Peygamber Sevdalıları Vakfı, 1446'ncı Hicri Yılbaşı münasebetiyle paylaştığı mesajda, hicret hadisesinde kuvvetlenen İslam kardeşliğine dikkat çekerek modernleşme ve batılılaşma adı altında batı dünyasına ait Miladi takvime geçilerek hem Müslümanlara tarihlerinin unutturulduğu hem de Batı dünyasının kültür ve tarih bilincinin Müslüman halka aşılanmaya çalışıldığına vurgu yapıldı.
Hazreti Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem'in Mekke'den Medine'ye hicreti ve Muharrem ayının başlangıcı olan Hicri Yılbaşı dolayısıyla Peygamber Sevdalıları Vakfı, bir mesaj yayımladı.
Hazırlanan mesajı Peygamber Sevdalıları Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Yakup Kaya okudu.
Mesajına Allah'a hamd, Peygamber Efendimize salat ve selam ile başlayan Kaya, "…Onlar ki hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar, öldürüldüler. Andolsun ki ben onların günahlarını örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır." ayeti kerimesiyle devam etti.
"Hicret, zorluklar karşısında bir kaçış değil; zulmün ortadan kaldırılması ve adaletin tesisi için nebevi bir merhaledir"
Hazreti Muhammed Aleyhi selatu ve's-selamın Mekke'den Medine'ye yaptığı tarihi ve tevhidi yolculuğun insanlık tarihinin seyrini değiştirdiğini ve İslam âlemi için takvimin başlangıç noktası olarak kabul edildiğini ifade eden Kaya, "Hicret, zorluklar karşısında bir kaçış değil; zulmün ortadan kaldırılması ve adaletin tesisi için nebevi bir merhaledir. Hicret; İslam'ın, coğrafi bir sınıra mahkûm edilemeyecek kadar büyük bir din olduğunun göstergesidir. Hicret, insanlığın kurtuluşu için her türlü bedeli göze alarak karşılıksız iyilik yapma düsturu ile hareket eden iyilik elçilerinin kendilerini insanlığa adamalarıdır." şeklinde konuştu.
Kaya, "Evet! Bundan bin dört yüz yıl önce yine o zamanın statükocu zihniyeti, insanlık, adalet ve hürriyet öğretmenlerine karşı amansız bir savaş başlatmıştı. Ancak bu karanlık çağda, Muhacir/Ensar kardeşliği gibi güçlü bir kardeşlik bilinci gelişmiş, adeta bir binanın birbirilerinin omuzlarında yükselen tuğlaları gibi sapasağlam bir yapı ortaya çıkmıştı. Bu model, İslam tarihi boyunca çeşitli baskı ve zulümlere maruz kalan Müslümanlarca kullanılagelmiştir. Tüm toplumlar kendi tarihlerinde en önemli olarak gördükleri hadiseyi, kullandıkları takvimlerine başlangıç kabul etmişlerdir. Aynı şekilde Hicret hadisesi, sonuçlarına bakıldığında İslam dünyasında o kadar önemli bir yer tutar ki takvimimize başlangıç olarak kabul edilmiştir." ifadelerini kullandı.
İlke Haber Ajansı