ZEMBİLFIROŞ EFSANESİ - (Fahrettin Kanat'ın Yazısı)

Antik çağlardan kalma Hasuni mağaraları yanında kuruluşu Diyarbakır kadar eski Silvan (Meyafarkin) ilçesinin her yerinin ayrı bir öyküsü, ayrı bir efsanesi vardır.

Bunlardan biri de öyküsü asırlardır dillerde dolaşan, en az Leyla ile Mecnun, Yusuf ile Züleyha, Kerem ile Aslı, Mem-u Zin, Ferhat ile Şirin masalları kadar ünlü ZEMBİLFIROŞ efsanesidir.

Zembilfıroş yani Zembilsatan efsanesinin 1800 yıllık bir geçmişi var.

Rivayete göre; ‘’Silvan beyinin güzel karısı Hatun, sokak sokak gezerek zembil, yani örgülü sepet satan yakışıklı bir gence aşık olur.

Herkesin Zembilfıroş olarak tanıdığı yakışıklı genç aslında bir prenstir ve Diyarbakır’da hüküm süren Mervani hükümdarının oğludur. Zevk ve eğlenceye düşkün olan genç prens bir gün yine avdan dönerken görmüş.  Yola yakın bir yerde toprağa çökmüş, taşları devrilmiş, içindeki insan kemikleri ve kafatası etrafa açılmış bir mezar görmüş. Prens bu duruma acımış, adamlarına emir vermiş, kemikleri toplayıp yeniden mezarın içine gömmüşler. Bu arada prens mezar sahibinin sağlığında tanınmış ve çok zengin bir tüccar olduğunu öğrenmiş. Çok üzülmüş ve etkilenmiş.

Acele ile saraya dönen prens derin düşüncelere dalmış ve ne kadar varlıklı ve kudretli olursa olsun hiç kimsenin ölürken öbür dünyaya bir şey götüremediği gerçeğini kavramış. Sonrada her türlü zevk ve eğlenceden elini eteğini çekmiş. Dahası sarayı ve saraydaki ihtişamı terk ederek yollara düşmüş. Geze geze o zamanki adıyla Farkin olan Silvan’a gelmiş. Kale burçlarından birinde sade bir hayat için hasırdan örülü zembiller satarak geçimini sağlamaya çalışan yakışıklı prensin zamanla adı unutulmuş. Her kes onu “ZENBİLFIROŞ” yani zembil satan diye çağırmaya başlamış.

Yanık sesiyle zembillerinin güzelliğini anlatan şiirler, türküler söyleyerek sokakları gezen Zenbilfıroş çevresine kendini sevdirmeye de başlamış.

Bu sırada, her gün sarayın bulunduğu sokaktan geçen zenbilfıroşun yanık sesi ve yakışıklığı, pencereden oturup etrafı seyreden Farkın beyin karısı HATUN’un dikkatini çekmiş Her gün aynı saatte pencerenin altından geçen Zenbilfıroş’a ilgisi giderek artan Hatun sonunda bu gence aşık olduğunu anlamış.                  Bey karısı Hatun, günlerden bir gün Zenbilfıroşu konağa çağırmış bütün zembillerini satın aldıktan başka bir yolunu bulup aşkını açıklamış, Zembilfıroş ise evli olduğunu, eşi ve çocukları ile mutlu bir yaşam sürdüğünü, bu yasak aşka karşılık veremeyeceğini anlatmış.

Aşkına karşılık bulamaya Hatun, bu kez bir başka yola sapmış. Gizlice öğrendiği Zenbilfıroş’un evine giderek karısına, diller dökmüş ve bir gece onun yerine geçmek için büyük paralar teklif ederek kandırmış. Sonrada elbiselerini giyerek onun yatağına yatmış. Zenbilfıroş gece yatağa girdiğinde yataktaki kadının davranışlarından kendi karısı olmadığını, bey karısı olduğunu anlayınca koşup kendini evlerinin bulunduğu burçtan aşağı atmış ve parçalanmış.

O gün bu gündür halk bu trajedinin geçtiği burca ZENBİLFIROŞ BURCU demeye başlamış. Ve bu hazin öykü efsane olup dilden dile dolaşır olmuş…