Zembilfroş hikâyesi
- 18-05-2023 07:31
Zembilfroş Efsanesi, en az Yusuf ile Züleyha, Mem u Zin ve Siyabend u Xece kadar bölgede bilinen ve halk şarkılarına konu olan bir redd-i aşk hikâyesi. Efsaneye göre Zembilfroş çok zengin bir beyin oğluymuş. Günün birinde mezarlıktan geçerken insan kafatası ve kemikler görür ve etkilenir. Yaşamı ve ölümü düşünür, kıyaslar ve ideallerinin peşinden gitmeyi tercih eder. Eşi ve çocuklarını alarak uzaklaşır saltanatın nimetlerinden. Köy-köy, şehir-şehir dolaşarak zembil (sepet) satarak geçinir. Zembil sattığı için de ismi 'Zembilfroş' olarak kalıyor.
Zembilfiroş, başkenti Meyafarqin/Silvan olan Mervani Kürt devletine bağlı vilayet Diyarbakır valisinin/paşasının oğludur. İsmi Mir Said’tir. Mervanilerin hükümdar/mir sülalesinden olan Diyarbakır şehir yöneticisinin mirzade/prens oğlu Zembîlfiroş, zevk û sefa içinde yüzen, av peşinde koşan bir genç veliaht iken bir gün mezarlığın yanından geçerken gördüğü çürümüş insan kemikleri onu düşündürür. Bunun üzerine kendisini bekleyen yöneticilik ve saltanat yerine kendini ilme ve ibadete verir, kayıplara karışır. Daha sonra evlenir ve sepet/zembil yaparak geçimini sağlar. Kimsenin tanımadığı sıradan biri olarak başkent Silvan/Meyafarqin Cadde ve sokaklarında sepet satar. Artık o bir zembîfiroş yani sepet satıcısıdır.
Zembilfroş bir gün başkent Meyafarqin’de Mervani mîrînin/hükümdarının sarayının yanından geçerken, hatunun/kraliçenin gözüne ilişir. Zembilfiroş’un asaleti ve güzelliği, hatunu adeta çarpar. Hatun bir bayan hizmetkarını(qerwaş) sepet almak bahanesi ile onu saraya getirmesi için gönderir. Bunun üzerine Zembilfroş zembil satmak amacıyla Saraya gelir. Hatun bir bahane ile Zembilfiroş’la yalnız kalmayı başarır ve gönlündekini ona açar, aşkını ilan eder. Ama Zembilfroş ailesine/hanımına sadık kalır, bunu kabul etmez. Bu sefer ikisi arasında Kürtçe mısralara yansıyan amansız ve karşılıklı bir mücadele başlar. Hatunun kendi aşkındaki gözü karalığı ve Zembîlfiroş’un buna karşı ölümüne direnişi, destansı bir meydan muharebesini andırır.
Zembilfiroş destanının sonu, destanın farklı versiyonlarına göre birkaç farklı biçimde gerçekleşir. Yazılı versiyonların çoğunda, kaledeki mir/hükümdar sarayında Hatun’un Zembîlfiroş’a karşı sözlü mücadelesi sonuç vermeyince, son çare olarak fiili taarruza geçer. Zembilfiroş ise bir fırsatını bulup saraydan çıkıp kaçar ve kendini sarayın bulunduğu yüksek kaleden aşağı atar. Ancak bir keramet eseri olarak kendisine hiçbir şey olmadan ailesinin yanına gider. Bazı versiyonlarda ise Hatun saraydaki güç ve yetkisine dayanarak bir yolunu bulup Zembilfiroş’un eşini kandırır ve bir gece onun yerine Zembilfiroş’un yatağında yatar. Kendi eşi olduğunu zannederek yatağına girdiği sırada ayağındaki halhalları/xirxal çıkarmayı unutan Hatunun ayaklarındaki halhalların sesinden eşi olmadığını anlayan Zembilfiroş bir kuş olup pencereden uçar, Hatun da bir kuş olup peşine gider ve cennette buluşurlar. Bazı versiyonlarda da o sıralarda mir/hükümdar ölür ve onun yerine hükümdar olan Zembilfiroş ile hatun evlenir.