görevlendirilmesinin uygun görülmesi)…” ifadeleri dikkat çekmişti.
GÖRÜŞMELERDE ‘DEVLET YETKİLİSİ’ DE VAR
Gazeteci Barış Terkoğlu, Ahmet Özer’in adının İmralı tutanaklarında nasıl geçtiğini yazdı.
Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerde Tayyip Erdoğan’ın "ben görevlendirdim" dediği güvenlik bürokrasisinde bir devlet yetkilisi de bulunuyordu.
TUTANAKLARDA ADI NASIL GEÇTİ?
Terkoğlu’nun yazısına göre; Özer’in adı ilk kez 7 Haziran 2013’te tutanaklarda geçiyor. Tutanak, Öcalan ve HDP’li vekiller ile "güvenlik bürokrasisi"nden bir "yetkili"nin görüşme notları. Öcalan, açılımın teorisini oluşturacak 25 kişilik bir liste hazırlanmasını istiyor. HDP’lilerin önerdiği isimleri reddettikten sonra devam ediyordu: "Biraz derinlikli tartışma, fikir jimnastiği yapabileceğimiz kişiler olmalı. Farklı kesimlerden insanlar olabilir. Ermeniler, Aleviler, gayrimüslimler, anayasacılar vb. Ahmet Özer, Mesut Yeğen, Büşra Hoca (Ersanlı) da olabilir. Hani beni eleştiriyorlar ya, ‘Müslüman Türklerle anlaştı, bizi unuttu’ diyenlerin eleştirilerini boşa çıkaracak bir çalışma olacak. Devlet aklıyla sivil aklı buluşturmayı başarabilecek isimler olmalı. Şarlatanlık yapıp sabote edenlere cevap olacak."
Terkoğlu’nun yazısının devamı şöyle:
“Her şey "yetkili"nin önünde konuşuluyor. Özer’in adı "açılımı kamuoyuna anlatacak fikir adamları" arasında geçiyor.
Bu kadar değil…
11 Ocak 2014’te de Özer’in adı tutanaklara yansıyor. Yine masada "yetkili" var. Öyle ki… Görüşmenin başlangıcında Pervin Buldan "size vermemiz gereken mektuplar var, Halk Savunma Merkez Karargah Komutanlığı’nın bir mektubu, Heval Cemal gönderdi" deyince "yetkili" ayağa kalkıyor: "(Gelip elimizden aldı) Bunu Adalet Bakanlığı’na vermeniz gerekiyordu. Ama neyse. Toplantıdan sonra size veririm".
Bu garip atmosferde Özer’in adını İdris Baluken gündeme getiriyor: "Bazı bilim insanlarının demokratik özerklik projesine katkı sunma istekleri var". Öcalan "kim" diye sorunca Baluken yanıt veriyor: "Ahmet Özer var, Mersin Üniversitesi’nden. Akademiyadan bazı akademisyenlerin kendisine ulaştığı bilgisini bize aktardı."
Özer’in adı tutanaklarda iki ayrı yerde daha yer alıyor. Biri Öcalan’a Özer’in "Kürtler Cumhuriyete Neden İsyan Etti" kitabının verilmesi üzerine, Öcalan’ın "ilk kitabını okumuştum, bunu da okuyacağım" demesi sayesinde. İkincisi ise Öcalan’ın "Baskın Oran, Ahmet Özer ve Mesut Yeğen, üçünün tarih uzmanlığından faydalanmak istiyorum" temennisi nedeniyle. Yine masada "yetkili"nin olduğunu söylememe gerek yok. Nitekim Öcalan, cümlesinin devamında, "sizden önce devlet heyeti ile bir görüşme yaptım" derken, masadaki Sırrı Süreyya Önder "yaptığımız görüşmenin tutanaklarını Kandil'e gönderdik, Hükümet heyeti ve Hakan (Fidan) Bey ile görüşme gerçekleştirdik" diyor.”
Teroğlu yazısının devamında şu yorumda bulundu:
"Esenyurt ve İstanbul muhalefet tarafından alındı. İşte o gün "yetkili"nin önündeki tutanaklar açıldı. "Çözümcü Ahmet", "Bölücü Ahmet" ilan edildi! Öcalan’a özgürlük kapısı açılırken, Öcalan’ın "adını verdiği" Özer gözaltına alındı."
Haber Merkezi